Kamer Sûresi 55. Ayet

ف۪ي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِنْدَ مَل۪يكٍ مُقْتَدِرٍ  ...

Muktedir bir hükümdarın katında, doğruluk meclisindedirler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فِي
2 مَقْعَدِ koltuklarındadırlar ق ع د
3 صِدْقٍ doğruluk ص د ق
4 عِنْدَ huzurunda ع ن د
5 مَلِيكٍ padişahın م ل ك
6 مُقْتَدِرٍ güçlü ق د ر
 

İlk âyetteki neher kelimesine “bol ışık” mânası da verilmiştir (Zemahşerî, IV, 49). Buna göre âyetin meâli şöyle olur: “Takvâ sahipleri cennetlerde nur içinde olacaklardır.” 55. âyetin “doğruluğun hâkim olduğu bir ortamda” diye çevrilen kısmı “hoşnut olunacak, güzel bir yerde, dost meclisinde; boş sözler konuşulmayan, günah işlenmeyen, hak ve hakikat meclisinde” mânalarıyla da açıklanmıştır (Taberî, XXVII, 113; Zemahşerî, IV, 49; İbn Atıyye, 222). Aynı âyetin “gücüne sınır olmayan bir hükümdar” diye çevrilen kısmında geçen “melîk” ve “muktedir” kelimelerinin nekre (belirsiz) olmasında, insan havsalasının Allah Teâlâ’nın hükümranlık ve gücünün mahiyetini kavrayamayacağına işaret bulunduğu yorumu yapılmıştır (Zemahşerî, IV, 49; Elmalılı, VII, 4656).


Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 194
 

ف۪ي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِنْدَ مَل۪يكٍ مُقْتَدِرٍ

 

ف۪ي مَقْعَدِ  car mecruru  اِنَّ ‘ nin ikinci mahzuf haberine mütealliktir. صِدْقٍ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. عِنْدَ  mekân zarfı اِنَّ ‘nin üçüncü haberine mütealliktir.

مَل۪يكٍ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. مُقْتَدِرٍ  kelimesi  مَل۪يكٍ ‘in sıfatı olup kesra ile mecrurdur. 

Nekre isimden sonra gelen cümle veya şibhi cümle sıfat olur. Marife isimden sonra gelen cümle veya şibhi cümle hal olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

مُقْتَدِرٍ  sülâsi mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan iftiâl babının ism-i failidir.

İsmi fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsmi fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

مَل۪يكٍ  kelimesi mübalağalı ism-i fail kalıbındandır. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta sürekli varlığına, sıfatın, mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.

Mübalağalı ism-i fail: Bir varlıkta bir niteliğin aşırı derecede bulunduğunu gösteren, fiilden türeyen, sıfat cinsinden isimlerdir. Mübalağalı ism-i failler Allah için kullanılırsa sıfat, insanlar için kullanılırsa mübalağa ya da lakap olurlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

ف۪ي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِنْدَ مَل۪يكٍ مُقْتَدِرٍ


Fasılla gelen ayetin fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir. 

 ف۪ي مَقْعَدِ  car mecruru, önceki ayetteki  اِنَّ ‘nin ikinci mahzuf haberine, عِنْدَ مَل۪يكٍ  izafeti ise üçüncü mahzuf haberine mütealliktir.

مَل۪يكٍ , mübalağalı ism-i fail sıygasında gelerek mübalağa ifade etmiştir.

مَل۪يكٍ  için sıfat olan  مُقْتَدِرٍ  mezit  افْتَعَالَ babının ism-i fail kalıbı olan sıfat-ı müşebbehe vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta sürekli varlığına, sıfatın mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.

Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.

مَل۪يكٍ  ve  صِدْقٍ  kelimelerindeki nekrelik tazim ifade eder.

مُقْتَدِرٍ  ve  مَل۪يكٍ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

Buradaki  عِنْدَ (maddi yakınlık olmayıp) Allah Teâlâ'nın fazl-u keremi olan rütbe ve manevî yakınlığa işarettir. (Celâleyn Tefsiri)

Dostluk makamında yani hoşnut kalınan bir mekânda demektir. Bu ifade  ف۪ي مَقْاعِدِ صِدْقٍ şeklinde de okunmuştur. مُقْتَدِرٍ  son derece kudretli “bir hükümdarın katında;” hakimiyet ve iktidarına akıl sır ermez bir sultanın manevi yakınlığında demektir. Öyle bir sultan ki hakimiyet ve kudretinin kapsamına girmeyen hiçbir şey yoktur. Memnuniyet verici ve mutluluk bahşedici ne varsa içeren böylesi bir mertebeden daha değerli hangi mertebe olabilir ki! (Keşşâf)

Kur’an surelerinin bitişi de girişi gibi belîğdir. Sureler o kadar güzel bir şekilde sona ermiştir ki muhatap artık başka bir şey duymak istemez. Sureler; dua-vasiyet, farzlar, tahmîd ve tehlîl, öğüt, vaat ve vaîd gibi surede işlenen konuya uygun bir sözle sona erer. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Bedî’ İlmi)

Hüsn-i intihâ, mütekellimin sözünü makama ve girişe uygun güzel bir şekilde tamamlamasıdır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Bedî’ İlmi)

المَقْعَدُ : Oturulacak yerdir. Burada bu kelime huzurlu bir konaklama anlamındadır. (Âşûr)

مَل۪يكٍ  kelimesi, sahip manasındaki  المالِكِ manasındadır. Bu kelime mübalağa kalıbından فَعِيلٌ  veznindendir.  مَلِكَ ‘den daha beliğdir. مُقْتَدِرٌ  kelimesi de  قادِرٍ ‘den daha beliğdir.  مُقْتَدِرٌ  kelimesinin tenkiri yüceltmek içindir. (Âşûr)

Bundan önce zikredilen "Şüphesiz o günahkârlar..." ayetlerinde kafirlerin kötü hallerinin beyan edilmesi, müminlerin de iyi hallerinin beyan edilmesini gerektirir ki, terhîp (korkutma) ve terğîp (teşvik) denklemi, kurulabilsin. İşte bundan dolayi burada da takva sahiplerinin güzel halleri icmal olarak beyan edilmektedir. (Ebüssuûd)

Ayetteki  عِنْدَ (yanında) lafzı burada yakınlık, yakın mevki, mertebe, şeref ve üstünlük ve makam anlamını veren bir yakınlıktır. (Cafer) es-Sadık dedi ki: Allah sıdk yerini övmüş bulunmaktadır. Orada sıdk ehli olanlardan başkası oturmayacaktır, Osman el-Betti: "Sıdk meclislerinde" diye çoğul olarak okumuştur. "Meclisler" ise insanların çarşı-pazarlarda ve başka yerlerde oturdukları yerler anlamına gelir. (Kurtubî)

مَل۪يكٍ  ve مُقْتَدِرٍ  kelimelerinin nekre kılınmasının faydası, “Hiçbir şey yok ki O’nun mülkü ve kudreti altında olmasın.” ve “O’nun her şeye gücü yeter.” manalarını bildirmektir. (Nesefî, Medâriku’t Tenzîl ve Hakâîku’t Te’vîl)

Surenin, konunun sonuna işaret eden bu son ayeti, hüsn-i intihâ sanatının güzel bir örneğidir. Hüsn-i intihâ, mütekellimin sözünün makama ve girişe uygun güzel bir şekilde tamamlamasıdır. 

Kur’an surelerinin bitişi de girişi gibi belîğdir. Sureler o kadar güzel bir şekilde sona ermiştir ki muhatap artık başka bir şey duymak istemez. Sureler; dua-vasiyet, farzlar, tahmîd ve tehlîl, öğüt, vaat ve vaîd gibi surede işlenen konuya uygun bir sözle sona erer. (Kur’an Işığında Belâğat Dersleri Bedî’ İlmi)

Surenin bütün ayetlerinin istisnasız  رٍ  harfi ile sona ermesinin meydana getirdiği ahenk, muhatabın dinlemeye ve okumaya olan meylini artırmaktadır.