وَق۪يلَ مَنْ۔ رَاقٍۙ
Can boğaza gelip de hasta ölmek üzere olduğunda çevresindekiler, “Bunu ölümden kurtaracak bir şifacı yok mu?” diye sorarak son bir çarenin bulunup bulunmadığını araştırırlar. Bir yoruma göre de ölüm meleği, “Bunun ruhunu rahmet melekleri mi yoksa azap melekleri mi götürecektir?” diye sorarlar. Bu telâş arasında ölmek üzere olan kişi artık yakınlarından ve dünya hayatından ayrılma zamanının geldiğini anlar; ecel geldiğinde can çıkıp gider. “Bacaklar birbirine dolaşır” ifadesi, “Artık ölen kişinin dünya ile ilgisi kesilmiş, âhiret hayatına, ilâhî huzura yönelmiştir” şeklinde açıklanmıştır. Bundan sonra kendi iradesiyle hareket etme imkânı yoktur. Allah katında durumu dünyada yaptıklarına göre değerlendirilir; müminlerden ise cennete, inkârcılardan ise cehenneme gönderilir.
وَق۪يلَ مَنْ۔ رَاقٍۙ
Ayet, atıf harfi وَ ‘la önceki ayeteki بَلَغَتِ cümlesine matuftur. Fiil cümlesidir. ق۪يلَ fetha üzere mebni, meçhul mazi fiildir. Mekulü’l-kavli مَنْ۔ رَاقٍ ‘dir. ق۪يلَ fiilinin naib-i faili olarak mahallen merfûdur.
مَنْ istifham ismi, mübteda olarak mahallen merfûdur. رَاقٍ haber olup ref alameti ي üzere mukadder damme ile merfûdur. Mankus isimdir.
Mankus isimler: Sondan bir önceki harfi kesralı olup son harfi de “ya (ي)” olan isimlere “mankus isimler” denir. Mankus isimlerin irab durumu şöyledir:
a) Merfû halinde takdiri damme ile (رَاعٍ – اَلرَّاعِي gibi),
b) Mansub halinde lafzi olarak yani fetha ile (رَاعِيًا – اَلرَّاعِيَ gibi),
c) Mecrur halinde takdiri kesra ile (رَاعٍ – اَلرَّاعِي gibi) îrab edilir.
Yani mankus isimler ref ve cer durumlarında maksur isimler gibi takdiri îrab edilir. Bu durumda damme ve kesra harekeleri son harflerinin üzerinde açıkça görülmez, fakat var olduğu kabul edilir. Nasb hallerinde ise lafzi olarak irab edilir, son harfin üzerinde fetha harekesi açık bir şekilde görünür.
Mankus isimler nekre halinde yani başlarında elif lam olmaksızın kullanıldığında ref ve cer durumlarında sonlarındaki “ya” harfi düşürülür. Ancak meydana gelen bu değişikliğe işaret olmak üzere kelimenin sonundaki kesra harekesi tenvinli kesra olur. İrabı ise yine takdiren olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
رَاقٍ kelimesi, sülâsi mücerredi رقي olan fiilin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَق۪يلَ مَنْ۔ رَاقٍۙ
Ayet, atıf harfi وَ ‘la makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur.
Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
ق۪يلَ fiilinin mekulü’l-kavli olan مَنْ رَاقٍ cümlesi, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. İsim cümlesi formunda gelerek sübut ve istimrar ifade etmiştir.
İstifham ismi مَنْ , mübteda konumundadır. رَاقٍ haberdir.
Müsned olan رَاقٍ , ism-i fail vezninde gelerek bu özelliğin istimrar ve istikrarına işaret etmiştir.
İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
İsm-i fail sübuta, istikrara ve sıfatın mevsûfa olan bağlılığına delalet eder. (Halidî, Vakafat, s. 80)
Tedavi eden anlamındaki رَاقٍ kelimesi, kendisi ile şifa verecek bir şeye sığındırmak anlamına gelen ألرُّقْىَ kelimesinden türemedir. Ayetteki soru, talep (istek) manasınadır. Sanki onlar, kendilerini tedavi edecek bir tabip veya rukye yapacak bir okuyucu isterler. Soru kelimesinin inkâr anlamında soru olması da muhtemeldir. (Rûhu’l Beyân)
26-27
Burada da konu ölümdür. Ölüm esnasında boğaza gelip dayananın ruh olduğu da herkes tarafından bilinen bir şeydir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
رَاقٍ kelimesi sekte ile okunur ki, bunda lafız ve mana itibarıyla iki nükte vardır.
Birincisi, sekte yapılmadığı takdirde "nun" harfinin "ra"da gunnesiz olarak idgam yapılması gerekip ayeti مَرَّاق gibi okunmuş, yani "çorbacı" denilmiş gibi olacağından sekte ile bu karışıklığın önüne geçilmiş olur.
İkincisi de bu anın, nefesin kesildiği bir durma ve nefes almama anı olduğuna bir uyarı olur. O okuyucu çağrılır veya çağrılmaz, bulunur veya bulunmaz, işin bu yönü başka, fakat o anda bu söylenir. (Elmalılı)