فَلَوْلَٓا اِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَۙ
Öldükten sonra diriltilmeyi ve âhiret hayatını inkârda inat edenler, kimsenin kaçamadığı ölüm gerçeği üzerinde düşünmeye, Allah’ın kulları üzerindeki mutlak gücü ve hâkimiyetini kabullenmek istemeyenler öleni geri döndürmeye çağırılmaktadır. 86. âyet “madem ki hesaba çekilmeyecekmişsiniz” veya “madem ki ceza görmeyecekmişsiniz” mânalarında da anlaşılmıştır (Râzî, XXIX, 200-201; İbn Âşûr, XXVII, 345-346; ayrıca bk. Kāf 50/16-17).
Haleqa حلق :
حَلْقٌ kelimesi bildiğimiz boğazdır. Saçın kesilmesi hakkında da kullanılır.
Halka حَلْقَةٌ, biçim olarak boğaza benzetildiğinden bu adı almıştır. (Müfredat)
Kuran’ı Kerim’de farklı formlarda 3 defa geçmiştir. (Mu'cemu-l Mufehres)
Türkçede kullanılan şekli halkadır. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)
فَلَوْلَٓا اِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَۙ
Fiil cümlesidir. فَ istînâfiyyedir. لَوْلَٓا cezmetmeyen şart edatıdır. Tahdid için هلا yani “değil mi?” manasındadır. (Âşûr)
لَوْلَٓا şart ilişkisi kurar. Şart olan olumsuz durum dolayısıyla cevabın bulunmadığını ifade eder. Türkçeye: ‘olmasaydı, olmamış olsa, …meseydi’ şeklinde tercüme edilmektedir. Gerçekleşmiş bir fiil ile gerçekleşmemiş bir fiil arasında ayrılmazlık ilişkisi (sebep-sonuç) kurar. (Abdullah Hacıbekiroğlu, Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler, Doktora Tezi)
اِذَا şart manası taşıyan, cezmetmeyen zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur. Vuku bulma ihtimali kuvvetli veya kesin olan durumlar için gelir.
إِذَا : Cümleye muzâf olan zarflardandır. Kendisinden sonra gelen muzâfun ileyh cümlesi aynı zamanda şart cümlesidir.
إِذَا ‘dan sonraki şart cümlesinin fiili, mazi veya muzari manalı olur. Cevabı ise umumiyetle muzari olur, mazi de olsa muzari manası verilir:
a) إِذَا fiil cümlesinden önce gelirse, zarf (zaman ismi); isim cümlesinden önce gelirse (mufâcee=sürpriz) harfi olur.
b) إِذَا ‘nın cevap cümlesi, iki muzari fiili cezm edenlerin cevap cümleleri gibi mazi, muzari, emir, istikbal, isim cümlesi... şeklinde gelir. Cevabın başına ف ‘nın gelip gelmeme durumu, iki muzari fiili cezm edenlerle aynıdır.
c) Sükun üzere mebnîdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
بَلَغَتِ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
بَلَغَتِ fetha üzere mebni mazi fiildir. تْ te’nis alametidir. Faili müstetir olup takdiri هِىَ ‘dir. الْحُلْقُومَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.فَلَوْلَٓا اِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَۙ
فَ , istînâfiyyedir. لَوْلَٓا , tahdîd harfidir. Bu ayette tevbih ve pişmanlığa teşvik için gelmiştir.
Cümle şart üslubunda haberî isnaddır. Şart edatı اِذَا ‘nın muzâfun ileyhi olan بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ şart cümlesi, mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Nahivcilere göre şart fiili olarak kullanılan mazi fiil gelecek zaman ifade eder. (Fâdıl Sâlih Samerrâî Tefsir, c. 2, s. 88.)
Şart manalı zaman zarfı اِذَا , mahzuf cevaba mütealliktir. Şartın cevabının öncesinin delaletiyle hazf edilmesi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mukadder cevap ve mezkûr şart cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır. Kur’an’da çoğu yerde bu ayette olduğu gibi şartın cevabı mahzuftur, öncesinin delaletinden mana anlaşılır.
Ayette cevap farklı yönlerden düşünmeyi gerektirdiği, ayrıca dinleyici ve okuyucuyu düşünce ve hayal ufkuna yönlendirdiği için mübalağa içermektedir. Îcâz metoduyla cümle daha yoğun anlamlar yüklenmiştir. (Hasan Uçar, Kur’an-ı Kerim’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları Doktora Tezi)
Müsnedün ileyh hazf edilmiştir. Hazf edilmesinin sebebi müsnedün ileyhin zahiren anlaşılmasına binaen gereksiz kelime kullanımından kaçınmaktır. Nitekim ayetlerin siyakından müsnedün ileyhin النفس (can) lafzı olduğu anlaşılmaktadır. (Adnan Yamaç, Vâkıa Suresi Örnekliğinde Müsnedün İleyh Ve Müsnedin Halleri, S.130)
Bu ayette yer alan لَوْلَٓا kelimesi, onların acizliklerini ortaya koyma amacıyla teşvik için getirilmiş bir kelimedir. الْحُلْقُومَۙ kelimesi ise, yemek borusu demektir.
Keşfu'l-Esrar'da bunun nefes borusu olduğu, yemek borusunun ise البعلوم adını taşıdığı zikredilmektedir. Buna göre mana şöyle olur: Nefis, yani ruh ya da her birinizin nefsi ve ruhu hulkuma dayandığı ve çıkmaya yüz tuttuğu zaman. (Rûhu’l Beyân, Âşûr)
الْحُلْقُومَۙ deki tarif ahd-i cins içindir. (Âşûr)