قَالَ قَٓائِلٌ مِنْهُمْ اِنّ۪ي كَانَ ل۪ي قَر۪ينٌۙ
قَالَ قَٓائِلٌ مِنْهُمْ اِنّ۪ي كَانَ ل۪ي قَر۪ينٌۙ
Fiil cümlesidir. قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. قَٓائِلٌ fail olup lafzen merfûdur. مِنْهُمْ car mecruru قَٓائِلٌ ‘un mahzuf sıfatına mütealliktir. Mekulü’l-kavli اِنّ۪ي كَانَ ل۪ي قَر۪ينٌ ‘dir.
اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder. ى mütekellim zamiri اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur. كَانَ ‘nin dahil olduğu cümle اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen merfûdur.
كَانَ nakıs mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder. ل۪ي car mecruru كَانَ ‘nin mahzuf mukaddem haberine mütealliktir. قَر۪ينٌ kelimesi كَانَ ‘nin muahhar ismi olup lafzen merfûdur.
قَٓائِلٌ kelimesi sülâsî mücerred olan قول fiilinin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata), hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَالَ قَٓائِلٌ مِنْهُمْ اِنّ۪ي كَانَ ل۪ي قَر۪ينٌۙ
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
قَالَ قَٓائِلٌ مِنْهُمْ cümlesi يَتَساءَلُونَ ‘den bedel-i iştimâldir. (Âşûr)
قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli اِنَّ ile tekid edilmiş isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
اِنّ۪ ’nin haberi كَانَ ل۪ي قَر۪ينٌۙ , nakıs fiil كَانَ ’nin dahil olduğu isim cümlesi formunda gelmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır. Car mecrur ل۪ي , nakıs fiil كَانَ ‘nin mahzuf mukaddem haberine mütealliktir. قَر۪ينٌۙ kelimesi, كَانَ ’nin muahhar ismidir.
قَر۪ينٌ ’un nekre oluşu mütekellimin tazim duygusunu yansıtmaktadır.
قَالَ - قَٓائِلٌ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Bunda da dört görüş vardır:
Birincisi: O, dünyadaki arkadaştır.
İkincisi: O, ortaktır. Bu ikisi İbn Abbâs’tan rivayet edilmiştir.
Üçüncüsü: Şeytandır. Bunu da Mücâhid demiştir.
Dördüncüsü: O, kardeştir. Mukâtil şöyle demiştir: O ikisi, Kehf suresi ayet: 32'de
["Onlara iki adamın misalini ver”] diye geçen iki adamdır,
Mana da şöyledir: Benim bir arkadaşım veya bir kardeşim vardı, yeniden dirilmeyi inkâr ederdi. (Ez-Zadu’l Mesîr, Âşûr)