Abese Sûresi 15. Ayet

بِاَيْد۪ي سَفَرَةٍۙ  ...

O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.  (13 - 16. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 بِأَيْدِي ellerinde ي د ي
2 سَفَرَةٍ yazıcıların س ف ر
 

Mukaddes sayfalar”dan maksat Kur’an’ı içeren sayfalardır; Kur’an ilim ve hikmet ihtiva eden ilâhî bir kelâm olduğu için Allah katında şanı yüce ve değerlidir. Mukaddes sayfalardan maksadın “levh-i mahfûz” veya “önceki peygamberlerin kitapları” olduğunu söyleyenler de vardır (bk. Şevkânî, V, 444; ayrıca krş. A‘lâ 87/18-19).

Seçkin ve erdemli elçiler” diye tercüme ettiğimiz sefere (tekili: sefîr) kelimesini müfessirler, “yüce Allah’tan Hz. Peygamber’e vahiy getiren melekler, kulların amellerini yazan melekler (kirâmen kâtibîn), kitapları okuyanlar (kurrâ), Kur’an’ı yazan sahâbîler” gibi farklı anlamlarda yorumlamışlardır (Şevkânî, V, 444). Kelimeyi, “peygamberler, Kur’an’ı melekût âleminde kaydeden ve koruyan melekler” olarak anlamak da mümkündür.

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 556
 
Riyazus Salihin, 996 Nolu Hadis
Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kur’an’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’an’ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.”
 (Buhârî, Tevhîd 52; Müslim, Müsâfirîn 243. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Salât 349;  Tirmizî, Fezâilu’l-Kur’ân 13; İbni Mâce, Edeb 52)
 

بِاَيْد۪ي سَفَرَةٍۙ


بِاَيْد۪ي  car mecruru  مَرْفُوعَةٍ ‘e mütealliktir.  سَفَرَةٍ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. 

لأيدي  kelimesi mankus isimlerdendir. Çoğuldur. Nekre geldiği zaman sonundaki  ي  harfi hazf edilir. Ref ve cer hallerinde sonunda damme ve kesra takdir edilir. Mansub olduğunda  ي  harfi hazf olmaz. Görünür ve sonuna tenvin elifi gelir.  يد  kelimesinin bir diğer çoğulu  أياد  şeklindedir. Aynı şekilde îrab edilir. Ancak gayri munsarif olduğu için tenvin almaz.

 

بِاَيْد۪ي سَفَرَةٍۙ


Fasılla gelen ayette  بِاَيْد۪ي  car mecruru, önceki ayetteki  مَرْفُوعَةٍ ‘e mütealliktir. 

Veciz ifade kastına matuf olan  بِاَيْد۪ي سَفَرَةٍۙ  izafetinde muzâfun ileyh olan  سَفَرَةٍۙ ‘in nekreliği tazim ve nev ifade eder. Katip manasındaki  سَفَرَةٍۙ , ism-i fail vezninde gelerek bu özelliğin istimrar ve istikrarına işaret etmiştir.

İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

İsm-i fail sübuta, istikrara ve sıfatın mevsûfa olan bağlılığına delalet eder. (Halidî, Vakafat, s. 80)

[Katiplerin ellerinde]; yani melek katiplerin yahut peygamberlerin ki, kitapları Levh-i Mahfûz'dan veya vahiyden istinsah/kopya ederler ya da elçilerin ellerindedir. Allah ile Peygamberleri veya ümmet arasında vahiy elçiliği yaparlar. سَفَرَ  kelimesi,  سافر 'in çoğuludur, o da  سَفر 'den yahut  سفارة ‘ten gelir. (Beyzâvî)

Alimler diyorlar ki,  سَفَرَةٍۙ  kelimesi, lügat itibarıyla başkaları için kullanılabilse de, yalnız meleklere mahsus olarak kullanılır; başkaları için kullanılmaz. (Ebüssuûd)