Lokman Sûresi 3. Ayet

هُدًى وَرَحْمَةً لِلْمُحْسِن۪ينَۙ  ...

Bunlar, hikmet dolu Kitab’ın; iyilik yapanlara bir hidayet ve rahmet olarak indirilmiş âyetleridir.  (2 - 3. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 هُدًى yol göstericidir ه د ي
2 وَرَحْمَةً ve rahmettir ر ح م
3 لِلْمُحْسِنِينَ güzel davrananlara ح س ن
 

Kitaptan maksat Kur’an-ı Kerîm veya onun, bu sûrenin öncesinde inmiş olan kısmıdır. Kur’an’ın niteliği olarak zikredilen hakîm kelimesi, onun en doğru ve en yararlı bilgiler içerdiğini ifade eder; 3. âyetteki hüdâ ve rahmet kelimeleri de bu anlamı açmaktadır. Kur’an âyetleri insanlık için bir nimet olmakla birlikte onlardan ancak “güzel işler peşinde olanlar” yararlanabileceklerdir. 4. âyette bu kimselerin özellikleri namazı özenle kılmak, zekâtı vermek ve âhirete kesin olarak inanmak şeklinde özetlenirken Allah’a iman şartının açıkça belirtilmesine gerek görülmemiştir, çünkü 3. âyetin sonundaki muhsin kelimesinin masdarı olan ihsan kavramı Allah’a imanı da içermektedir (İbn Âşûr, XXI, 141). Nitekim bir hadiste, “İhsan Allah’a O’nu görüyormuş gibi ibadet etmektir” buyurulmuştur (Buhârî, “Îmân”, 37; Müslim, “Îmân”, 5-7).

Bu sûrenin indiği dönemde henüz beş vakit namazın ve zekâtın farz kılınmadığı dikkate alınırsa buradaki namazı umumi mânada Allah’a “ibadet ve dua” veya o dönemdeki şekliyle namaz, zekâtı da bilhassa o sıralarda putperestlerin zulüm ve baskısı altında büyük sıkıntılar yaşayan müslümanlar için özel bir önem taşıyan “malî dayanışma” olarak anlamak yerinde olur. 

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 331
 

هُدًى وَرَحْمَةً لِلْمُحْسِن۪ينَۙ

 

هُدًى  kelimesi,  كِتَابِ ’nin hali olarak mahallen mansubdur.

Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, Nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde  iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir.

Hal sahibu’l-hale ya  و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim). (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

رَحْمَةً  atıf harfi  وَ la  هُدًى ’e matuftur. 

لِلْمُحْسِن۪ينَ  car mecruru  رَحْمَةً ’e müteallık olup cer alameti  ي ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.

 

هُدًى وَرَحْمَةً لِلْمُحْسِن۪ينَۙ

 

Ayet fasılla gelmiştir.  هُدًى ve  رَحْمَةً  önceki ayetteki  الْكِتَابِ ’nin halidir. Hal, manayı tamamlamak ve pekiştirmek için yapılan tetmim ıtnâbıdır.

لِلْمُحْسِن۪ينَۙ , car mecruru, وَرَحْمَةً ’e mütealliktir.

هُدًى -  رَحْمَةً -  مُحْسِن۪ينَۙ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

هُدًى  ve  رَحْمَةً  kelimeleri  اٰيَاتُ ’den hal olmak üzere mansubdur. Nasb edilmelerindeki amil,  تِلْكَ ’deki işaret manasıdır. Haberden sonra haber veya mahzuf bir mübtedanın haberi olmak üzere merfû da olabilirler. (Keşşâf) 

هُدًى وَرَحْمَةً لِلْمُحْسِن۪ينَۙ [Güzel davrananlar için bir hidayet ve bir rahmet…] ifadesinde masdar, mübalağa için kullanılmıştır. (Sâbûnî, Safvetu’t Tefasir)

Bakara Suresinde  هُدًى لِّلۡمُتَّقِینَ [Takva sahipleri için doğru yolun ta kendisidir] buyurulmuştur. Burada ise  هُدًى وَرَحْمَةً لِلْمُحْسِن۪ينَۙ  (Ki (her biri) ihsan erbabı için bir hidayet ve rahmettir) buyurulmuştur. Rahmet sıfatı ilave edilmiştir. Bakara Suresinde  مُتَّقِینَ, burada ise  مُحْسِن۪ينَۙ  zikredilmiştir. مُتَّقِینَ, kendini koruyan kişidir.  مُحْسِن۪ينَۙ  ise hem kendisine hem de  başkalarına iyilik yapan kişidir. Yani kendisine yaptığı iyilikle yetinmeyen kişidir. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsir Yolu, Lokman Suresi, c. 2, s. 379)

Ayetteki  لِلْمُحْسِن۪ينَ  (iyi davranan) kelimesi, sadece müminlerden övgü ile bahsedilen yerlerde geçmektedir. Kur'an'ın güzel davrananlara hidayet rehberi ve rahmet olarak tahsis edilmesi, onun başkalarını doğru yola iletmediğini göstermektedir. (Ruhu’l Beyan)

Muhsinlere (iyilik yapanlara) bu Kur'an'da indirildiği şekilde amelde ihsan yapanlar. Bakara Suresinin başında هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَ [Müttakiler için bir hidayettir. (Bakara Suresi, 2)] buyurulmuştu. Burada ise: “İhsanda bulunanlar için bir hidayet ve rahmettir” buyuruluyor. Nişâbûrî tefsirinde der ki: “Burada ‘muhsinin’ (ihsanda bulunanlar) denildiği için bir de rahmet ilave buyurulmuştur. Çünkü ihsan derecesi takvanın üzerindedir. Çünkü Peygamber (s.a.), “İhsan, Allah'ı görüyormuşsun gibi O'na ibadet etmendir.” buyurmuştur. (Elmalılı)