بَلٰى قَادِر۪ينَ عَلٰٓى اَنْ نُسَوِّيَ بَنَانَهُ
Kur’an’da çeşitli vesilelerle bildirildiğine göre putperest Araplar, insanların öldükten ve bedenleri çürüyüp toprak haline geldikten sonra yeniden diriltilmesini imkânsız görüyor, Hz. Peygamber’e bunun nasıl olacağını soruyorlardı; fakat aslında gayeleri gerçeği öğrenmek değil, alay ve inkâr etmek olduğu için aldıkları cevaplar üzerinde düşünmüyor, söylenene inanmıyorlardı. Âyetler hem onların bu tutumunu kınamakta hem de ölümden sonra dirilmenin gerçekleşeceğini kesin ve ince bir üslûpla ifade etmektedir.
4. âyetin metnindeki tesviye kavramı, “yaratılış sürecinde insana bedensel özelliklerinin tam olarak verilmesi” anlamında başka âyetlerde de geçmektedir (bk. İnfitâr 82/7; A‘lâ 87/2). Bu kullanım dikkate alındığında konumuz olan âyette tesviye kavramının, parmak kemiklerinin bir araya getirilmesi yanında parmaklara bütün özelliklerinin yeniden eksiksiz verileceğini de ifade ettiği düşünülebilir. Bilindiği gibi her bir insanın avuç içinde ve parmak uçlarında bulunan çizgiler, onun bir tür kişilik şifresi olup başka hiçbir insanda bulunmayan, yalnız ona ait olan bir kompozisyonda yaratılmıştır. Muhtemelen âyette yeniden yaratılmanın bu inceliğine de işaret etmek için özellikle parmakların yaratılışı zikredilmiştir. Ayrıca âyette, edebî bir sanat olarak parmaklar zikredilmiş, fakat bedenin tamamı kastedilmiştir.
بَلٰى قَادِر۪ينَ عَلٰٓى اَنْ نُسَوِّيَ بَنَانَهُ
Fiil cümlesidir. بَلٰى nefyi iptal için gelen cevap harfidir. بَلٰى ; soru olumsuz cevap olumlu olduğunda cevap cümlesinin başına getirilen tasdik edatıdır. Yani olumsuz soruya verilen olumlu cevaba has bir edattır ve olumsuz soru cümleleri ile olumsuz cümlelerin anlamını olumluya çevirir. (Abdullah Hacıbekiroğlu, Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler, (Doktora Tezi))
قَادِر۪ينَ mukadder fiilin failinden hal olup nasb alameti ى ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanırlar. Takdiri بَلٰى نجمعها (Elbette ki toplarız) şeklindedir.
اَنْ ve masdar-ı müevvel عَلٰٓى harf-i ceriyle birlikte قَادِر۪ينَ ‘ye mütealliktir.
اَنْ muzariyi nasb ederek manasını masdara çeviren harftir. نُسَوِّيَ fetha ile mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri نَحْنُ ‘dur. بَنَانَهُ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir هُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
نُسَوِّيَ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi سوي ’dir.
Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
قَادِر۪ينَ kelimesi sülâsî mücerred olan قدر fiilinin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata), hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
بَلٰى قَادِر۪ينَ عَلٰٓى اَنْ نُسَوِّيَ بَنَانَهُ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi, şibh-i kemâl-i ittisaldir. بَلٰى , menfi soruya cevap harfidir. قَادِر۪ينَ , takdiri بَلٰى نجمعها (Elbette ki toplarız) olan mukadder fiilin failinden halidir. Hal anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır. Bu takdire göre cümle, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Fiilin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
Masdar harfi اَنْ ve akabindeki نُسَوِّيَ بَنَانَهُ cümlesi, masdar teviliyle عَلٰٓى harfiyle birlikte قَادِر۪ينَ ’ye mütealliktir. Masdar-ı müevvel, muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Muzari fiil teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
نُسَوِّيَ fiili azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.
قَادِر۪ينَ , ism-i fail vezninde gelerek bu özelliğin hudûs ve yenilenmesine işaret etmiştir.
نُسَوِّيَ بَنَانَهُ ifadesinde cüz-kül alakasıyla mecâz-ı mürsel sanatı vardır.
بَلٰى (Evet), bir tasdik (onaylama) edatıdır. Şu kadar var ki bu, نعم (evet), لا (hayır) gibi değil, olumsuzluğu ispat suretiyle tasdik ve onay ifade eder. Mesela, "daha gelmedi mi?" şeklinde sorulan olumsuz bir soruya evet yahut hayır ile cevap verilse, "evet gelmedi, hayır gelmedi" denilmiş gibi olduğu halde, aynı soruya بَلٰى ile cevap verildiği zaman "evet geldi" denilmiş olur. Onun için biz بَلٰى kelimesini fiili söylemeden yalnız olarak tercüme edemiyoruz. Burada "toplayamayacağımızı mı sanıyor?" sözüne karşılık بَلٰى denilmesi, بَلٰى نجمعها "evet toplarız" demektir. Gücü yeten kişiler olarak.anlamını ifade eden قَادِر۪ينَ kelimesi, ayetin metninde bulunmayan ve نجمعها (toplarız) şeklinde takdir edilen fiilin (Failinin) hal ve durumunu bildirir. قَادِر۪ينَ kelimesi, نجمعها fiilindeki zamirden haldir. Manası: "Evet, biz onun kemiklerini öyle bir araya getirir, derler toplarız ki, parmaklarını bile eski düzgün hallerine getirmeye gücümüz yeter yani sade o iri kemiklerini değil, vücudun en ince oluşumuna varıncaya kadar hepsini, hatta gövdesinin, kol ve bacaklarının en ince uçları olan parmaklarını, uçlarındaki inceliklere varıncaya kadar tamamiyle düzeltmek şartıyla derleyip toplamaya gücümüz yeter'' şeklindedir. (Elmalılı Hamdi Yazır)
بَلٰى kelimesi, menfi cümlenin başına gelen istifhâm edatının cevabında gelir ve cümledeki menfiliği ortadan kaldırıp ifadeyi müspet hale getirir. (Sahip Aktaş, Kur’an’da İstifhâm Üslûbu)
Cenab-ı Hak burada, بَنَانَهُ (Parmak uçlarını) kelimesiyle diğer azaların da bir araya getirileceğine dikkat çekmiş olup, buna göre kelamın takdiri, "Biz, o insan toprak olduktan sonra, onun parmaklarını, başlangıçtaki gibi yapmaya kadiriz.." demektir ki, bu da, bir şeye en başında kadir olan kimsenin, sonunda ve yeniden yaratmada da buna kadir olmasını gerektirir. Cenab-ı Hak burada, özellikle "parmak uçları" kelimesini getirmiştir. Çünkü parmak uçları, insanın yaratılışının en son, en çok detaylı olan kısmıdır. (Fahreddin er-Râzî, Âşûr)
Parmak uçlarının yaratılışındaki inceliğe işaret edilmiş olması zahirî (yüzeysel) ve basit bir şey değil, onların yaratılışında göründüğünden çok derin ve önemli incelikler bulunduğunu gösterir. Evvela insan en önemli işlerini elleriyle yapar, onun için el güç ve kudretin sembolü sayılır. Bu iş onun elindedir, elinden gelir, eli dardır, eli geniştir, eli uzundur, eli kısadır, eli açıktır ve eli sıkıdır gibi güç manası ile ilgili olan ifadeler, ele nispet edildiği kadar hiçbir uzva nispet edilmemiştir denilebilir. Sonra elin bütün kıymeti ise parmaklardadır. El ile yapılan bütün işlerin parmakla ilgisi vardır. Onun için on parmağın diyeti, iki elin diyetine eşittir. "Filan işte onun parmağı var." sözü de parmağın etki ve güç alameti olduğunu anlatır. Parmakların bütün incelikleri de uçlarındadır. Parmaklarda ve parmak uçlarında öyle enteresan bir sanat ve öyle ince bir duyarlılık vardır ki anatominin ve doku biliminin incelikleri bile onu kavramaya yeterli olmaz. Dokunma duyusunun hemen hemen bütün incelikleri onlarda toplanmıştır. Kaba bir misal ile karanlık bir gecede mesela bir kiler veya bir dükkanda gezinirken elinizdeki bir baston ile şuraya buraya dürttükçe şu taş, şu toprak, şu tahta, şu un çuvalı, şu pirinç veya bulgur çuvalı, şu kahve veya fasulye çuvalı, şu şeker, şu kömür çuvalı diye birçok şeyleri ayırabilirsiniz ki bütün bunlar, bastondan gelebilen türlü titreşimlerin nevilerini parmaklarınızın sinir uçları ile aldığı duyum ağının incelikleridir. Bir taraftan silah gibi birçok şeylere direnip dayanan tırnakların sertliğiyle uygun kaslarının dayanıklı teşkilatı içinde böyle farklı zariflik ve incelikleri kapsayan ve büyük büyük çekiç ve külünk darbeleri ile yazı, nakış, resim, süsleme ve yazı taramaları gibi en ince çizgileri çizen ince ve zarif kalemleri, fırçaları, iğneleri yapma ve yönetmeye alet olan parmaklar ve uçları hemen hemen insanlardan meydana gelen işlerin en önemli bölümünün ortaya çıktığı yaratılış boğumlarıdır. Bunların tam olarak okunması bilinse, bir insanın her şeyini olmasa da pek çok özelliğini ifade ettikleri anlaşılır. Şu halde "parmaklarını bile düzeltmeye gücü yeterek" denilmesinde, "o insanın ellerinden çıkan iyi kötü bütün iş ve eserlerle beraber düzeltebiliriz" denilmek gibi derin bir mana vardır. Bunları yaratan elbette yine derleyip toplayabilir. Evet yüce Allah insanın bütün özelliklerini bir küçük hücrede toplayıp misal olarak gösterebilir. Nitekim kuyruk sokumundan bir zerre içinde bir insanın bütün özelliklerini toplar. (Elmalılı)