Kalem Sûresi 42. Ayet

يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَط۪يعُونَۙ  ...

Baldırların açılacağı (işlerin zorlaşacağı) ve kâfirlerin secdeye çağrılıp da gözleri düşmüş ve kendilerini zillet kaplamış bir hâlde buna güç yetiremeyecekleri günü (Kıyamet gününü) düşün. Hâlbuki onlar sağlıklarında secde etmeye çağrılıyorlar (ve buna yanaşmıyorlar)dı.  (42 - 43. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 يَوْمَ gün ي و م
2 يُكْشَفُ açılacağı, sıvanacağı ك ش ف
3 عَنْ
4 سَاقٍ bacakların س و ق
5 وَيُدْعَوْنَ ve da’vet edilecekleri د ع و
6 إِلَى
7 السُّجُودِ secdeye س ج د
8 فَلَا
9 يَسْتَطِيعُونَ güçleri yetmez ط و ع
 
Müfessirlerin çoğunluğuna göre buradaki “gün”den maksat, son derece şiddetli ve sıkıntılı olayların ortaya çıkacağı kıyamet günüdür. “İş ciddileşip paçalar sıvandığı...” diye çevirdiğimiz “yükşefü an sâkın” deyimi lafzan “incikten açılır” şeklinde tercüme edilmekte; bununla ciddi, önemli ve güç bir işe girişilmesi veya bütün hakikatlerin açıkça ortaya çıkması ya da bir olayın iyice yaklaşması kastedilmektedir (Şevkânî, V, 316-317). Âyette bu deyim özellikle kıyamet gününü ve o günün sıkıntılarını ifade etmektedir. İnsanların o günün sıkıntısından kurtulmaları için mahşerde Allah tarafından görevlendirilenler onları Allah’a secde etmeye çağırırlar (İbn Âşûr, XXIX, 99). Râzî’ye göre inkârcılar dünyada Allah’a secde etmedikleri için âhirette kınanmak ve azarlanmak maksadıyla secdeye çağrılacaklardır (XXX, 96). Hadiste buyurulduğu üzere erkek kadın herkes Allah’a secde eder; dünyada gösteriş için secde etmiş olanlar da secde etmek isterler, fakat eğilemezler (bk. Buhârî, “Tefsîr”, 68/2). Başka bir rivayette inkârcıların da secde etmek isteyecekleri fakat buna güçlerinin yetmeyeceği haber verilmiştir (Şevkânî, V, 317). Onlar, gözlerine korku çökmüş, zillet içerisinde ve perişan bir halde bulunurlar. Halbuki dünyada yapabilecek durumda iken de secdeye çağrılmışlar, fakat secde etmemişlerdi. Bu sebeple âhirette secde etme güçleri ellerinden alınacaktır (bk. Râzî, XXX, 96).
 
Resûl-i Ekrem şöyle buyurmuştur:” Kıyamet günü işler güçleştiği zaman her erkek ve kadın mü’min secde eder. Yalnız dünyada başkaları görsün ve duysun diye secde edenler secde edemez. Esasen  onlar da secde etmeye çalışır, ama belkemikleri tek parça olacağı için secde edemezler”
(Buhari, Tefsir 68/2).
 

يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَط۪يعُونَۙ

 

يَوْمَ  zaman zarfı, önceki ayetteki  يَأْتُوا  fiiline mütealliktir. 

يَوْمَ  hem cümleye, hem de tek kelimeye (müfrede) muzâf olan zarflardandır. Cümleye muzâf olduğunda, muzâfun ileyh cümlesinin başında (اَنْ) bulunmaz. Bu duruma pratikte çok rastlanılmaktadır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

يُكْشَفُ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  يُكْشَفُ  damme ile merfû, meçhul muzari fiildir. Naib-i faili müstetir olup takdiri هو ’dir. 

عَنْ سَاقٍ  car mecruru  يُكْشَفُ  fiiline mütealliktir.  

وَيُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ  cümlesi atıf harfi  وَ ‘la  يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ  cümlesine matuftur. وَ  atıf harfidir. يُدْعَوْنَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû, meçhul muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı naib-i fail olarak mahallen merfûdur.  اِلَى السُّجُودِ  car mecruru  يُدْعَوْنَ  filine mütealliktir. 

فَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder.  فَ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  يَسْتَط۪يعُونَ   fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.

يَسْتَط۪يعُونَ  fiili, sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İstif’âl babındadır. Sülâsîsi  طوع ’dir.

Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamları katar.

 

يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَط۪يعُونَۙ


يَوْمَ  zaman zarfı, takdiri  اذكر  olan mahzuf fiile mütealliktir. Bu takdire göre cümle emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. Fiilin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır. 

يَوْمَ ‘nin muzâfun ileyhi olan  يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ  cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar. 

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

سَاقٍdeki tenvin nev ifade eder.

Ayetteki  يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ  [O gün baldır açılır] ibaresinde temsili istiare vardır. Baldırın  açıldığı gün ifadesi, kıyamet gününde vaziyetin şiddetlendiği durumun zorlaştığı anlamındadır.

Aynı üslupta gelen  وَيُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ  cümlesi, atıf harfi  وَ ‘la  makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

يُدْعَوْنَ  fiili, meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü fiil malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime, meçhul binada naib-i fail olur.

Meçhul bina naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127) 

فَلَا يَسْتَط۪يعُونَ  cümlesi atıf harfi  فَ  ile makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.  

‘’Baldır açılır’’ tabiri, işlerin şiddeti ve zorluğu anlamında kullanılmış bir temsîlî istiaredir. Yoksa ortada ne baldır, ne de açılma vardır. Bu, cimri olan birisi için ”eli bağlı" denilmesine benzer. Baldır anlamındaki  سَاقٍ  kelimesinin nekre oluşu; birinci anlayışa göre korkutmak için, ikinci anlayışa göre de tazim içindir. Kâfirler ve münafıklar, secdeye davet edilirler. Bu davet, teklif ve kulluk için değil, dünyada secdeyi terkettikleri için kınama, azarlama ve bu konudaki aşırılıklarından dolayı onları üzmek içindir. Çünkü kıyamet günü, teklif ve kulluk gösterme günü değildir. Fakat ona gerçek anlamda güçleri yetmediği, alet ve sebepler sağlam olmadığı için güç yetiremezler. Bu ifade işaret ediyor ki, onlar secde etmek isterler ama bu mümkün olmaz. (Rûhu’l Beyân)