Kamer Sûresi 45. Ayet

سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ  ...

O topluluk yakında (Bedir’de) bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 سَيُهْزَمُ bozulacak ه ز م
2 الْجَمْعُ o topluluk ج م ع
3 وَيُوَلُّونَ ve dönüp kaçacaklardır و ل ي
4 الدُّبُرَ geriye د ب ر
 

Vahiy ile bildirilenleri inkâr etme tavrını inatla sürdüren toplumlardan örnekler verildikten sonra bu âyetlerde, inkârcılıkta öncekilere benzeyen Kur’an’ın muhataplarına çarpıcı sorular yöneltilmektedir: Siz onlardan daha mı iyisiniz? Sizin sorumluluktan istisna edildiğinize dair ilâhî kitaplarda özel bir hüküm veya elinizde bir belge mi var? Ya da çok güçlü ve dayanışma içinde olduğunuzu, dolayısıyla asla yenilmeyeceğinizi mi sanıyorsunuz? Ardından verilen ilâhî cevap da şunu ortaya koymaktadır: İman esasına değil dünyevî çıkar anlayışına dayalı olan bu birlik ve güç çok sürmeyecektir; onların asıl cezaları âhirette karşılarına çıkacaktır ve oradaki ceza buradakine göre çok daha şiddetlidir. 45. âyet daha çok müslümanların Bedir Savaşı’nda kazandıkları zaferle izah edilmiş olmakla beraber (Taberî, XXVII, 108-109), 43-44. âyetlerdeki hitap Hz. Muhammed’in peygamberliğini izleyen bütün dönemlerde yaşayanlara yani Kur’an’ın her devirdeki muhataplarına yöneliktir. Dolayısıyla aynı sonuç, yani inkârcılık temeline dayalı güçlerin, birliklerin bozulmaya mahkûm olduğu ve ayrıca bu tür dayanışma grubu mensuplarını âhirette daha ağır bir cezanın beklediği gerçeği bütün dönemler için geçerlidir. Elmalılı’nın belirttiği gibi, 44. âyetteki ifadede, zaman ilerledikçe toplumsal örgütlenme imkânlarının ve medeniyet vasıtalarının artacağına, dolayısıyla bu tür şımarık kesimlerin bu imkânlara daha fazla güvenip böbürleneceklerine işaret bulunduğu söylenebilirse de (VII, 4653), bu durum, doğru inanç ve erdemli yaşayışın, bütün bâtıl inançları, ahlâk bozukluklarını, haksız ve zalim uygulamaları mutlaka yeneceği gerçeğini değiştirmez; sûrenin ana tezi de budur.

 

 Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 192-193
 

سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ

 

Fiil cümlesidir. Fiilinin başındaki  سَ  harfi tekid ifade eden istikbal harfidir.  يُهْزَمُ  damme ile merfû, meçhul muzari fiildir.  الْجَمْعُ  naib-i fail olup lafzen merfûdur. 

وَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

يُوَلُّونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. الدُّبُرَ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. 

يُوَلُّونَ  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Tef’il babındandır. Sülâsîsi ولى ’dir.

Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.

 

سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ


Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Cümleye dahil olan istikbal harfi  سَ  tekid ifade eder. Cümle, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.

سَيُهْزَمُ  fiili meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.

Kuran-ı Kerim’de tehdit, uyarı ve korkutma manası olan fiiller genellikle meçhul sıyga ile gelir. 

Meçhul bina, naib-i failin  bu fiilde bir dahli olmadığına işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)

يُوَلُّونَ  cümlesi atıf harfi وَ ‘la makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur.

Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Hudûs, istimrar ve teceddüt ifade eden muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

الدُّبُرَ  ve  يُوَلُّونَ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır. 

الدُّبُرَ  kelimesi tekil gelmiştir ama çoğul mana kastedilmiştir. Çünkü cins manasındadır. Cins de çoğul için kullanılır. Bu; fasılaya da uygundur. Ordunun yenilgisi her bir askerin yenilgisi gibidir. (Âşûr)