Tekâsür Sûresi 6. Ayet

لَتَرَوُنَّ الْجَح۪يمَۙ  ...

Andolsun, o cehennemi muhakkak göreceksiniz.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 لَتَرَوُنَّ mutlaka görürdünüz ر ا ي
2 الْجَحِيمَ cehennemi ج ح م
 

“... gözünüzle ayan beyan göreceksiniz” diye çevirdiğimiz kısımdaki ayne’l-yakīn tamlaması sözlükte “göz” anlamına gelen ayn ile “gerçeğe uygun kesin bilgi” anlamındaki yakīn kelimelerinden oluşan bir terim olup gözlem yoluyla elde edilen ve doğruluğu apaçık olan bilgiyi ifade eder (bk. Yusuf Şevki Yavuz, “Ayne’l-yakīn”, DİA, IV, 269). Ayne’l-yakīn ile elde edilen bilginin ilme’l-yakīn ile elde edilenden daha üstün ve kesinlik derecesi daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır (ayrıca bk. Âl-i İmrân 3/18). Yüce Allah dünya hayatında mutlak gerçeği kabul edip de âhiret için hazırlık yapmayan, aksine fâni şeylere aldanıp onlarla başkalarına karşı övünenlerin âhirette cehennem azabıyla cezalandırılacağını yemin ederek haber vermiştir. 6. âyette “Cehennemi mutlaka göreceksiniz” ifadesinin mecazi bir görme şeklinde anlaşılmaması için 7. âyette, “Onu ayne’l-yakīn olarak, gözünüzle ayan beyan göreceksiniz” buyurulmuş; böylece hem tehdit pekiştirilmiş hem de cehennem olayının büyüklüğü ifade edilmiştir (Ebû Hayyân, VIII, 508). 8. âyet ise Allah’ın verdiği nimetlerin şükrünü yerine getirmek üzere O’nun yolunda ve emrettiği şekilde değerlendirmeyip de onları başkalarına karşı övünme ve kendini üstün görme – gösterme aracı yapanların bu nimetlerden hesaba çekileceklerini, sonuçta şiddetli bir şekilde cezalandırılacaklarını anlatmaktadır.


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa:679-680
 

لَتَرَوُنَّ الْجَح۪يمَۙ


لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir. 

تَرَوُنَّ  fiili mahzuf  ن ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan cemi  و 'ı fail olup iki sakin bir araya geldiği için mahzuftur. Fiilin sonundaki  نَّ , tekid ifade eden nûn-u sakiledir. 

الْجَح۪يمَ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.  تَرَوُنَّ  bilmek anlamında kalp fiillerindendir.

Kalp fiilleri (iki mef’ûl alan fiiller); bir mef’ûl ile manası tamamlanamayıp ikinci mef’ûle ihtiyaç duyan fiillerdir. Bu fiiller isim cümlesinin önüne gelirler, mübteda ve haberi iki mef’ûl yaparak nasb ederler. 3 gruba ayrılırlar:

1. Bilmek manasında olanlar.

2. Sanmak manası ifade edenler, kesine yakın bilgi ifade ederler. “Sanmak, zannetmek, saymak, kendisine öyle gelmek” gibi manalara gelir.

3. Değiştirme manası ifade edenler. Aynı anlama gelmedikleri halde görevleri itibariyle onlara benzerliklerinden kalp fiilleri adı altına girmişlerdir.

Değiştirme manasına gelen fiiller “etti, yaptı, kıldı, edindi, dönüştürdü, değişik bir hale getirdi” gibi manalara gelir.

Bilgi ve zan fiillerinden sonra bazen  اَنَّ ’li ve  اَنْ ’li cümleler gelir, bu cümleler iki mef’ûl kabul edilir. Bilmek, sanmak ve değiştirme manasına gelen bu fiiller 3 şekilde gelebilir: 1) İki mef’ûl alanlar, 2) İki mef’ûlünü masdar-ı müevvel cümlesi olarak alanlar, 3) İki mef’ûlü hazif olanlar. Kalp fiilleri iki mamûlü arasında olduğunda amel etmeleri de etmemeleri de caizdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

لَتَرَوُنَّ الْجَح۪يمَۙ


İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayet, mukadder kasemin cevabıdır. Kasem cümlesinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzuf kasemle birlikte terkip, kasem üslubunda gayrı talebî inşâî isnaddır.

Muksemun bih, mahzuf kasem ve nûn-u sakile ile tekid edilmiş, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber inkâri kelamdır. Muzari fiil hudûs, istimrar, teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Tekid nûnu çoğu zaman sarih kasem, gizli kasem ve nehiyden sonra gelir. Hal ve istikbal ifade eden muzari fiilin manasını sadece istikbal anlamına hamleder ve bu  ن , َّfiilin üç defa tekidini sağlar. (Kur’an’da Tekid Üslupları ve Çeşitleri Mehmet Altın Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017/3)

Cevap cümlesi haber üslubunda olmasına rağmen tehdit manasına geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkeptir.

Alevli ateşi göreceksiniz ifadesinden maksat, azabı tadacaksınız demektir. Bu üslub idmac sanatıdır.

Bu ayet ibhamdan sonra izah babında ıtnâbtır. Önceki ayette belirtilmeyen kesin olarak bilinecek şey, bu ayette cehennem görmek olarak açıklanmıştır.

O alevlenmiş ateşi mutlaka göreceksiniz. Bu cümle, gizli bir yeminin cevabıdır. Onunla tehdit kuvvetlendirilmiştir. Çünkü onun tehdit ettiği şey, içerisinde hiç şüphe bulunmayan bir şeydir. Dolayısıyla bunun, bundan önceki ayetteki şart edatının cevabı olması caiz değildir. Çünkü cehennemin görülmesi, vukuu kesin bir olaydır, bir şeye bağlı değildir. Eğer bu ayeti, önceki ayetteki şart edatının cevabı sayarsak, mananın: ”Siz onu, cahil olduğunuz için göremezsiniz" olması gerekir ki, bu asla caiz değildir. (Rûhu’l Beyân)

Bundan önce geçen müphem bir uyarıdan sonra bu yemin cümlesi de, o tehdidi, ağırlaştırmakta ve açıklamaktadır. (Ebüssuûd)