Vâkıa Sûresi 81. Ayet

اَفَبِهٰذَا الْحَد۪يثِ اَنْتُمْ مُدْهِنُونَۙ  ...

Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz?  (81 - 82. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 أَفَبِهَٰذَا şimdi bunu mu?
2 الْحَدِيثِ sözü ح د ث
3 أَنْتُمْ siz
4 مُدْهِنُونَ küçümsüyorsunuz د ه ن
 

Müfessirler genellikle, 81. âyetteki (“söz” şeklinde çevrilen) hadîs kelimesiyle Kur’an-ı Kerîm’in kastedildiği, 82. âyette de inkârcıların verilen nimetlere şükredecekleri yerde bunların Allah’tan geldiğini yalanlama yoluna girmelerinin eleştirildiği kanaatindedirler. Nimete nankörlük hususunda da çoğunlukla, yağmurun yağmasını birtakım yıldızların gücüne izâfe edici sözler söyleyenler örnek gösterilir. Bazı müfessirler ise bu âyetlerden şu mânaları çıkarmışlardır: Siz yukarıda söylenenleri mi veya öldükten sonra diriltileceğinize dair sözü mü hafife alıyorsunuz? Bu Kur’an’dan nasibiniz yalancılıkla itham etmekten ibaret mi olacak veya yalancılıkla ithamı bir rızık, bir gıda yahut geçim kaynağı mı görüyorsunuz? (Râzî, XXIX, 197-198; Şevkânî, V, 186-187).

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 231
 

اَفَبِهٰذَا الْحَد۪يثِ اَنْتُمْ مُدْهِنُونَۙ

 

Hemze istifham harfidir. بِهٰذَا  car mecruru  مُدْهِنُونَ ‘ye mütealliktir. الْحَد۪يثِ  ismi işaret  هٰذَا ‘nın sıfatı olup kesra ile mecrurdur. Munfasıl zamir  اَنْتُمْ  mübteda olarak mahallen merfûdur. مُدْهِنُونَ  mübtedanın haberi olup ref alameti و ‘dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle irablanırlar.

مُدْهِنُونَ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

اَفَبِهٰذَا الْحَد۪يثِ اَنْتُمْ مُدْهِنُونَۙ

 

Fasılla gelen ayette hemze inkâri istifham harfi,  فَ  istinafiyyedir. 

İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Cümle, istifham üslubunda olmasına rağmen, vaz edildiği soru anlamından çıkarak tahkir manası kazandığı için mecâz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca mütekellimin Allah Teâlâ olması sebebiyle, terkipte tecâhül-i ârif sanatı vardır.

بِهٰذَا  car mecruru  مُدْهِنُونَ ‘ye mütealliktir.  الْحَد۪يثِ , ismi işaretten bedeldir. 

الْحَد۪يثِ ’nin  هٰذَا  ile işaret edilmesinden murad tazimle birlikte dikkat çekmek ve önemini ortaya koymaktır. 

İşaret ismi  هٰذَا ‘da istiare vardır. هٰذَا  ile söze işaret edilmiştir.

Bilindiği gibi işaret ismi mahsus şeyler için kullanılır. Ama burada olduğu gibi aklî şeyler için kullanıldığında istiare olur. Câmi’; her ikisinde de ‘‘vücudun tahakkuku’’dur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)

 الْحَد۪يثِ deki tarif ahd içindir.  (Âşûr)


اَنْتُمْ مُدْهِنُونَ  cümlesi istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Mübteda ve haberden oluşmuş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.  اَنْتُمْ  mübteda, مُدْهِنُونَ  haberdir.

Müsned olan  مُدْهِنُونَ , ism-i fail vezninde gelerek bu özelliğin istimrar ve istikrarına işaret etmiştir.

İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

İsm-i fail sübuta, istikrara ve sıfatın mevsûfa olan bağlılığına delalet eder. (Halidî, Vakafat, s. 80)

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

الْحَد۪يثِ , konuşulan ve kendisinden bahsedilen şeye denilir. Ve, bununla, yenilenen ve yeniden olan şeyler tavsif edilir. Bu sebeple, "yeni - cedîd" anlamında   أمر حادث ورسم حديث  "Yeni bir durum", "yeni bir tasvîr, tanım.." denir. Arapçada,  أعجبني حديث فلان وكلامه   falancanın sözü ve kelamı, hoşuma gitti" denir. Kur'an’da, yeni bir sözün, hiç duyulmamış bir kelamın lezzetinin söz konusu olduğu, kadîm bir kelamdır. (Fahreddin er-Râzî) 

مُدْهِنُونَۙ  Bunda iki görüş vardır:

Birincisi: Yalanlıyorsunuz, bunu İbn Abbâs, Dahhâk ve Ferrâ’, demişlerdir.

İkincisi: Onu inkârda kâfirlere destek oluyorsunuz, bunu da Mücâhid, demiştir. Ebû Ubeyde de mana şöyledir, demiştir: Yağcılık ediyorsunuz.

İbn Kuteybe de: مُدْهِنُون  kelimesi  مداهنون  manasınadır, demiştir.  أدهن في دينه  ve  داهن  denir ki: Dinde ikiyüzlülük etmektir. (Ez-Zâd’l Mesîr, Âşûr)