Abese Sûresi 13. Ayet

ف۪ي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍۙ  ...

O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.  (13 - 16. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فِي içindedir
2 صُحُفٍ sahifeler ص ح ف
3 مُكَرَّمَةٍ değer verilen ك ر م
 

Mukaddes sayfalar”dan maksat Kur’an’ı içeren sayfalardır; Kur’an ilim ve hikmet ihtiva eden ilâhî bir kelâm olduğu için Allah katında şanı yüce ve değerlidir. Mukaddes sayfalardan maksadın “levh-i mahfûz” veya “önceki peygamberlerin kitapları” olduğunu söyleyenler de vardır (bk. Şevkânî, V, 444; ayrıca krş. A‘lâ 87/18-19).

Seçkin ve erdemli elçiler” diye tercüme ettiğimiz sefere (tekili: sefîr) kelimesini müfessirler, “yüce Allah’tan Hz. Peygamber’e vahiy getiren melekler, kulların amellerini yazan melekler (kirâmen kâtibîn), kitapları okuyanlar (kurrâ), Kur’an’ı yazan sahâbîler” gibi farklı anlamlarda yorumlamışlardır (Şevkânî, V, 444). Kelimeyi, “peygamberler, Kur’an’ı melekût âleminde kaydeden ve koruyan melekler” olarak anlamak da mümkündür.

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 556
 

ف۪ي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍۙ


ف۪ي صُحُفٍ  car mecruru önceki ayetteki  ذَكَرَهُۢ ‘daki gaib zamirinin mahzuf haline mütealliktir.  Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde  iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir.

Hal sahibu’l-hale ya  و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim). (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

مُكَرَّمَةٍ  kelimesi  صُحُفٍ ‘in sıfatı olup kesra ile mecrurdur.

مُكَرَّمَةٍ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan tef’il babının ism-i mef’ûlüdür.

 

ف۪ي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍۙ


Ayet önceki ayetin devamıdır.

ف۪ي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍۙ   car mecruru önceki ayetteki  ذَكَرَهُۢ  ‘daki gaib zamirin mahzuf haline mütealliktir. Halin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

مُكَرَّمَةٍ  kelimesi,  صُحُفٍ  için sıfattır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.

صُحُفٍ ’in nekre gelişi tazim ifade eder.

ف۪ي صُحُفٍ  ibaresindeki  ف۪ي  harfinde istiare-i tebeiyye vardır.  ف۪ي  harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla  صُحُفٍ , içine girilebilen bir şeye benzetilmiştir. Burada  ف۪ي  harfi kendi manasında kullanılmamıştır. Çünkü sahifeler, hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Mübalağa için bu üslup kullanılmıştır.

صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍۙ  ifadesinde istiare vardır.  صُحُفٍ , canlılara mahsus olan  مُكَرَّمَةٍۙ ‘le sıfatlanarak, cansız olan bir şey canlı yerine konmuştur.

[Sahifelerdedir] yani onlarda tespit edilmiştir, bu da   تَذْكِرَةٌۚ 'nin sıfatıdır ya da ikinci haberdir veya mahzufun haberidir.( هي في صحفٍ demektir) değerli, yani Allah katında kıymetlidir. (Beyzâvî)

[Çok şerefli... sahifelerdedir.] Yani Allah nezdinde çok şerefli sahifelerdedir. Bu açıklamayı es-Süddî yapmıştır. Sahifeler; sahifenin çoğuludur. et-Taberi der ki: Çok şerefli," ihtiva ettiği ilim ve hikmetler dolayısıyla dinde çok şerefli, demektir. Ve tertemiz el-Hasen dedi ki: Her türlü kir ve pislikten arındırılmış, kâfirlerin onlara el uzatmalarına karşı korunmuş, diye de açıklanmıştır. Bu da es-Süddî'nin açıklamasının ifade ettiği manadır. Yine el-Hasen'den: Müşriklere indirilmekten yana tertemiz diye açıkladığı rivayet edilmiştir. (Kurtubî)