Mürselât Sûresi 14. Ayet

وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِۜ  ...

Hüküm ve ayırım gününü sen ne bileceksin.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَمَا nereden?
2 أَدْرَاكَ bileceksin د ر ي
3 مَا nedir
4 يَوْمُ günü ي و م
5 الْفَصْلِ hüküm ف ص ل
 

Kıyametin kopması sırasında meydana gelecek kozmik çöküşü (meselâ bk. İbrâhim 14/18; Tâhâ 20/105; Müzzemmil 73/14) özetleyen açıklamaların ardından 11-13. âyetler, Allah Teâlâ’nın peygamberlerle ümmetleri arasında dünyada yaşanmış olan olumlu veya olumsuz ilişki hakkındaki nihaî sorgu, yargı ve kararını vereceği zamanı ifade eder ki bu zaman da kıyamet ve âhiret günüdür. Nitekim başka bir âyette de Allah’ın o gün peygamberleri toplayıp onların tebliğ ve davetlerine insanların nasıl cevap verdiklerinin sorulacağı haber verilmiştir (Mâide 5/109). İşte “ayırım günü”nden maksat bu sorgu ve yargı günü yani peygamberlerle onları yalancılıkla itham edenlerin arasında hükmün verileceği ve hak ile bâtılın ayırt edileceği kıyametin kopmasıyla başlayacak olan âhiret günüdür. 14. âyetteki soru cümlesi, o günün, Allah bildirmedikçe hiç kimsenin mahiyetini bilemeyeceği, tasavvur edemeyeceği olağanüstülüklere sahne olacağını ima eder. 15. âyet ise kıyamet ve âhireti yalan sayanların başlarına gelecek olan felâketin büyüklüğüne dikkat çekiyor. Bu ifade kalıbı sûrede on defa geçmekte olup her defasında izlediği âyetlerle ilgili özel bir anlam içerir. İnkârcılar, yalan saydıkları her ilâhî bildirim sebebiyle ayrı ayrı cezalandırılacakları için bunlar hakkında aynı ifade kalıbı tekrar edilmiştir.

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 526-527
 

وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِۜ


وَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

مَا  istifham ismi, mübteda olarak mahallen merfûdur. اَدْرٰيكَ  haber olarak mahallen merfûdur. 

اَدْرٰيكَ  elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Muttasıl zamir  كَ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

مَا يَوْمُ الْفَصْلِ  cümlesi اَدْرٰي  fiilinin ikinci mef’ûlü bihi olarak mahallen mansubdur. 

مَا  istifham ismi, mübteda olarak mahallen merfûdur. يَوْمُ  haber olup lafzen merfûdur.  الْفَصْلِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. 

اَدْرٰيكَ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  دري ’dir.

İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.

 

وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِۜ


وَ , istînâfiyyedir. İstînâfiyye  وَ ‘ı (diğer adı ibtidaiyyedir) yalnızca mahalli olmayan cümleleri birbirine bağlar. Ve ardından gelen cümlenin öncekine irab ve hükümde ortak olmadığını gösterir. Bu harfe kendisinden sonra gelen cümlenin öncekine bağlı olduğunun zannedilmemesi için istînâfiyye denilmiştir. (Rıfat Resul Sevinç, Belâgatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”ın Kullanımı)

İstifham üslubunda talebî inşaî isnaddır. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesinde مَٓا mübteda, اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِۜ  cümlesi haberdir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Cümlede müsnedin mazi fiil sıygasında cümle olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs temekkün ve istikrar ifade etmiştir. 

İstifham üslubunda talebî inşaî isnad olan  مَا يَوْمُ الْفَصْلِۜ  cümlesi, اَدْرٰيكَ  fiilinin iki mef’ûlü yerindedir. مَا  istifham harfi mübteda,  يَوْمُ الْفَصْلِ  izafeti haberdir. 

Müsnedin izafetle marife olması veciz anlatımın (az sözle çok mana ifade etme) yanında tazim ifade eder.

Her iki cümle de istifham üslubunda olmasına rağmen, soru anlamında değildir. Cümleler vaz edildiği anlamdan çıkarak uyarı ve korkuyu artırmak kastıyla geldiği için, mecazı mürsel mürekkebdir. Ayrıca tecâhül-i ârif sanatı söz konusudur.

Bilinen nefy üslubu yerine istifhamın tercih edilmesinin sebebi; istifhamda muhatabın aklını uyarmak, harekete geçirmek ve düşünmeye teşvik manası olmasıdır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

İstifham ism-i  مَٓا ‘nın tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

لِاَيِّ يَوْمٍ اُجِّلَتْۜ  ve  لِيَوْمِ الْفَصْلِۚ  ve  وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِۜ  [Hangi güne bırakıl­mıştır? Ayırım gününe. Ayrım gününün ne olduğunu sen nereden bilecek­sin?] ayetlerinde, durumun korkunçluk ve dehşetini daha çok anlatmak için zamir yerine açık isim söylenmiş ve söz, soru üslubu ile ifade edilmiştir. (Safvetü’t Tefâsir)