مِنْ نُطْفَةٍۜ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُۙ
Burada “Kahrolası o insan!” şeklindeki yergi ifadesiyle genel olarak insanlığın değil, Hz. Peygamber’le yaptıkları tartışmalarda yeniden dirilmeyi inkâr eden putperestlerin, bir rivayete göre özellikle Ebû Leheb’in oğlu Utbe’nin kastedildiği belirtilmektedir. Âyetlerde gerek söz konusu kişiye gerekse yeniden dirilme konusunda tereddüdü olan herkese, insanın hiç yokken varlık alanına nasıl çıkarıldığı hatırlatılmakta, böylece insanlar düşünme ve inanmaya teşvik edilmektedir. “Sonra ona yolu kolaylaştırdı” meâlindeki âyeti müfessirler “Ana rahminden çıkmayı kolaylaştırdı” veya “Hayır yahut şer yolunu seçme imkânı verdi” şeklinde yorumlamışlardır. Taberî âyetin bağlamını dikkate alarak birinci yorumu tercih etmiştir (bk. XXIX, 35). Ancak bize göre ikinci anlam, yani insanın iyilik-kötülük, iman-inkâr, doğru-yanlış şeklindeki alternatifler arasında seçim yapma gücüne sahip varlık olarak yaratılması daha çok hatırlatılmaya değer bir lütuftur; dolayısıyla âyetin bağlamına da daha uygundur. Çünkü bu özelliğiyle insan dünyadaki diğer bütün yaratılmışlardan üstün ve seçkin kılınmıştır. Bu gerçek yanında, insanın bir gün ölüp kabre konduktan sonra Allah’ın dilediği bir vakitte tekrar diriltileceğini hatırlatan 21-22. âyetler ile Allah’ın buyruklarına uymayanları kınayan 23. âyetten şu sonuç ortaya çıkmaktadır: Allah insana iyilik ve kötülük yolları arasında seçim yapma imkânlarını bahşetmiş, dolayısıyla ona ihtiyacı olduğu kadar özgürlük alanı açmıştır. Bu özgürlüğe sahip olması ona Allah’ın buyruklarını yerine getirme sorumluluğu yüklemektedir. Nihayet insan, bir gün bu hayatı terkedecek ve özgürlüğünü doğru kullanarak sorumluluklarını yerine getirip getirmediği konusunda hesap verecek, karşılık görecektir.
مِنْ نُطْفَةٍۜ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُۙ
Fiil cümlesidir. مِنْ نُطْفَةٍ car mecruru خَلَقَهُ fiiline mütealliktir. خَلَقَهُ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُوَ ’dir. Muttasıl zamir هُ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
قَدَّرَهُ atıf harfi فَ ile makabline matuftur. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder. فَ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَدَّرَهُ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُوَ ’dir. Muttasıl zamir هُ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
قَدَّرَهُ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi قدر ’dir.
Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
مِنْ نُطْفَةٍۜ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُۙ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Atıf sebebi kemâl-i ittisâldir. Ayet, önceki ayetten bedeldir.
Bedel; Arap dilinde bir kelimenin yerine kullanılan başka bir kelimenin atıf yapılmadan ve tefsir maksatlı kullanılmasıyla yapılan ıtnâb sanatıdır. Bedel yapmanın amacı, kapalı olan kelamı açmak, açık olanı ise tekid etmektir. (Ar. Gör. Ömer Kara, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı: 1 Yıl: 2000)
Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekküne ve istikrara işaret eder. (Halidî, Vakafât, s. 107)
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Bütün mamullerin cümledeki yeri, aslında amilinden sonra gelmesidir. Car-mecrur مِنْ نُطْفَةٍۜ , siyaktaki önemine binaen, amili olan خَلَقَهُ ‘ya takdim edilmiştir.
نُطْفَةٍۜ deki nekrelik nev ve tahkir ifade eder.
Aynı üslupta gelen فَقَدَّرَهُ cümlesi, atıf harfi فَ ile مِنْ نُطْفَةٍۜ خَلَقَهُ cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur.
Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cenab-ı Hak, soruyu [Bir damla sudan yarattı onu…] ifadesiyle cevaplamıştır. نُطْفَةٍۜ ’nin, hakir (değersiz) mekîn (kör) olduğunda ise şüphe yoktur. Ki, Cenab-ı Hakk'ın bu ifade ile kastı, aslı bu denli hakir ve değersiz bir şey olan kimsenin, inkarda bulunması ve büyüklük taslamasının ona yakışmayacağını belirtmektir. (Fahreddin er-Râzî)
İnsan için beddua ve taaccüp içeren sözlerden sonra ‘’onu takdir ederek yarattık’’ buyurulması iftinan sanatıdır. Terim olarak iftinân, “bir maksattan ötürü, birbirine zıt olan iki farklı söz sanatını –aşk ve tutku, övgü ve yergi, taziye ve tebrik gibi– bir arada kullanmadır.” Bu, ilk defa İbn Ebü’l-İsba‘ın bahsettiği bir sanattır. (Dr. Mustafa Aydın, Arap Dili Belâgatında Bedî’ İlmi ve Sanatları)
فَقَدَّرَهُ kelimesinin manasının, “Allah, her uzvu ve her organı, kemiyet ve keyfiyet bakımından, menfaatine ve maslahatına uygun bir oranda ve sayıda takdir etti..” şeklinde olması da muhtemeldir. (Fahreddin er-Râzî)