Vâkıa Sûresi 88. Ayet

فَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَۙ  ...

Fakat (ölen kişi) Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.  (88 - 89. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَأَمَّا ama
2 إِنْ eğer
3 كَانَ ise ك و ن
4 مِنَ -dan
5 الْمُقَرَّبِينَ yaklaştırılanlar- ق ر ب
 

Ölüm gerçeğinin ardından gelecek bir gerçek daha var ki o da sûrenin başında belirtildiği şekilde herkesin bu dünyada yaptıklarına göre bir gruplandırmaya tâb^ tutulup ona uygun muamele göreceğidir. 95. âyette geçen “hakku’l-yak^n” tamlaması konusunda değişik açıklamalar yapılmıştır. Esasen aynı mânaya gelen bu iki kelimenin pekiştirme amacıyla birbirine izâfet yapıldığı anlaşılmaktadır (bk. İbn Atıyye, V, 254-255; Râzî, XXIX, 203-204); bu sebeple meâlde “gerçeğin ta kendisi”şeklinde karşılanmıştır (ayrıca bk. Âl-i İmrân 3/18).

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 231
 

فَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَۙ

 

İsim cümlesidir.  فَ  istînâfiyyedir.  اَمَّٓا  tafsil manasında şart harfidir.

اَمَّا  şart harfi veya tafsil harfidir. Şart anlamında, cezmetmeyen edatlardandır. Daha önce geçen bir cümleyi genişleterek anlatmak için kullanılır. (Hasan Akdağ, Arap Dilinde Edatlar) 

Şart, tafsil ve tekid bildiren  اَمَّا  edatı, cevabının başındaki  ف  harfi ile ayırt edilir. Zira cevabının başında  ف  harfi varsa o şart edatıdır ve tekid bildirir, yok ise tafsil ifade eder. (Nida Sultan Çelikkaya, Haber Üslubu ve Haberin Muktezâ-i Zâhire Uygun Gelmemesi Durumu)

اِنْ  şart harfi iki muzari fiili cezm eder.  كَانَ ’nin dahil olduğu isim cümlesi şart cümlesidir.

كَانَ  nakıs fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder.

كَانَ ’nin ismi, müstetir olup takdiri هو ’dir.  

مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَ  car mecruru  كَانَ ’nin mahzuf haberine mütealliktir.  الْمُقَرَّب۪ينَ ’nin cer alameti  ى ’dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanırlar.

الْمُقَرَّب۪ينَ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan tef’il babının ism-i mef’ûlüdür.
 

فَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَۙ

 

فَ , istînâfiyyedir.  اَمَّا  tafsil harfi, bu cümlede şart ve tekid ifade eder. Bu ilk şarttır. Bir cümlede iki şart bir arada olur ve sadece bir cevap zikredilirse bu cevap ilk şarta ait olur. Bu cevabın  اَمَّٓا  ya ait olmasının bir sebebi de şart cümlesinin mahzuf olmasıdır. Cevabı da mahzuf olursa bu harfe haksızlık olur. Yani gelmesinin bir anlamı kalmaz. Muğni isimli kitapta bu cevabın ikinci şart olan  اِنْ  harfine ait olduğu da yazılıdır. (https://tafsir.app/aljadwal/56/88, Mahmut Sâfî)

اَمَّا  harf-i şart, tafsil ve tekid için kullanılır. Şart harfi olması için kendisinden sonra  فَ  harfinin gelmesi zorunludur. Zemahşerî:  اَمَّا  cümleye tekid anlamı kazandırır’’ demiştir. (Suyûtî, İtkan, c. 1, s. 419) 

Şart, tafsil ve tekid bildiren  اَمَّا  edatı, cevabının başındaki  ف  harfi ile ayırt edilir. Zira cevabının başında  ف  harfi varsa o şart edatıdır ve tekid bildirir, yok ise tafsil ifade eder. (Nida Sultan Çelikkaya, Haber Üslubu ve Haberin Muktezâ-i Zâhire Uygun Gelmemesi Durumu)

Şart üslubundaki cümlede cevap sonraki ayette gelmiştir.

Cümlede ikinci şart üslubu olan  اِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَ  cümlesi, nakıs fiil  كان ’nin dahil olduğu isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır.  مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَ  car mecruru  كَان ’nin mahzuf haberine mütealliktir. 

كَان ’nin haberi isminin içine karışır ve adeta onun mahiyetinden bir cüz olur. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri 5, Duhan, s. 124)

Şart ve cevap cümlesinde şartın vuku bulma ihtimali şüpheli veya zayıfsa  اِنْ  kullanılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اِنْ  edatı başlıca şu yerlerde kullanılır: 

1. Muhatabın tam olarak inanmadığı durumlarda kesinlikle doğru olan sözün başında  اِنْ  gelir.

2. Bilmezden gelinen durumlarda da  اِنْ  kullanılır: Efendisini soran birisine hizmetçinin evde olduğunu bildiği halde: “Evdeyse sana haber veririm.” demesi gibi.

3. Bilen kimse sanki bilmiyormuş gibi kabul edilerek  اِنْ  kullanılır: Sebebi de kişinin, bildiği şeyin gereğini yerine getirmemesidir.  إِنْ كُنْتَ مِنْ تُرَابٍ فَلَا تَفْتَخِرْ  “Eğer sen topraktan yaratılmışsan böbürlenme!” örneğinde olduğu gibi. Kişi, topraktan yaratıldığını bilmektedir. Ancak bunu unutup kibirlenmektedir. Bu nedenle de kendisine hitapta  اِنْ  edatı kullanılmıştır. (Prof. Dr. Ali Bulut, Belâgat)

Bu ayet ile Yüce Allah, ölüm esnasında kişinin durumunu açıkladıktan sonra ölümden sonraki halini anlatmaya başlamaktadır. Yani ölmüş olan kimse mukarrabînden ise, ki onlar, üç sınıf kimsenin en üstün olanlarıdır. (Rûhu’l Beyân)