İnşirâh Sûresi 2. Ayet

وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَۙ  ...

Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı?  (2 - 3. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَوَضَعْنَا ve atmadık mı? و ض ع
2 عَنْكَ senin üzerinden
3 وِزْرَكَ yükünü و ز ر
 

Senin kalbini açıp genişletmedik mi?” diye çevirdiğimiz 1. âyetteki “şerh-i sadr” kavramını Râgıb el-İsfahânî, “kalbin ilâhî bir nur ile Allah tarafından bir huzur ve sükûnet, bir rahatlık ile genişletilmesi” şeklinde açıklamıştır (el-Müfredât, “şrh” md.). Hz. Peygamber’in kalbinin açılıp genişletilmesi ifadesini, Zümer sûresinin 22. âyeti de dikkate alındığında, onun beşerî idrak kapasitesinin vahiy ile arttırıldığına ve âzami seviyeye çıkarıldığına işaret olarak anlamak uygun olur. Müfessirler bunu, ona indirilen vahyi anlaması, koruması ve peygamberlik görevini yerine getirebilmesi için kendisine verilmiş olan zihin açıklığı, mâneviyat yüksekliği gibi mânalarla da açıklamışlardır. Bazı müfessirler ise Duhâ sûresinin devamı mahiyetinde olan bu âyetlerde, bir süre ara verilmiş olan vahyin yeniden başlamasıyla Hz. Peygamber’in mâneviyatının güçlendirildiğine değinildiği kanaatindedir.

2 ve 3. âyetlerde, Resûlullah’ın belini büktüğü bildirilen “yükün kaldırılması”ndan maksadın ne olduğu konusunda değişik açıklamalar yapılmıştır (bk. Râzî, XXXII, 4-5). Bize göre Allah’ın bir lütuf olarak onun omuzlarından kaldırdığı yük iki şekilde açıklanabilir: a) Arasında yaşadığı topluluğun inanç ve ahlâk yönünden içine düştüğü durumdan dolayı duyduğu ıstırabın, Allah’ın kendisini vahye mazhar kılıp kalbine ümit ve ferahlık vermesi suretiyle dindirilmesi veya hafifletilmesi; b) Tevhid inancını ve insan ilişkilerinde adalet, dürüstlük, merhamet, iyilikte yardımlaşma gibi erdemleri hâkim kılma mücadelesinde birçok ilâhî destek ve inayete mazhar kılınması.

Hz. Peygamber’in “şanının yüceltilmesi”ne müfessirler, Resûlullah’ın adının mukaddes kitaplarda zikredilmesini ve geleceğinin müjdelenmesini, kelime-i şehâdette onun isminin Allah’ın ismiyle birlikte yer almasını, gökyüzünde melekler, yeryüzünde müminler tarafından hürmetle anılmasını, Kur’an’da Allah’a itaatle birlikte ona da itaat edilmesinin emredilmesini örnek gösterirler (bk. Şevkânî, V, 542). Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olması da (bk. Enbiyâ 21/107) onun şanının yüceltildiğini ifade eder. Ayrıca erken döneme ait olan bu âyeti, ileride Resûlullah’ın isminin ve tebliğ ettiği dinin bütün dünyada tanınıp yayılacağını bildiren bir müjde olarak anlamak da mümkündür. Yine, Kur’an’da onun müstesna niteliklerini, Allah katındaki konumu ve değerini açıklayan âyetler de bu bağlamda “şanını yüceltme” olarak değerlendirilebilir.

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri  Cilt:5 Sayfa: 642-643
 

وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَۙ


Fiil cümlesidir. وَ  atıf harfidir. وَضَعْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. 

عَنْكَ  car mecruru  وَضَعْنَا  fiiline mütealliktir. وِزْرَكَ  mef’ûlün bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir  كَ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

 

وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَۙ


Ayet, atıf harfi  وَ ‘la önceki ayete atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasındaki anlam bütünlüğü barizdir. 

Bu ayet, lafzen ve manen haber cümlesidir. İlk ayet her ne kadar istifham şeklinde gelmiş olsa da haber manasındadır. Dolayısıyla aralarında ortak yön bulunması sebebiyle lafzen ve manen haber olan cümle, manen haber olan cümleye و  harfi ile atfedilmiştir. Böyle cümlelerin birbirine atfını, belâgat alimleri '' iki kemâl, yani kemâl-i ittisâl ile kemâl-i inkıta arasında olmak'' şeklinde isimlendirmişlerdir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari sıygadan mazi sıygaya iltifat sanatı vardır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)

Fiil azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır.  عَنْكَ  car mecruru, durumun ona has olduğunu vurgulamak ve ihtimam için mef’ûle takdim edilmiştir.

Veciz ifade kastına matuf  وِزْرَكَۙ  izafetinde, Hz.Peygambere ait zamire muzâf olan  وِزْرَ , tazim edilmiştir. 

وِزْرَكَ  kelimesinde istiare vardır. Yük, günah manasında müsteardır. Bu cümlede hâl karinesiyle temsilî istiare vardır. (Âşûr)

كَ  zamiri Hz. Peygambere destek ve önem vermenin işareti olmak üzere tekrar edilerek itnab yapılmıştır.

Burada istiâre-i temsîlîyye vardır. Yüce Allah, günahları, istiâre-i temsilîyye yoluyla, insanın sırtına yükle­nen ve onu taşımaktan aciz bırakan ağır yüke benzetti. (Safvetü’t Tefâsir)

وَضَع  mutlak koymak manasına olduğu gibi aşağılatmak, indirmek, düşürmek manalarına da gelir. Burada yükü indirmek manasınadır ki bütün bütün düşürmek veya hafifletmekten daha genel olabilir. Zira  وِزْرَ , ‘ağır yük’ demektir. Günah ve vebal manası da bundandır. (Elmalılı Hamdi Yazır,  Âşûr)