يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَط۪يعُونَۙ
يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَط۪يعُونَۙ
يَوْمَ zaman zarfı, önceki ayetteki يَأْتُوا fiiline mütealliktir.
يَوْمَ hem cümleye, hem de tek kelimeye (müfrede) muzâf olan zarflardandır. Cümleye muzâf olduğunda, muzâfun ileyh cümlesinin başında (اَنْ) bulunmaz. Bu duruma pratikte çok rastlanılmaktadır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
يُكْشَفُ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. يُكْشَفُ damme ile merfû, meçhul muzari fiildir. Naib-i faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
عَنْ سَاقٍ car mecruru يُكْشَفُ fiiline mütealliktir.
وَيُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ cümlesi atıf harfi وَ ‘la يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ cümlesine matuftur. وَ atıf harfidir. يُدْعَوْنَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû, meçhul muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı naib-i fail olarak mahallen merfûdur. اِلَى السُّجُودِ car mecruru يُدْعَوْنَ filine mütealliktir.
فَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder. فَ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يَسْتَط۪يعُونَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
يَسْتَط۪يعُونَ fiili, sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İstif’âl babındadır. Sülâsîsi طوع ’dir.
Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamları katar.
يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَط۪يعُونَۙ
يَوْمَ zaman zarfı, takdiri اذكر olan mahzuf fiile mütealliktir. Bu takdire göre cümle emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. Fiilin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
يَوْمَ ‘nin muzâfun ileyhi olan يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
سَاقٍ ‘ deki tenvin nev ifade eder.
Ayetteki يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ [O gün baldır açılır] ibaresinde temsili istiare vardır. Baldırın açıldığı gün ifadesi, kıyamet gününde vaziyetin şiddetlendiği durumun zorlaştığı anlamındadır.
Aynı üslupta gelen وَيُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ cümlesi, atıf harfi وَ ‘la makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
يُدْعَوْنَ fiili, meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü fiil malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime, meçhul binada naib-i fail olur.
Meçhul bina naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)
فَلَا يَسْتَط۪يعُونَ cümlesi atıf harfi فَ ile makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.
‘’Baldır açılır’’ tabiri, işlerin şiddeti ve zorluğu anlamında kullanılmış bir temsîlî istiaredir. Yoksa ortada ne baldır, ne de açılma vardır. Bu, cimri olan birisi için ”eli bağlı" denilmesine benzer. Baldır anlamındaki سَاقٍ kelimesinin nekre oluşu; birinci anlayışa göre korkutmak için, ikinci anlayışa göre de tazim içindir. Kâfirler ve münafıklar, secdeye davet edilirler. Bu davet, teklif ve kulluk için değil, dünyada secdeyi terkettikleri için kınama, azarlama ve bu konudaki aşırılıklarından dolayı onları üzmek içindir. Çünkü kıyamet günü, teklif ve kulluk gösterme günü değildir. Fakat ona gerçek anlamda güçleri yetmediği, alet ve sebepler sağlam olmadığı için güç yetiremezler. Bu ifade işaret ediyor ki, onlar secde etmek isterler ama bu mümkün olmaz. (Rûhu’l Beyân)