Sâffât Sûresi 46. Ayet

بَيْضَٓاءَ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ  ...

Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır.  (45 - 46. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 بَيْضَاءَ berrak ب ي ض
2 لَذَّةٍ lezzetli ل ذ ذ
3 لِلشَّارِبِينَ içenler için ش ر ب
 

Yukarıda inkârcıların âhiretteki durumları hakkında bilgi verilmişti; burada da müminlerin nâil olacakları nimetlerden örnekler sıralanmaktadır. “Bilinen bir nasip” ifadesiyle ne kastedildiği hususunda şu yorumlar yapılmıştır: a) Vakti bilinen rızıklar. Nitekim başka bir âyette (Meryem 19/62) “Orada, sabah akşam rızıkları hazırdır”buyurulmuştur; b) Niteliği bilinen rızıklar. Buna göre cennet nimetlerinin tadı, kokusu ve görünüşüyle kendilerine mahsus özellikleri olacaktır; c) Bir görüşe göre cennetteki rızıkların bilinmesinden maksat, dünya nimetlerinin aksine sürekliliğinden emin olunmasıdır; d) Veya herkesin, dünyadaki iyiliklerine göre hak ettiği miktar ne ise o ölçüde rızıklara nâil olmasıdır (bk. Râzî, XXVI, 136). İbn Âşûr, üçüncü yorumu tercih etmiştir (XXIII, 111). Cennet meyveleri, aynı olmamakla beraber, dünya meyvelerine benzerlikler taşıyacağı için bu yönden “bilinen meyveler” denilmiş olabilir. 42. âyetteki “türlü meyveler” ifadesi bir önceki âyette geçen rızıkların ne olduğunu açıklamaktadır. Müfessirlere göre “meyveler” kelimesi, cennet nimetlerinin beslenme amaçlı değil, lezzet amaçlı olduğunu göstermektedir; çünkü orada yaşamak için dünyadaki gibi beslenmeye ihtiyaç duyulmayacaktır. 

Taberî’nin 45. âyetin tefsiri münasebetiyle Süddî’den naklettiğine göre Araplar şarap dolu kaba “ke’s” (kadeh), boş olanına da “inâ’” (kap) derlerdi (XXIII, 53). Taberî ve sonraki müfessirler, Süddî’nin verdiği bu bilgi yanında Katâde, Dahhâk gibi başka âlimlere dayanarak bu kelimenin Kur’an’da da özellikle “şarap dolu kâse” anlamında kullanıldığını belirtirler. 

“İçenleri sarhoş etmez” diye çevirdiğimiz 47. âyetin ilgili kısmına, kıraat farkından dolayı, “İçilmekle tükenmez” şeklinde de mâna verilmiş; 48. âyetteki “kısa bakışlı, ürkek bakışlı kadınlar” anlamına gelen “kāsırâtü’t-tarf” ise mecazi bir ifade olup “sadece eşlerine bakan, eşlerinden başkasında gözü olmayan kadınlar” şeklinde açıklanmıştır (bk. Taberî, XXIII, 54-56; İbn Atıyye, IV, 472-473). 

 Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 532
 

  Lezze لذّ :

  لَذَّ fiili lezzetli/hoş/leziz olmak demektir. Mastarı لَذاذَةٌ şeklinde gelir. (Dağarcık) 

  Kuran’ı Kerim’de iki defa isim bir de fiil formunda olmak üzere 3 defa geçmiştir. (Mu'cemu-l Mufehres)

  Türkçede kullanılan şekilleri leziz, lezzet, telezzüz, mütelezzizdir. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi) 

 

بَيْضَٓاءَ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ

 

بَيْضَٓاءَ  kelimesi  كَأْسٍ ‘nin sıfatı olup gayri munsarif olduğu için elif üzere mukadder fetha ile mecrurdur.

Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar.

Gayri munsarif “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir. Arapçada kullanılmakla birlikte arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (Yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

لَذَّةٍ  kelimesi  كَأْسٍ ‘nin ikinci sıfatı olup kesra ile mecrurdur.  لِلشَّارِب۪ينَ  car mecruru  لَذَّةٍ ‘e mütealliktir. 

لِلشَّارِب۪ينَ  kelimesi sülâsî mücerred olan  شرب  fiilinin ism-i failidir. 

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata), hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

بَيْضَٓاءَ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ

 

بَيْضَٓاءَ  önceki ayetteki  كَأْسٍ  için ikinci,  لَذَّةٍ , üçüncü  sıfattır.  لِلشَّارِب۪ينَۚ  car mecruru,  لَذَّةٍ ‘e mütealliktir. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.  

مَع۪ينٍۙ - لِلشَّارِب۪ينَۚ - بِكَأْسٍ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

بَيْضَٓاءَ  "beyaz" bardağın sıfatıdır. Şarabın sıfatı olduğu da söylenmiştir. el-Hasen dedi ki: Cennet şarabı sütten daha beyaz olacaktır. (Kurtubî, Âşûr)

Allah Teâlâ’nın söz konusu kadehi lezzetle nitelemesi ya mübalağa içindir -yani lezzetli, tatlı, iştah açıcı, hoş hatta lezzette tıpkı lezzetin ta kendisi olmuş bir kadehtir- ya da dünyadaki şaraplardan farklı olduğunu beyan etmek içindir. Dünyada bulunan bütün şarapların ise lezzeti yoktur. (Rûhu’l-Beyân, Âşûr)