اَلْقَارِعَةُۙ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | الْقَارِعَةُ | çarpan olay |
|
“Korkunç ses” diye çevirdiğimiz kāria kelimesi sözlükte “şiddetle vurmak, çarpmak” anlamına gelen kar‘ kökünden türemiş bir isim olup kıyameti ifade eder. Arapça’da büyük felâket ve belâya da kāria denir (bk. Ra‘d 13/31). Kıyamet dehşet verici halleriyle kalplere korku saldığı ve o günde suçlular cezaya çarptırıldığı için kıyamete kāria denmiştir. Bu âyetler, gerek üslûp gerekse anlam bakımından kıyamet olayının büyüklüğünü ve şiddetini ifade ettiği gibi kıyametin ne zaman meydana geleceğinin bilinemeyeceğini de göstermektedir.
اَلْقَارِعَةُۙ
İsim cümlesidir. اَلْقَارِعَةُ mübteda olup lafzen merfûdur. Haberi 2.ayettedir.
اَلْقَارِعَةُ kelimesi, sülâsi mücerredi قرع olan fiilin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَلْقَارِعَةُۙ
Sure, berâat-i istihlâl sanatına uygun olarak, surenin konusu olan ba's ile alakalı bir cümleyle başlamıştır. Böylece kelamın maksadına işaret edilmiştir. Ayrıca cümle, hüsn-i ibtidâ sanatının güzel bir örneğidir.
Kelama en güzel giriş şekillerinden biri de kelamın konusuyla alakalı bir şeyle başlamaktır. Böylece kelamın maksadına işaret edilmiş olur. Surenin bu ilk ayeti berâat-i istihlâl sanatının güzel bir örneğidir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Bedî’ İlmi)
Surenin ilk ayeti ibtidaiyyedir. اَلْقَارِعَةُ mübtedadır. اَلْقَارِعَةُ sülâsîsi قرع olan fiilin ism-i failidir. Haber 2. Ayettedir.
Başka bir görüş de şöyledir:
اَلْقَارِعَةُ görünürde öznesi, yüklemi ve tümleci bulunmayan bir kelime olmasına rağmen, ya öznesi mahzuf (gizli) bir yüklem, ya da yüklemi mahzuf bir özne ya da bir tahzir (uyarı) cümlesinde tümleçtir. Bu varsayıma göre ayetin başında görünmeyen bir إتِّقي (sakının) uyarısı olduğu kabul edilir. (İzzet Doğan, Kâria Sûresi, Gramatik, Edebî Ve Analitik Yorumu)
Seyyid Kutub, fî Zılâli‟l-Kur‟ân adlı eserinde قَارِعَةُ kelimesine kalpleri oynatan ve bastıran bir mana vermiştir. Surenin kıyamet sahnelerini en iyi tasvir eden surelerden biri olduğunu belirten Kutub, ilkinin müfret bir kelime ile başlayarak tesir bakımından bomba etkisi meydana getirdiğini açıklar. Kutub, haberi ve sıfatı olmayan, اَلْقَارِعَةُ ‘nın maksadı ve ses tonuyla korkunç ve devirici bir mana ortaya çıkarmak olduğunu söyler. Celalî de, insanların kıyamet anında büyük korku ve panik içerisinde olmaları sebebiyle, söz konusu büyük gürültüyü tam idrak edemeyeceklerini, onun mahiyetini bilemeyeceklerini söylemiştir. (İzzet Doğan,Kâria Sûresi, Gramatik, Edebî Ve Analitik Yorumu)
اَلْقَارِعَةُ kelimesiyle başlaması, heyecan verici bir açılıştır ve ne anlatılacağını bilme heyecanı içerir. (Âşûr)
Bil ki Allah Teâlâ önceki sureyi, اِنَّ رَبَّهُمْ بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَخَب۪يرٌ [O gün Rableri onlardan tamamıyla haberdardır.] ayetiyle bitirmiş, adeta "O gün, nasıl bir gündür?" denilmiş de bunun üzerine, "O gün, kâriadır" diye cevap verilmiştir. (Fahreddin er-Râzî)
اَلْقَارِعَةُ , zamanın zorlu ve sıkıntılı musibetlerinden her birine verilen isimdir. (Kurtubî)
اَلْقَارِعَةُ 'nın kökü olan القرع , büyük ses çıkaracak kadar şiddetle vurmaktır. اَلْقَارِعَةُ , kıyamet demektir ki, bunun başlangıcı birinci sûr üflemesidir ve sonu da mahluklar arasında hûkmedildiği zamandır. Nitekim Tekvîr sûresinde geçti.
Kıyamete اَلْقَارِعَةُ denilmiş, çünkü o, çeşitli korku ve dehşetleri kalplere ve kulaklara çarpar; yukarıdaki ve aşağıdaki bütün cisimleri halden hale çevirir: Gökler yarılır, ayrılır; güneş ve yıldızlar dürülûr, dökülür ve dağılır; yer deprem ve değişim geçirir; dağlar parçalanıp savrulur. (Ebüssuûd)