كَذَّبَ اَصْحَابُ لْـَٔيْكَةِ الْمُرْسَل۪ينَۚ
Eyke, “sık ağaçlı yer” anlamına gelir. Bazı müfessirlere göre Eyke ile Medyen aynı yerin adı, halkları da aynı halktır; bazılarına göre ise bunlar iki ayrı yerin adıdır, halkları da aynı ırkın iki koludur. Medyen halkı şehirde, Eyke halkı ise Medyen çevresinde bir vadide yaşıyorlardı (İbn Kesîr, VI, 168; İbn Âşûr, XIV, 71; Eyke hakkında bilgi için bk. Hicr 15/78-79; İbn Âşûr, XIX, 182-184). Medyen, Hicaz bölgesi ile Suriye ticaret yolu üzerinde, Akabe körfezine yakın bir yerleşim merkezidir. Şehir adını Hz. İbrâhim’in oğlu Medyen’den almıştır (bilgi için bk. A‘râf 7/85-87).
Şuayb aleyhisselâm Hz. İbrâhim’in dördüncü kuşaktan torunu olup Medyen ve Eyke halkına gönderilmiş bir peygamberdir. O da diğer peygamberler gibi inkârcı ve putperest halkına önce Allah’tan başka tanrı olmadığını, her şeyi ve herkesi O’nun yarattığını anlattı, halkını yalnızca O’na kulluk etmeye çağırdı. Medyen halkı putperestliğinin yanında toplumsal ahlâk, özellikle ticaret ahlâkı bakımından çok bozulmuştu. Bolluk ve bereket içinde yaşamalarına rağmen ahlâk kurallarını çiğneyerek alışverişlerinde karşı tarafı zarara sokacak hileli işler yapıyorlardı. Hz. Şuayb, ölçüyü tartıyı eksik tutmamaları, adaleti gözetmeleri ve düzgün ölçüp tartmaları, çıkarları uğruna insanların mallarının değerini düşürmemeleri ve yeryüzünde fesat çıkararak ülke düzenini bozmamaları hususunda onlara uyarılarda bulundu; böylece hak dinin tevhid ve adalet ilkelerini toplumda yerleştirmeye çalıştı.
كَذَّبَ اَصْحَابُ لْـَٔيْكَةِ الْمُرْسَل۪ينَۚ
Fiil cümlesidir. كَذَّبَ fetha üzere mebni mazi fiildir. اَصْحَابُ fail olup lafzen merfûdur. Aynı zamanda muzâftır. لْـَٔيْكَةِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
الْمُرْسَل۪ينَ mef’ûlun bih olup nasb alameti ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.
كَذَّبَ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi كذب ’dir.
Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
مُرْسَل۪ينَۚ kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i mef’ûlüdür.
كَذَّبَ اَصْحَابُ لْـَٔيْكَةِ الْمُرْسَل۪ينَۚ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, s. 107)
Bu ayetle Eyke kavminin kıssasına geçilmiştir.
Müsnedün ileyh olan اَصْحَابُ لْـَٔيْكَةِ , az sözle çok anlam ifadesi için izafet formunda gelmiştir.
Eyke sözlük olarak, yumuşak ağaçların bittiği meşelik demektir. Diğer bir görüşe göre ise eyke, dalları birbirlerine dolanan ağaçtır.
Özel isim olarak Eyke, Medyen'e yakın meşelik bir bölge olup kıssaya konu olan bir kavmin yerleşim alanıdır. Bu kelime Leyke olarak da okunmuş ve o kavmin memleketinin adıdır, denilmiştir. (Ebüssuûd)
Eyke halkı, Hz. Şuayb'ın peygamber olarak gönderildiği kavimlerdendi. Hz. Şuayb, bu kavimden olmayıp onların yabancısı idi. İşte bundan dolayı daha önceki zikredilen peygamberler gibi "Kardeşleri Şuayb onlara şöyle demişti" denilmemiş, şöyle denilmiştir. (Ebüssuûd)
كَذَّبَ - الْمُرْسَل۪ينَۙ kelimeleri arasında tıbâk-ı hafî sanatı vardır.
كَذَّبَ fiili, تفعيل babında gelmiştir. Bu; yalanlamanın, mef’ûl ve fiil yönünden çokluğuna işarettir.
مُرْسَل۪ينَۚ , mef’ûlun bih olarak mansubtur. Nasb alameti ي ’dir.
Burada Peygamberler lafzıyla Hz. Şuayb kastedilmiştir. Tazim için mecâz-ı mürsel üslubu kullanılmıştır. Bir peygamberi yalanlayan sanki tüm peygamberleri yalanlamış gibidir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belagat Dersleri Beyân İlmi)
مُرْسَل۪ينَۚ (Gönderilenler) -ki kastedilen, Şuayb (as)- ifadesinin benzeri, kişinin bir tane biniti ve elbisesi olmasına rağmen فُلَانٌ يَرْكَب الدَّوَابَّ وَيَلْبَسُ الْبُرُود (Falanca, binitlere biner kaliteli elbiseler giyer) demen gibidir. (Keşşâf)