تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْحَك۪يمِۙ
Kitaptan maksat Kur’an-ı Kerîm veya onun, bu sûrenin öncesinde inmiş olan kısmıdır. Kur’an’ın niteliği olarak zikredilen hakîm kelimesi, onun en doğru ve en yararlı bilgiler içerdiğini ifade eder; 3. âyetteki hüdâ ve rahmet kelimeleri de bu anlamı açmaktadır. Kur’an âyetleri insanlık için bir nimet olmakla birlikte onlardan ancak “güzel işler peşinde olanlar” yararlanabileceklerdir. 4. âyette bu kimselerin özellikleri namazı özenle kılmak, zekâtı vermek ve âhirete kesin olarak inanmak şeklinde özetlenirken Allah’a iman şartının açıkça belirtilmesine gerek görülmemiştir, çünkü 3. âyetin sonundaki muhsin kelimesinin masdarı olan ihsan kavramı Allah’a imanı da içermektedir (İbn Âşûr, XXI, 141). Nitekim bir hadiste, “İhsan Allah’a O’nu görüyormuş gibi ibadet etmektir” buyurulmuştur (Buhârî, “Îmân”, 37; Müslim, “Îmân”, 5-7).
Bu sûrenin indiği dönemde henüz beş vakit namazın ve zekâtın farz kılınmadığı dikkate alınırsa buradaki namazı umumi mânada Allah’a “ibadet ve dua” veya o dönemdeki şekliyle namaz, zekâtı da bilhassa o sıralarda putperestlerin zulüm ve baskısı altında büyük sıkıntılar yaşayan müslümanlar için özel bir önem taşıyan “malî dayanışma” olarak anlamak yerinde olur.
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 331تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْحَك۪يمِۙ
İsim cümlesidir. İşaret ismi تِلْكَ mübteda olarak mahallen merfûdur. اٰيَاتُ mübtedanın haberi olarak lafzen merfûdur. الْكِتَابِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
الْحَك۪يمِ kelimesi الْكِتَابِ ’ın sıfatı olup kesra ile mecrurdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapçada sıfatın asıl adı “na’t (النَّعَتُ)”dır. Sıfatın nitelediği isme de “men’ut (المَنْعُوتُ)” denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat 2. Sebebi sıfat
Hakiki sıfat: 1- Müfred olan sıfatlar 2- Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Müfred olan sıfatlar : Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. Cümle olan sıfatlar: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْحَك۪يمِۙ
Surenin ilk ayeti ibtidaiyyedir.
Mübteda ve haberden müteşekkil sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedün ileyhin uzak için kullanılan işaret ismiyle marife oluşu, işaret edilenin yani ayetlerin mertebesinin yüceliğini gösterir ve tazim ifade eder.
Ayetlerin işaret edildiği تِلْكَ ’de istiare vardır.
Bilindiği gibi işaret ismi, mahsus şeyler için kullanılır. Ama burada olduğu gibi, aklî şeyler için kullanıldığında istiare olur. Câmi’; her ikisinde de “vücûdun tahakkuku”dur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Beyan İlmi)
ذَ ٰلِكَ ve تِلْكَ ile muşârun ileyh en kâmil şekilde ayırt edilir. Dil alimleri sadece mühim bir haber vermek istedikleri zaman muşârun ileyhi bu işaret ismiyle kâmil olarak temyiz ederler. Çünkü bu şekilde işaret ederek verdikleri haber başka hiçbir kelamdan bu kadar açık bir şekilde ortaya konmaz. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, Duhan Suresi 57, C. 5, s. 190)
اٰيَاتُ الْكِتَابِ izafeti, hem muzâf hem de muzâfun ileyhin şanı içindir.
اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْحَك۪يمِ mübtedanın haberidir. Müsnedin izafetle marife olması az sözle çok anlam amacı taşımasının yanında tazim ifade eder.
İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
الْحَك۪يمِ kelimesi, الْـكِتَابِ için sıfattır. Dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır. Sıfat-ı müşebbehe kalıbında gelerek mübalağa ifade etmiştir.
Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için kullanılan bir açıklama biçimidir. Sıfatın kullanılmasının, metbusunun daha iyi tanınması, övülmesi, yerilmesi, pekiştirilmesi, acındırılması, kapalılığının giderilmesi, tahsis edilmesi gibi maksatları vardır. Itnâb, bazen de sıfatlar vasıtasıyla yapılmaktadır. (Ar. Gör. Ömer Kara, Belâgat İlminde İki İfade Biçimi: Itnâb-Îcâz (I) Kur'an Metninin Anlaşılmasındaki Rolü Üzerine Bir Deneme)
Bu surede, Kitab'ın, الْكِتَابِ الْحَك۪يمِۙ (Hikmetli kitap) denilerek hikmet vasfıyla nitelenmesi, bu mübarek surenin atmosferine uygundur. Çünkü hikmet konusu, surede tekrarlanmıştır: وَلَقَدۡ ءَاتَیۡنَا لُقۡمَـٰنَ ٱلۡحِكۡمَةَ أَنِ ٱشۡكُرۡ لِلَّهِۚ [Biz Lokman'a hikmet verdik.] buyurulmuş, dolayısıyla Kur'an'ın lafızlarla konular arasında uygunluk sağlama üslubuna göre bu yüce kitabın sıfatları arasından hikmet vasfının seçilmesi uygun düşmüştür. (Sâbûnî, Safvetu’t Tefasir)
Hikmetli kitap, hikmet içeren, içinde hikmet bulunan kitap demektir. Veya kitap mecazî isnadla Allah’ın الْحَك۪يمِۙ sıfatıyla sıfatlanmıştır. Ayrıca الْحَك۪يمِۙ ifadesinin الْحَك۪يمِۙ قَاءلُهُ (söyleyeni hakîm olan kitabın ayetleri) şeklinde olması da caizdir yani muzâf (قَاءلُ) hazf edilmiş ve yerine muzâfun ileyh (هُ) getirilmiştir. Bu muzâfun ileyh, mecrur iken merfûya dönüşmekle (yani fail durumuna gelmekle) sıfat-ı müşebbehe olan حَك۪يمِ kelimesinde gizlenebilmiştir. (Keşşâf)
Kitap حَك۪يمِۙ olarak vasıflanmıştır. Bu kelime hem hikmet hem hüküm manasında olabilir. Yani bu kitap hikmet sahibidir ya da bu kitap diğer kitaplara hakimdir ve onlar üzerinde gözetleyici, denetleyici ve onların gerçek niteliklerini ortaya koyucudur. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsir Yolu, Lokman Suresi 2, c. 2, s. 378)
Ayet-i kerimede geçen اٰيَاتُ الْكِتَابِ arasındaki izafet مِن manasındadır. (Celâleyn Tefsiri)
اٰيَاتُ الْكِتَابِ ifadesi işaret isminin haberidir. Ayetlerin ism-i işaretle ifade edilmesinde değerini yüceltmek için bir tenbih vardır. Hikmet sahibi, hidayet, rahmet, vesile ve muvaffakiyet olarak nitelendirilen الْكِتَابِ ’a ayetlerin eklenmesi de buna delildir. (Âşûr)
Kitabın hikmet vasfıyla nitelenmesi, Lokman’ın (a.s.) hikmetinden bahsetmek maksadına dair berâat-i istihlâldir. (Âşûr)