وَدُّوا لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ
Resûlullah’ın şahsında bütün müminlere hitap edilerek peygamberi yalancılıkla itham eden ve hakkı yalan sayanlara boyun eğmemeleri, onların iradelerine teslim olmamaları istenmektedir. Çünkü inkârcılar Hz. Peygamber’in ahlâkî prensipler ve mânevî değerler konusunda tâviz vermesini, bu anlamda uzlaşmacı davranmasını ve İslâm’ın kendilerine ters gelen, çıkarlarıyla çatışan yönlerinin bırakılmasını istiyor; buna karşılık kendilerinin de tâviz vereceklerini ve ona engel olmayacaklarını söylüyorlardı. Hatta bir müddet Hz. Peygamber’in onların putlarına tapmasını, bir müddet de onların Hz. Peygamber’in ilâhı olan Allah’a tapmalarını teklif etmişlerdi (Şevkânî, V, 309). Allah Teâlâ onların bu tutum ve beklentilerine karşı Hz. Peygamber’in tâvizsiz davranmasını, gevşeklik göstermemesini istemektedir. Zira doğru yol O’nun yoludur ve hak ile bâtıl birbirine karıştırılamaz.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 430-431وَدُّوا لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ
Fiil cümlesidir. وَدُّوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. لَوْ ve masdar-ı müevvel amili وَدُّوا ‘nin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
لَوْ ‘in bir masdar harfi olabilmesi için daha çok وَدَّ ve أحَبَّ gibi temenni bildiren fiillerle birlikte kullanılması şarttır.
تُدْهِنُ damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘dir.
فَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder. فَ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
يُدْهِنُونَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
يُدْهِنُونَ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi دهن ’dir.
إِفْعَال babı fiile tadiye (geçişlilik), kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak), mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
وَدُّوا لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Veya nehiy için ta’liliye olduğu söylenmiştir.
Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Halidî, Vakafât, S.107)
Masdar harfi لَوْ ve onu takip eden تُدْهِنُ cümlesi masdar teviliyle وَدُّوا fiilinin mef’ûlü yerindedir.
فَيُدْهِنُونَ cümlesi, atıf harfi فَ ile تُدْهِنُ cümlesine atfedilmiştir. Müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
يُدْهِنُونَ - تُدْهِنُ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
[Sen taviz veresin”, yumuşak davranasın, alttan alasın… “Onlar da taviz vereceklerdir.] Şayet فَيُدْهِنُونَ cümlesi niçin merfu yapıldı da gizli أَنَّ ile mansub yapılmadı; oysa temennînin cevabıdır?” dersen şöyle derim: Burada başka bir yol izlenmiş, فهُمْ يُدْهِنُونَ (onlar taviz vereceklerdir) anlamında mahzuf bir mübtedanın haberi yapılmıştır. Tıpkı فَمَن یُؤۡمِنۢ بِرَبِّهِۦ فَلَا یَخَافُ بَخۡسࣰا [Artık kim Rabbine iman ederse, ne yaptığı iyiliklerin eksiltileceğinden korkar ne de üzerine kötülüklerinden fazlasının yükleneceğinden...”] [Cinn 72/13] ayetindeki gibi. Mana şöyledir: İstediler ki sen taviz veresin… O zaman onlar da taviz vereceklerdir. Veya senin taviz vermeni istediler; çünkü onlar şu anda senin taviz vermeni umarak taviz veriyorlar. (Keşşâf)
ودُّوا kelimesinin manası أحَبُّوا (sevdiler) dur. (Âşûr)
Kelam mahzuf mübtedanın takdir edilmesi şeklinde gelmiştir. Bu takdir فَهم يُدْهِنُونَ şeklindedir. Bu üslup; mukaddem ismin fiili habere takdim edilmesi içindir. Böylece ihtisas manası ifade eder. (Âşûr)
ودُّوا fiilinin mef’ûlu mahzuftur. Çünkü لَوْ تُدْهِنُ cümlesi ona delalet eder. (Âşûr)