Tekâsür Sûresi 2. Ayet

حَتّٰى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَۜ  ...

Çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı.  (1 - 2. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 حَتَّىٰ nihayet
2 زُرْتُمُ ziyaret ettiniz ز و ر
3 الْمَقَابِرَ kabirleri ق ب ر
 

“Çoklukla övünme yarışı” diye çevirdiğimiz 1. âyetteki tekâsür kelimesi, bu sûre bağlamında özellikle “yüksek bir amaç gütmeden, neden niçin demeden mal, evlât, yardımcı ve hizmetçi gibi her devrin telakkisine göre çokluğuyla övünülen şeyleri büyük bir tutkuyla durmadan çoğaltma yarışına girişmek, mânevî ve ahlâkî sorumluluğunu düşünmeden alabildiğine kazanma hırsına kendini kaptırmak” anlamına gelmektedir. Bu tutku bireysel olabileceği gibi toplumsal da olabilir. Âyette tekâsür kavramı Câhiliye toplumunun zihniyet yapısını tanıtmakla birlikte evrensel bir mesaj da içermekte, genel bir tesbit ve dolayısıyla uyarı anlamı da taşımaktadır. Nitekim çağımızda bazı ülke ve toplumlarda hâkim maneviyattan yoksun seküler zihniyet de durmadan üretmek, tüketip tekrar üretmek, kârı ve serveti sınırsızca çoğaltmak şeklinde bir dünya görüşünü içerir. İşte bu dünya görüşü ve onun doğurduğu uygulamalar da bu âyette eleştirilen “çoklukla övünme yarışı”nın çağdaş örneğidir. Ancak insanlığın mânevî ve ahlâkî değerlerini, birikimlerini sistem dışı bırakan, hatta tahrip eden bu yarış, sonuçta ekonomik ve siyasî gücü, iletişim imkânlarını da kullanarak bireysel ilişkilerden uluslar arası ilişkilere kadar uzanan bir haksızlık ve adaletsizlik düzeni doğurmakta ve nihayet dünyayı “global” sorunlar alanı haline getirmektedir. İşte bu sûrede Mekke’nin burnu büyük eşrafının tutumları üzerinden temel bir insanlık sorununa ve bunun ağır bedeline dikkat çekilmiştir.

2. âyetteki mekābir kelimesi kabir anlamındaki makberenin çoğuludur. Tam anlamı “Sonunda kabirleri ziyaret ettiniz” demek olan cümleye müfessirler özellikle şu mânaları vermişlerdir: a) Mecazi anlamda, “Sonunda ölüp kabirlere girdiniz; bu tutku ve yarış sizde ölünceye kadar sürüp gitti”; b) Yine mecazi anlamda, “Öyle kibre kapıldınız ki birbirinize karşı kabirlerdeki ölülerle övündünüz”; c) Lafzî anlamda, “Bizzat kabirlere gidip ölülerle övündünüz.” Tefsirlerde anlatıldığına göre Câhiliye Arapları mal, evlât, akraba ve hizmetçilerinin çokluğunu bir gurur ve şeref sebebi sayarlar, hatta bu hususta övünürken yaşayanlarla yetinmeyip kabilelerinin üstünlüğünü geçmişleriyle de ispat etmek için kabirlere gider, “Bizde şu şu şerefli insanlar vardı” diyerek ölmüş akrabalarının kabirlerini gösterir, onların dahi çokluğuyla övünürlerdi. Sûrenin iniş sebebi olarak bu tür rivayetler bulunmakla birlikte genel anlamda insan fıtratındaki mal, evlât ve taraftarların çokluğu ile övünme vb. davranışlar eleştirilmekte, gerçek üstünlüğün âhirette ortaya çıkacağı belirtilmektedir. 3-5. âyetlerin başındaki “hayır” anlamına gelen kellâ edatı, ebedî olan âhiret hayatını, orada verilecek hesabı ve bu hesap için hazırlık yapmayı unutup da fani olan ve ancak daha yüksek amaçlar için kullanıldığında bir değer ifade eden mal mülk vb. imkânları bilinçsizce çoğaltma yarışına girişerek bunlarla avunup övünmenin korkunç bir gaflet ve ahmaklık olduğunu vurgulamak maksadıyla üç defa tekrar edilmiştir. 5. âyette “kesin bir bilgi” diye çevirdiğimiz ilme’l-yakīn tamlaması sözlükte “bir şeyi gerçek haliyle idrak etmek” anlamına gelen “ilim” kelimesi ile “gerçeğe uygun kesin bilgi” anlamındaki yakīn kelimelerinden oluşan bir terim olup “kesin olan aklî ve naklî delillerin ifade ettiği bilgi” diye tarif edilmiştir (bu terim hakkında bilgi için bk. Yusuf Şevki Yavuz, “İlme’l-yakīn”, DİA, XXII, 137).

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa:678-679
 

حَتّٰى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَۜ


حَتّٰى  gaye bildiren cer harfidir. Fiili gizli  اَنْ ’le nasb ederek anlamını masdara çevirmiştir.  اَنْ  ve masdar-ı müevvel,  حَتّٰى  harf-i ceriyle  اَلْهٰيكُمُ  fiiline müteallik olup mahallen mecrurudur. 

حَتّٰٓى  edatı üç şekilde kullanılabilir: Harf-i cer olarak, başlangıç edatı olarak ve atıf edatı olarak. Burada ibtida (başlangıç) edatı olarak kullanılmıştır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)  

زُرْتُمُ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  تُمُ  fail olarak mahallen merfûdur. الْمَقَابِرَ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.

 

حَتّٰى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَۜ


Ayet, önceki ayetin devamıdır. Gaye bildiren cer harfi  حَتّٰٓى  ve akabindeki  زُرْتُمُ الْمَقَابِرَ  cümlesi, gizli  أن ’le masdar tevilindedir. Mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Masdar-ı müevvel önceki ayetteki  اَلْهٰيكُمُ  fiiline mütealliktir.

الْمَقَابِرَ  kelimesi  زُرْتُمُ  fiilinin mef’ûludür. 

‘’Kabirleri ziyaret ettiniz’’ ifadesinde temsilî istiare vardır. Ölünce, yeniden dirilinceye kadar  kabirde kalan kişinin hali, herhangi bir yere ziyarete giden bir kişinin haline   benzetilmiştir.

Sâbûnî ise bu ifadeyi şöyle açıklamıştır: حَتّٰى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَ  ayetinde kinaye vardır. Yüce Allah, kabirleri ziyaret ifadesiyle ölüm’den kinaye yapmıştır. Bundan maksat, neticede öl­dünüz demektir. (Safvetü’t Tefâsir)

Müfessirler “kabirleri ziyâret” hakkında 3 görüş ileri sürmüşlerdir: 

l) Kabirleri ziyaret hakiki anlamdadır. O zaman, çoğaltma yarışında olanlar, kabirlere giderek ölüleri saymışlar demektir. 

2) Ya da mecazîdir. Bununla, karşılıklı övünme sırasında; ölüleri zikretmek kastedilmiştir. Ebü Hayyân, bu yorumu uzak görerek 'Bu,  زُرْتُمُ (ziyaret ettiniz) lafzına zıt bir ifadedir“ demiştir. 

3) Buradaki ziyaret ‘ölüm’ manasındadır. 

Bu ziyaretin ölüm manasında olduğu/kullanıldığı, Arapçada bilinen bir kullanımdır.

زُرْتُمُ  ziyaret kelimesinin bu manada kullanılması, kabirdeki ikametin daimi ikamet olmadığına açıkça etmektedir. Bu kabirlerde sadece ziyaretçileriz. Ziyaretçi ise mukim değildir. Ziyaret zorunlu olarak ba’s (diriliş), hesap ve cezanın başlamasıyla sona erecektir. Bu işaret sadece  زُرْتُمُ  lafzıyla yapılabilir. Başka bir lafzın bu görevi yerine getirmesi mümkün değildir. 

Tîbî şöyle demiştir: ”Bu, alay için kullanılmıştır. Çünkü kabirleri ziyaret ölümü hatırlamak, dünya sevgisini atmak, övünme ve böbürlenmeyi terk için meşru kılınmıştır. Onlar ise, aksini yaptılar. Kabir ziyaretini, kasveti artırmaya, dünya sevgisine dalmaya ve çoklukla övünmeye sebep olsun diye yaptılar." ayette, bu tür davranışta bulunanlar azarlanmakta ve bundan men edilmektedirler. (Rûhu’l Beyan)