فَمَا تَنْفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِع۪ينَۜ
فَمَا تَنْفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِع۪ينَۜ
فَ mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri, إذا كان هذا أمرهم فما تنفعهم شفاعة… (Eğer onların işi buysa, onlara şefaatçilerin şefaati fayda vermez.) şeklindedir.
تَنْفَعُهُمْ damme ile merfû muzari fiildir. Muttasıl zamir هُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. شَفَاعَةُ fail olup lafzen merfûdur. الشَّافِع۪ينَ muzâfun ileyh olup cer alameti ى ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle irablanırlar.
الشَّافِع۪ينَ kelimesi sülâsî mücerred olan شفع fiilinin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata), hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
فَمَا تَنْفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِع۪ينَۜ
Istînâfiyye olarak fasılla gelen ayette rabıta harfi فَ , mahzuf şartın cevabına dahil olmuştur. Cevap cümlesi olan مَا تَنْفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِع۪ينَ , menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Muzari fiil hudûs, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Müsnedün ileyhin izafetle merfû olması, sözü kısaltmak ve veciz (az sözle çok şey ifade etmek) hale getirmek içindir.
الشَّافِع۪ينَۜ - شَفَاعَةُ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Takdiri, … إذا كان هذا أمرهم (Onların durumu bu olduğunda..) olan şart cümlesinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.
Mahzuf şart ve mezkûr cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır.
Bilinen ve tahmini kolay olan hususları zikrederek ibareyi uzatmamak, dikkati asıl önemli yere yönlendirmek, karineye dayanarak terk edilen şeyleri muhatabın düşünce ve hayal gücüne bırakarak anlam zenginliği kazanmak gibi sebeplerle hazfe başvurulur. (TDV İslam Ansiklopedisi Îcâz Bah.)
Yani melekler, nebiler ve diğer bütün şefaatçilerin hepsi şefaat etse bile şefaatleri bunlara fayda vermiyor; çünkü şefaat Allah’ın razı olduğu kimseye edilir. Bunlara ise gazap edilmiştir. Bu sözde o gün şefaatin fayda vereceğine delil vardır; çünkü şefaat Allah’ın razı olduğu kimselerin derecesini artırır. (Keşşâf)
Alimlerimiz bu ayetin, mefhum-u muhalifini nazar-ı dikkate alarak, günahkârlar için şefaatin olacağını söylemiş ve şöyle demişlerdir: "Şefaatin fayda vermeyişinin bu kâfirler için söz konusu olduğu söylenmesi, şefaatçilerin şefaatinin bunlardan başkasına fayda verebileceğine delalet eder." (Fahreddin er-Râzî)