Müzzemmil Sûresi 1. Ayet

يَٓا اَيُّهَا الْمُزَّمِّلُۙ  ...

Ey örtünüp bürünen (Peygamber)!
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 يَا أَيُّهَا ve ey
2 الْمُزَّمِّلُ örtüsüne bürünen ز م ل
 

Hadis kaynaklarında anlatıldığına göre Hz. Peygamber Hira mağarasında ilk vahyi aldığında bu olaydan fevkalâde etkilenmiş, doğruca evine gidip eşi Hz. Hatice’ye, “Beni örtün, beni örtün!” demiş; onlar da üzerine bir örtü örtmüşler, korkusu geçip rahatlayıncaya kadar bu şekilde kalmıştır (bk. Buhârî, “Bed’ü’l-vahy”, 3, 7; Müslim, “Îmân”, 252, 255). İşte 1. âyetteki “müzzemmil” kelimesi onun bu halini ifade etmektedir. Hz. Peygamber örtüsüne bürünmüş bir halde dururken yine Cebrâil gelmiş ve “Ey örtüsüne bürünen!” hitabıyla başlayan yeni vahiyler getirmiştir (bk. Şevkânî, V, 364; İbn Âşûr, XXIX, 256). Bundan sonraki Müddessir sûresi de aynı sebeple gelmiştir. Çünkü bu durum bir süre devam etmiştir. Bununla birlikte “örtüsüne bürünen” ifadesine mecaz olarak, “peygamberlik kisvesine bürünen, Kur’an’a bürünen, uyumak için örtüsünü üzerine çeken, uykuya dalmış olan, kendi kendine dalıp düşünen” anlamları da verilmiştir (Şevkânî, V, 364; Esed III, 1200). 2. âyette Hz. Peygamber’e gecenin büyük bir kısmını ibadetle geçirmesi emredilmiş; 3 ve 4. âyetlerde ibadet süresinin, gecenin yarısı kadar, daha azı yahut biraz fazlası olabileceği belirtilmiştir. İleride, 20. âyette ise bu sürenin, üçte ikisine yakın, yarısı, üçte biri olarak uygulandığı bildirilmiştir. Çoğunlukla tefsirlerde gece kalkıp namaz kılmanın Hz. Peygamber’e farz olduğu, beş vakit namaz farz kılındıktan sonra da bu ödevin aynen devam ettiği bildirilmektedir. Teheccüd adı verilen bu gece namazı yükümlülüğü Hz. Peygamber’e mahsus olup ümmetinin de geceleyin kalkıp bu namazı kılmaları sünnet kabul edilmiştir (İbn Âşûr, XXIX, 258; ayrıca krş. İsrâ 17/79).

Tane tane, hakkını vererek oku” diye çevirdiğimiz fiilin masdarı olan tertîl, sözlükte “bir şeyi güzel bir şekilde sıralamak, dizmek, açığa çıkarmak ve açıklamak” anlamlarına gelmektedir. Burada Kur’an’ın açık ve düzgün bir şekilde, tane tane ve yavaş yavaş, mânası üzerinde düşünerek okunması kastedilmektedir. Bu şekilde okumak Kur’an’ı anlamaya ve mânalarını düşünmeye daha elverişli olduğu için yüce Allah böyle okunmasını emretmiştir. Hz. Peygamber’in Kur’an’ı, harflerinin hakkını vererek ağır ağır okuduğu rivayet edilir (İbn Kesîr, VIII, 276).

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 485-486
 

يَٓا اَيُّهَا الْمُزَّمِّلُۙ


يَٓا  nida harfidir.  اَيُّ  münada, nekre-i maksude olup damme üzere mebnidir. Nasb mahallindedir.  هَا  tenbih harfidir. 

Münada; kendisine seslenilen ve seslenen kişiye yönelmesi istenilen kişidir. Münada, fiili hazfedilmiş mef’ûlun bihtir. Münadaya “ey, hey” anlamlarına gelen nida harfleri ile seslenilir. En yaygın kullanılan nida edatı  يَا ’dır.

Münada îrab yönünden mureb münada ve mebni münada olmak üzere 2 kısma ayrılır. 

Mureb münada lafzen mansub olur ve 3 şekilde gelir: 1) Muzâf, 2) Şibh-i muzâf, 3) Nekre-i gayrı maksude. 

Mebni münada merfû üzere mebni, mahallen mansub olur. 3 şekilde gelir: 1) Müfred alem, 2) Nekre-i maksude, 3) Harf-i tarifli isim. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

الْمُزَّمِّلُ  münadadan bedel veya atf-ı beyan olup lafzen merfûdur. 

Bedel: Metbuundaki kapalılığı açıklamak ve pekiştirmek gibi sebeplerle getirilen ve irab bakımından metbuuna uyan tabidir. Bedelden önce gelen ve bedelin irabını almış olduğu kelimeye “mübdelün minh” denir. Bedel 3 gruba ayrılır: 1. Bedel-i kül, 2. Bedel-i ba’z, 3. Bedel-i iştimâl. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)  

الْمُزَّمِّلُ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan  تَفَعَّلَ  babının ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

يَٓا اَيُّهَا الْمُزَّمِّلُۙ


Surenin ilk ayeti berâat-i istihlâl sanatına uygun olarak, surenin konusuyla alakalı bir cümleyle başlamıştır. Böylece kelamın maksadına işaret edilmiştir. Ayrıca cümle hüsn-i ibtidâ sanatının güzel bir örneğidir.

Kelama en güzel giriş şekillerinden biri de kelamın konusuyla alakalı bir şeyle başlamaktır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Bedî’ İlmi) 

Surenin ilk ayeti ibtidaiyye olarak gelmiştir. Nida üslubunda talebî inşâî isnaddır.  يَٓا  nida edatı,  اَيُّ  münada,  هَا  tekid ifade eden tenbih harfidir.

يَٓا اَيُّهَا الْمُزَّمِّلُ  nidasıyla, arkadan gelen mananın önemine dikkat çekilmiştir. Nidanın cevabı sonraki ayettedir.

İsm-i fail vezninde gelen  الْمُزَّمِّلُۙ , Hz.Peygamberden kinayedir.

الْمُزَّمِّلُ  kelimesinin aslı  مُتزَّمِّلُ 'dir. Bu, bürünen ve örtünen manasına gelir. Peygambere (sav) bu vasıfla, yani "Ey bürünen!" diye hitap edilmesi ona karşı ünsiyet ve okşayıcı olma manası ifade eder. Süheylî şöyle der: Araplar, muhatabı azarlamayıp ona nazik davranmak istediklerinde, onu içinde bulunduğu du­rumla ilgili bir isimle isimlendirirler. (Safvetü’t Tefâsir) 

الْمُزَّمِّلُۙ , tefe'ul babından etken ism-i fail (ortaç) olup aslı  مُتَزَمِّلُ ‘dir.  ت  harfi  ز  harfine çevrilmiştir. ‘Örtüsüne bürünüp örtünen’ demektir ki kendisi örtünmüş veya başkası tarafından örtülmüş olabilir. Bunun büyük bir olay karşısında başını içine çekmek, gizlenmek, kaçınmak, rahata meyletmek gibi kinaye manaları da olabilir. (Elmalılı)

تَزَمُّلاً  masdarının üç harfli kökü olan  زَمْلاً  kelimesinin birçok anlamı vardır. Mesela, زَمْلاً  ve زَمَلاً ; at, davar gibi hayvanların neşe ve cümbüşle bir tür yürüyüşü demektir. Yine زَمْلاً , atın terkisine birisini almak, yük yüklemek manasına gelir. زَمِل ve زِمْل , binicinin arkasına oturan, arkadaş;  زُمْلَ  de çok yoldaş topluluğu demektir. Bu bakımdan  تَزَمُّلاً  kelimesi bunların herhangi birinden türetilerek bu bâba nakledilmiş olabilir. Fakat özellikle bilinen ve duyulan manasının, "elbiseye bürünüp örtünmek" olduğu açıklanıyor. Bir de müzzemmil, yük yüklemek manasına gelen  زَمْلاً' den türetilerek ‘yükü yüklenen’ manasında mecaz olarak, "Ey Peygamberlik yükünü yüklenen!" demek olduğunu söylemiştir ki, güzel bir manadır. (Elmalılı)

"Ey Müzzemmil (örtüye bürünen Resulüm)! Birazı hariç geceleri kalk namaz kıl!"

 Peygamberimiz, böyle örtüye bürünmüş halde iken, Cebrail kendisine seslenip: "Ey bürünen!.." dedi. Buna göre, bürünme vasfının zikre tahsis edilmesi, latife ve ünsiyet içindir.

Bir diğer görüşe göre ise, ‘Ey büyük bir işi yani peygamberliği yüklenmiş olan kişi!’ demektir. Buna göre, müzzemmil vasfının zikredilmesi, kalkmanın, yahut bu emrin illetini bildirmek içindir. Zira Peygamberimize peygamberliğin yüklenmesi, ibadet için çok gayret harcamayı gerektirmektedir. (Ebüssuûd)