Şuarâ Sûresi 74. Ayet

قَالُوا بَلْ وَجَدْنَٓا اٰبَٓاءَنَا كَذٰلِكَ يَفْعَلُونَ  ...

“Hayır, ama biz babalarımızı böyle yaparken bulduk” dediler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالُوا dediler ق و ل
2 بَلْ hayır
3 وَجَدْنَا bulduk و ج د
4 ابَاءَنَا babalarımızı ا ب و
5 كَذَٰلِكَ böyle
6 يَفْعَلُونَ yaparlarken ف ع ل
 

Bu âyetlerin zâhirinden anlaşıldığı üzere Hz. İbrâhim’in kavmi ay, güneş ve yıldızlara veya bunların yerdeki sembolü olan putlara tapıyorlardı. Bu toplumun gökyüzündeki en büyük tanrıları güneş, yeryüzündeki en büyük tanrıları ise onun temsilcisi olan Baal adındaki put idi. Onlara göre insanların hayatını putlar yönetiyordu, yaratma ve yok etme işini de zaman yapıyordu (İbn Âşûr, XIX, 141). İşte Hz. İbrâhim, kavminin Allah’ı bırakıp da tapmış oldukları bütün tanrıların uydurma, onlara tapanların da yanlış yolda olduklarına işaret etmiş, bundan sonra da gerçek ve tapılmaya lâyık olan tanrının yaratan, hidayete erdiren, yediren, içiren, şifa veren, öldüren, hayat veren ve kıyamet gününde günahları bağışlayan Allah Teâlâ olduğuna dikkat çekmiştir.

 


 

قَالُوا بَلْ وَجَدْنَٓا اٰبَٓاءَنَا كَذٰلِكَ يَفْعَلُونَ

 

Fiil cümlesidir.  قَالُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

Mekulü’l-kavl cümlesi hazf edilmiştir. Takdiri, لم نجدها كذلك (Onları bu şekilde bulmadık.) şeklindedir.

بَلْ  idrâb ve atıf harfidir. Önce söylenen bir şeyden vazgeçmeyi belirtir. Buna “idrâb (اِضْرَابْ )” denir. “Öyle değil, böyle, fakat, bilakis, belki” anlamlarını ifade eder.

Kendisinden sonra gelen cümle ile iki anlam ifade eder:

1. Kendisinden önceki cümlenin ifade ettiği anlamın doğru olmadığını, doğrusunun sonraki olduğunu ifade etmeye yarar. Bu durumda edata karşılık olarak “oysa, oysaki, halbuki, bilakis, aksine” manaları verilir.

2. Bir maksattan başka bir maksada veya bir konudan diğer bir konuya geçiş için kullanılır. Burada, yukarıda olduğu gibi bir iddiayı çürütmek ve doğrusunu belirtmek için değil de bir konudan başka bir konuya geçiş içindir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

وَجَدْنَٓا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. 

اٰبَٓاءَنَا  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Mütekellim zamiri  نَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

كَ  harf-i cerdir.  مثل  “gibi” demektir. Bu ibare, amili  يَفْعَلُونَ  olan mahzuf mef’ûlün mutlak’a mütealliktir.

ذٰ  işaret ismi sükun üzere mebni, mahallen mecrur, ism-i mecrurdur.  ل  harfi buud yani uzaklık belirten harf,  ك  ise muhatap zamiridir. 

يَفْعَلُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.

 

قَالُوا بَلْ 

 

Beyanî istînâf olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Cümle, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. İdrâb harfi  بَلْ , intikal içindir.

بَلْ ; idrâb edatıdır. İdrâb, sözlükte “dönüş yapmak, vazgeçmek” demektir. Rummânî  بَلْ  edatını “sözdeki ilk kısımdan vazgeçip ikinciyi zorunlu kılmaktır” şeklinde tanımlamıştır. (Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler (Doktora Tezi) Abdullah Hacıbekiroğlu)

Putların vasıflarını kanıtlama konumundan, onların babalarını bu şekilde bulduları görüşlerine karşı kesin bir mücadele konumuna geçilmiştir. (Âşûr)

Babalarımızı da aynısını yaparken bulduk.

Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır.

قَالُٓوا  fiilinin mekulü’l-kavli, takdiri  لم نجدها كذلك (onları bu şekilde bulmadık) olan mahzuf cümledir.

 

وَجَدْنَٓا اٰبَٓاءَنَا كَذٰلِكَ يَفْعَلُونَ

 

و , istînâfiyyedir. Cümle, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

كَذٰلِكَ يَفْعَلُونَ  cümlesinde  îcâz-ı hazif vardır.  كَذٰلِكَ , amili  يَفْعَلُونَ  olan mahzuf mef’ûlu mutlaka mütealliktir. Bu takdire göre cümle,  وَجَدْنَٓا  fiilinin ikinci mef’ûlüdür.

كَذٰلِكَ  kendinden önceki bir manaya işaret eder. Ancak çoğu zaman o da müstakil bir lafız değildir. Burada hem  كَ  hem de  ذٰ  işaret ismi aynı şeye işaret eder. Dolayısıyla bu durumu benzetecek yine kendisinden daha mükemmel bir şey bulunamadığını ifade eder. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâğî Tefsiri 5, Duhan Suresi 28, s. 101)

كَذٰلِكَ  (İşte böyle), aslında uzaktaki bir nesneye işaret için kullanılır. Buradaki istimali, işaret edilen nimetin derecesinin, faziletteki mertebesinin yüksekliğini bildirmek içindir. (Ebüssuûd)

Bu kelimeyle babalarının fiilini, kendi fiillerine benzetmişlerdir. Bu kelime mahzuf bir mastarın sıfatıdır. يَفْعَلُونَ فِعْلًا كَذَلِكَ الفِعْلِ  (Bu fiil gibi fiil işlerler) şeklinde takdir edilir. (Âşûr)

Onlar bu sözleriyle, taptıkları putların, hiçbir şey işitmediklerini ve hiçbir fayda ve zarar veremediklerini itiraf etmişler ve taklitten başka hiçbir dayanakları olmadığını izhar etmek zorunda kalmışlardır. Yani biz, zikredilen şeylerden hiçbirini atalarımızdan öğrenmedik ve görmedik; biz atalarımızı böyle yapar bulduk; onlar bizim ibadetimiz gibi ibadet ediyorlardı; biz de onlara uyduk. (Ebüssuûd)