Sâffât Sûresi 83. Ayet

وَاِنَّ مِنْ ش۪يعَتِه۪ لَاِبْرٰه۪يمَۢ  ...

Şüphesiz İbrahim de O’nun taraftarlarından idi.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَإِنَّ ve şüphesiz
2 مِنْ
3 شِيعَتِهِ onun kolundan idi ش ي ع
4 لَإِبْرَاهِيمَ İbrahim de
 

“Yolunu izleyenler” diye çevirdiğimiz 83. âyet metnindeki şîa kelimesi, “önder konumundaki birine tam bağlılık gösterip onun yolundan gidenler, ona ve etrafındakilere yardım edenler, destek verenler” anlamında kullanılır (İbn Âşûr, XXIII, 136). Bu ifade, Hz. Nûh’tan sonra gelen Hûd ve Sâlih peygamberler gibi Hz. İbrâhim’in de Nûh’un tebliğ ettiği tevhid inancını devam ettirmek suretiyle onun yolunu izlediğini, onunla aynı inanç ilkelerini ve temel değerleri paylaştığını; onun gibi halkını inkârdan, şirkten ve isyankâr davranışlardan kurtarma mücadelesi verdiğini gösterir.

Tertemiz kalp” diye çevirdiğimiz 84. ayetteki kalb-i selîm deyimi, inkâr ve şirkten, kibir, gurur, kıskançlık, kin, öfke, riya, cimrilik gibi ahlâkî hastalıklardan ve nefsânî tutkulardan kurtulmuş; ruha yetkinlik kazandıran ve erdemli davranışların kaynağı, güzel hasletlerle bezenmiş olan mânevî kişiliği ifade eder (İbn Âşûr, XXIII, 137). Hz. İbrâhim böyle bir kişiliğe sahip olduğundan, kendisine uyanlarla birlikte müslümanlar için “güzel bir örnek” olarak gösterilmiştir (Mümtehine 60/4).

 

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 541
 

وَاِنَّ مِنْ ش۪يعَتِه۪ لَاِبْرٰه۪يمَۢ

 

وَ  istînâfiyyedir. İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. 

مِنْ ش۪يعَتِه۪  car mecruru  اِنَّ ‘nin mahzuf mukaddem haberine mütealliktir. Muttasıl zamir  ه۪  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

لَ  harfi  اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır.

اِبْرٰه۪يمَ  kelimesi  اِنَّ ‘nin muahhar ismi olup fetha ile mansubdur.  اِبْرٰه۪يمَ  alem isim olup, gayri munsarıftır.

Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar. Gayri munsarif “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir. Arapçada kullanılmakla birlikte arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (Yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَاِنَّ مِنْ ش۪يعَتِه۪ لَاِبْرٰه۪يمَۢ

 

وَ , istînâfiyyedir.  اِنَّ  ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmiş sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Car mecrur  مِنْ ش۪يعَتِه۪ ’in müteallakı olan haber mahzuftur.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler, اِنَّ , isim cümlesi ve lam-ı muzahlaka sebebiyle üç katlı tekid ifade eden çok muhkem cümlelerdir. 

İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

اِنّ۪ٓ  ve lam-ı tekid, cümlede beraberce bulunursa bu cümle, üç kez tekrar edilen cümle gibi olur. Çünkü  اِنّ۪ٓ  kelimesi, cümlede iki kez tekrar gücünü taşır, buna lam-ı tekid de ilave edilince, üçüncü tekrar sağlanmış olur. (İtkan, c. 2, s.176)

Ayet sonlarında lüzum ma la yelzem:  لَاِبْرٰه۪يمَۢ  ve  بِقَلْبٍ سَل۪يمٍ  gibi. Bu da güzelleştirici edebî sanatlardan olup Kur'an'ın özelliklerindendir. Bunda güzellik, parlaklık ve kulağa hoş gelen çekicilik vardır.

ش۪يعَ (Şia): Bir kimsenin arkasında, izinde giden taraftarları, tabileri demektir. İbrahim (as) da iman ve ihlas esnasında ve Allah yolunda müşriklere karşı cihad hususunda ve şeriatının teferruatında değilse de asıllarında onun izinde gitmiştir. Selim kalp; tertemiz, her lekeden arınmış, Allah sevgisinden samimi, tamamen O'na teslim olmuş kalp. (Elmalılı)

İbn Abbas'tan (ra) rivayet olunduğuna göre, diyor ki: "Yani Hz. İbrahim de, Hz. Nuh'un dininin ehlinden idi ve onun sünneti üzerinde idi. Yahut Hz.İbrahim de, Hz.Nûh gibi Allah'ın hak dininde kararlı ve tavizsiz idi ve dinini yalanlayanlara karşı verdiği mücadelede büyük sabır gösteriyordu. İkisinin arasında yalnız iki peygamber var:  Hz. Hûd ve Hz.Salih, Hz.İbrahim ile Hz. Nuh arasında iki bin altı yüz kırk sene vardır." (Ebüssuûd)