Vâkıa Sûresi 87. Ayet

تَرْجِعُونَـهَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ  ...

Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize!  (86 - 87. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 تَرْجِعُونَهَا onu geri döndürsenize ر ج ع
2 إِنْ eğer
3 كُنْتُمْ iseniz ك و ن
4 صَادِقِينَ doğrulardan ص د ق
 

Öldükten sonra diriltilmeyi ve âhiret hayatını inkârda inat edenler, kimsenin kaçamadığı ölüm gerçeği üzerinde düşünmeye, Allah’ın kulları üzerindeki mutlak gücü ve hâkimiyetini kabullenmek istemeyenler öleni geri döndürmeye çağırılmaktadır. 86. âyet “madem ki hesaba çekilmeyecekmişsiniz” veya “madem ki ceza görmeyecekmişsiniz” mânalarında da anlaşılmıştır (Râzî, XXIX, 200-201; İbn Âşûr, XXVII, 345-346; ayrıca bk. Kāf 50/16-17).

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 231
 

تَرْجِعُونَـهَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ

 

Fiil cümlesidir. Mukadder şartın cevabıdır. Takdiri, إن كنتم غير مدينين فأرجعوا الروح المحتضرة (Eğer hesaba çekilmeyecekseniz can çekişen ruhu geri döndürün) şeklindedir. 

تَرْجِعُونَـهَٓا  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. 

اِنْ  iki muzari fiili cezm eden şart harfidir. Şart ve cevap cümlesinde şartın vuku bulma ihtimali şüpheli veya zayıfsa kullanılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

كُنْتُمْ ’ün dahil olduğu isim cümlesi şart cümlesidir. 

كُنْتُمْ  nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder.  تُمْ  muttasıl zamiri  كُنْتُمْ ’ün ismi olarak mahallen merfûdur. 

صَادِق۪ينَ  kelimesi  كُنْتُمْ ’ün haberi olup nasb alameti  ي ‘dir. Cemi müzekker salim  kelimeler harfle îrablanır. Şartın cevabı öncesinin delaletiyle mahzuftur.

صَادِق۪ينَ  kelimesi, sülasi mücerredi  صدق  olan fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

تَرْجِعُونَـهَٓا

 

İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayetin fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan  تَرْجِعُونَـهَٓا  cümlesi, önceki ayetteki şartın mukadder cevabı için tefsiriyyedir. 

تَرْجِعُونَـهَٓا  fiili, ‘geri çevirmek ve döndürmek’ manasına gelir ki ayetin manası şöyle olur: Şayet sizler bizim sizleri yarattığımızı tasdik etmemenizden ortaya çıktığı gibi, herhangi bir rabbe boyun eğen kimseler değilseniz çıkan ruhu boğaza gelip dayandığında gerisin geriye döndürsenize. İşte bunu yapamadığınıza göre biliniz ki, bu mesele sizden başka birisinin elindedir. İşte o, Yüce Allah'tır. O'na iman ediniz. (Rûhu’l Beyân)


اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ

 

Şart üslubundaki  اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ  cümlesi, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. 

كان ’nin dahil olduğu şart cümlesi  كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ , sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Ayette îcâz-ı hazif vardır. Şartın cevap cümlesi, öncesinin delaletiyle hazf edilmiştir. 

Mezkûr şart ve mukadder cevap cümlelerinden oluşan terkip şart üslubunda talebî inşâî isnaddır. Kur’an’da çoğu yerde bu ayette olduğu gibi şartın cevabı mahzuftur.   

Ayette cevabın mahzuf olması farklı yönlerden düşünmeyi gerektirdiği, ayrıca dinleyici ve okuyucuyu düşünce ve hayal ufkuna yönlendirdiği için mübalağa içermektedir. Îcâz metoduyla cümle daha yoğun anlamlar yüklenmiştir. (Hasan Uçar, Kur’an-ı Kerîm’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları Doktora Tezi)

كَان ’nin haberi olan  صَادِق۪ينَ , ism-i fail vezninde gelerek sübut ve istimrar ifade etmiştir.

İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

İsm-i fail sübuta, istikrara ve sıfatın mevsûfa olan bağlılığına delalet eder. (Halidî, Vakafat, Tevbe Suresi, 120-121, s. 80)

Şart edatı  اِنْ , mazi fiilin başına da gelebilir. Bu durumda, fiilin gerçekleşmesi konusundaki şiddetli arzuyu ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri)

كَان ’nin haberi isim olarak geldiğinde, haberi isminin içine karışır ve adeta onun mahiyetinden bir cüz olur. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, c. 5, s.124)

Şart ve cevap cümlesinde şartın vuku bulma ihtimali şüpheli veya zayıfsa  اِنْ  kullanılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

كُنْتُمْ - صَادِق۪ينَ  kelimelerinde müennesin müzekkere katılması yoluyla tağlîb sanatı vardır. 

اِنْ  harfi burada, asla gerçekleşmeyecek bir fiilin başında gelmiştir. Halbuki bu harf aslında vuku bulma ihtimali şüpheli olan fiillerin başında gelir. Bu da şüphe ifade eden olayın ve onların doğru sözlü olma ihtimalinin olumsuzluğu konusunda kesinlik ifade eder. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 7, s.77)

Ayette geçen  كُنْتُمْ  kelimesi, böyle durumlarda geldiği zaman doğruluğun onların şanı haline geldiğini ifade eder. Yani ‘siz bununla bilinir bir halde iseniz’ demektir.   (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 7, s.78)

اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ  [Eğer doğrucular iseniz…] cümlesi çoğul kalıbıyla gelerek, Müslümanların da resul gibi Allah'ın indirdiği şeyle onları tehdit ettiklerine delalet eder. Çünkü bu cümle  اِنْ كُنْتَ مِنَ اَلصَّادِقِنَ  şeklinde tekil kalıbıyla gelmemiştir. Böylece hitap sadece Resul’e (sav) yönelik olmamıştır. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsir Yolu, c. 4, s. 94)