كَاَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا عَشِيَّةً اَوْ ضُحٰيهَا
Sûrenin bu son âyetinde şu iki gerçeğe dikkat çekilmektedir:
a) İnsanlar, ikinci hayata döndüklerinde ebedî olan âhirete göre geçici olan dünya hayatının ne kadar kısa olduğunu anlayacaklardır.
b) Psikolojik olarak insana geçmiş daima kısa bir zamanmış gibi gelir; çünkü geçmiş artık olmuş bitmiştir. İnsan için geçmişten daha önemlisi, henüz bir imkân olan ve farklı durumlara açık bulunan, bu yönüyle de daima önemli ve ilginç görülen, hatta kaygı uyandıran gelecektir.
كَاَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا عَشِيَّةً اَوْ ضُحٰيهَا
İsim cümlesidir. كَاَنَّ harfi اِنَّ gibi ismini nasb haberini ref eder. Bazı müfessirlere göre de gibi cümleyi tekid eder. هُمْ muttasıl zamir كَاَنَّ ‘nin ismi olarak mahallen mansubdur.
يَوْمَ zaman zarfı يَلْبَثُٓوا ‘deki failin mahzuf haline mütealliktir. يَرَوْنَهَا ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
يَرَوْنَهَا fiili نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir هَا mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
لَمْ يَلْبَثُٓوا cümlesi كَاَنَّ ‘nin haberi olarak mahallen merfûdur. لَمْ muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir. يَلْبَثُٓوا fiili نَ ‘un hazfıyla meczum muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
اِلَّا hasr edatıdır. عَشِيَّةً zaman zarfı يَلْبَثُٓوا fiiline mütealliktir.
ضُحٰيهَا atıf harfi اَوْ ile makabline matuftur. Muttasıl zamir هَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.كَاَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا عَشِيَّةً اَوْ ضُحٰيهَا
Ayet, istînâfiye olarak fasılla gelmiştir. Teşbih ve tekit harfi كَاَنَّ ‘nin dahil olduğu cümle, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا عَشِيَّةً اَوْ ضُحٰيهَا cümlesi, كَاَنَّ ‘nin haberidir. Muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. Cümlede takdim tehir sanatı vardır. لَمْ يَلْبَثُٓوا fiilinin failinin mahzuf haline müteallik olan zaman zarfı يَوْمَ ihtimam için takdim edilmiştir.
Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan يَرَوْنَهَا cümlesi, يَوْمَ ’nin muzafun ileyhidir. Muzari fiil teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.
Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Nefy harfi لَمْ ve istisna harfi اِلَّا ile oluşan, iki tekid hükmündeki kasr, fiille zaman zarfı arasındadır. يَلْبَثُٓوا maksur/sıfat, عَشِيَّةً maksurun aleyh/mevsûf, olmak üzere, kasr-ı sıfat ale’s-mevsûftur. Yani müsned, bu zarfa hasredilmiştir.
Birbirine tezat nedeniyle atfedilen ضُحٰي - عَشِيَّةً kelimeleri arasında tıbâk-ı hafî ve mürâât-i nazîr sanatları vardır.
كَاَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا عَشِيَّةً اَوْ ضُحٰيهَا [Sanki onlar, kıyamet gününü gördüklerinde dünyada geçirdikleri ömür, bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar gelir.] ayetinde mürsel mücmel teşbih vardır. (Safvetü’t Tefâsir)
Surenin, konunun sonuna işaret eden bu son ayeti, hüsn-i intihâ sanatının güzel bir örneğidir. Hüsn-i intihâ, mütekellimin sözünün makama ve girişe uygun güzel bir şekilde tamamlamasıdır. Ayrıca bu ayetin, surenin ilk ayeti ve konusuyla olan anlam bağlantısı teşâbüh-i etraf sanatıdır.
Kur’an surelerinin bitişi de girişi gibi belîğdir. Sureler o kadar güzel bir şekilde sona ermiştir ki muhatap artık başka bir şey duymak istemez. Sureler; dua-vasiyet, farzlar, tahmîd ve tehlîl, öğüt, vaat ve vaîd gibi surede işlenen konuya uygun bir sözle sona erer. (Kur’an Işığında Belâğat Dersleri Bedî’ İlmi)
Surenin, kısa seci üslubunda gelen bütün ayetlerindeki fasıla harfleri ile meydana gelen lafzî güzellik, muhatabın dinlemeye ve okumaya olan meylini artırmaktadır.
Bu kelam, anılan uyarının bildirdiği uyarı konusu kıyametin süratle gelmekte olduğu anlamını takrir ve tekid ediyor olabilir. Özellikle anılan ikinci görüşe göre bunun takrir olması, daha anlamlıdır.
Yani onlar kıyameti gördüklerinde, onlar sanki uyarıdan sonra bir günün akşam vaktinden ya da kuşluk vaktinden başka hiç kalmadıklarını sanırlar.
(Ebüssuûd)