Müddessir Sûresi 49. Ayet

فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِض۪ينَۙ  ...

Böyle iken onlara ne oluyor da, öğütten yüz çeviriyorlar?
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَمَا ne oluyor ki?
2 لَهُمْ onlara
3 عَنِ -ten
4 التَّذْكِرَةِ öğüt- ذ ك ر
5 مُعْرِضِينَ yüz çeviriyorlar ع ر ض
 

Burada yapılan benzetme, inkârcıların peygamber ve onun mesajı karşısında gösterdikleri tepkinin normal bir insandan beklenmeyecek kadar bilinçsiz, ahmakça, kaba ve edep dışı olduğunu ortaya koymaktadır.

Tefsirlerde anlatıldığına göre Ebû Cehil ve yandaşlarından bir grup Hz. Peygamber’e hitaben, “Allah’tan, her birimizin adına yazılmış olup sana tâbi olmamızı emreden bir kitap, bir belge getirmedikçe sana iman etmeyiz” demişlerdi. 52. âyet onların bu isteklerini dile getirmektedir (Zemahşerî, IV, 188; İbn Âşûr, XXIX, 331). 53. âyete göre onların bu olumsuz tavırlarının asıl sebebi âhirete inanmamalarıdır. Çünkü âhirette herkes dünyada yapıp ettiklerinden dolayı sorguya çekilecektir. Şu halde bu inanç, hayatı bütünüyle sorumluluk bilinci içinde geçirmeyi gerektirir; inkârcılar ise günah kaygısı taşımadan, sorgu sual düşünmeden nefislerinin istediği şekilde yaşamaktan vazgeçmiyorlardı. İşte âyet onların İslâm ve peygamber karşısındaki inkâr ve inatlarının temelinde böyle bir sorumsuzluk psikolojisinin bulunduğunu göstermektedir.

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 501
 

فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِض۪ينَۙ


فَ  istînâfiyyedir.  مَا  istifham harfi mübteda olarak mahallen merfûdur.  لَهُمْ  car mecruru mahzuf habere mütealliktir.  عَنِ التَّذْكِرَةِ  car mecruru  مُعْرِض۪ينَ ‘ye mütealliktir.  

مُعْرِض۪ينَ  kelimesi  لَهُمْ  zamirinden hal olup nasb alameti  ى ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle irablanırlar. 

Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde  iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir.

Hal sahibu’l-hale ya  و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim). (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

مُعْرِض۪ينَ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِض۪ينَۙ


فَ , istînâfiyyedir. İstifham harfi  مَا , mübteda olarak mahallen merfûdur. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi formunda gelmiş cümle, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Mübteda olan  مَا ’nın haberi mahzuftur. لَهُمْ  car mecruru bu mahzuf habere mütealliktir.

عَنِ التَّذْكِرَةِ  car mecruru  مُعْرِض۪ينَ ‘ye mütealliktir. 

İsm-i fail vezninde gelerek bu özelliğin istimrar ve istikrarına işaret eden  مُعْرِض۪ينَ  kelimesi  لَهُمْ ‘daki  zamirden haldir. Hal anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır. 

İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen taaccüp ve azarlama amacı taşıyan cümle, mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır. 

Ayetteki  التَّذْكِرَةِ  ile zikir murad edilmiştir. Zikir de, öğüt-nasihat demektir. Dolayısıyla da, bununla hem Kur'an, hem de diğer va'z-u nasihatlar kastedilmiştir. Buradaki,  مُعْرِض۪ينَۙ kelimesi, hal olarak mansubdur. (Fahreddin er-Râzî)

Mukâtil'in tefsirinde şu ifadeler yer almaktadır: Kur'ân'dan yüz çevirmek iki türlüdür: Birisi bile bile red ve inkâr etmektir. Diğeri ise gereğince amel etmeyi terk etmektir. Yüz çeviricidirler, onlara lafzındaki  هُمْ  zamirinden hal olarak nasb edilmiştir.  لَ ‘da fiil manası vardır. Dolayısıyla halin nasb edilmesi fiil manasına binaendir. (Kurtubî)