Abese Sûresi 22. Ayet

ثُمَّ اِذَا شَٓاءَ اَنْشَرَهُۜ  ...

Sonra, dilediği vakit onu diriltir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 ثُمَّ sonra
2 إِذَا zaman
3 شَاءَ dilediği ش ي ا
4 أَنْشَرَهُ onu diriltip kaldırdı ن ش ر
 

Burada “Kahrolası o insan!” şeklindeki yergi ifadesiyle genel olarak insanlığın değil, Hz. Peygamber’le yaptıkları tartışmalarda yeniden dirilmeyi inkâr eden putperestlerin, bir rivayete göre özellikle Ebû Leheb’in oğlu Utbe’nin kastedildiği belirtilmektedir. Âyetlerde gerek söz konusu kişiye gerekse yeniden dirilme konusunda tereddüdü olan herkese, insanın hiç yokken varlık alanına nasıl çıkarıldığı hatırlatılmakta, böylece insanlar düşünme ve inanmaya teşvik edilmektedir. “Sonra ona yolu kolaylaştırdı” meâlindeki âyeti müfessirler “Ana rahminden çıkmayı kolaylaştırdı” veya “Hayır yahut şer yolunu seçme imkânı verdi” şeklinde yorumlamışlardır. Taberî âyetin bağlamını dikkate alarak birinci yorumu tercih etmiştir (bk. XXIX, 35). Ancak bize göre ikinci anlam, yani insanın iyilik-kötülük, iman-inkâr, doğru-yanlış şeklindeki alternatifler arasında seçim yapma gücüne sahip varlık olarak yaratılması daha çok hatırlatılmaya değer bir lütuftur; dolayısıyla âyetin bağlamına da daha uygundur. Çünkü bu özelliğiyle insan dünyadaki diğer bütün yaratılmışlardan üstün ve seçkin kılınmıştır. Bu gerçek yanında, insanın bir gün ölüp kabre konduktan sonra Allah’ın dilediği bir vakitte tekrar diriltileceğini hatırlatan 21-22. âyetler ile Allah’ın buyruklarına uymayanları kınayan 23. âyetten şu sonuç ortaya çıkmaktadır: Allah insana iyilik ve kötülük yolları arasında seçim yapma imkânlarını bahşetmiş, dolayısıyla ona ihtiyacı olduğu kadar özgürlük alanı açmıştır. Bu özgürlüğe sahip olması ona Allah’ın buyruklarını yerine getirme sorumluluğu yüklemektedir. Nihayet insan, bir gün bu hayatı terkedecek ve özgürlüğünü doğru kullanarak sorumluluklarını yerine getirip getirmediği konusunda hesap verecek, karşılık görecektir.

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 556-557
 

ثُمَّ اِذَا شَٓاءَ اَنْشَرَهُۜ


ثُمَّ  tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir. ثُمَّ  edatı mertebe açısından terahi manasınadır. Yani; aralıklarla, zaman içinde serpiştirilerek peyderpey olabilecek durumları bildirmektedir.  

Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından  فَ  harfinin zıttıdır.  ثُمَّ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

اِذَا  şart manası taşıyan, cezmetmeyen zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur. Vuku bulma ihtimali kuvvetli veya kesin olan durumlar için gelir.  شَٓاءَ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

شَٓاءَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.  فَ  karînesi olmadan gelen  اَنْشَرَهُ  cümlesi şartın cevabıdır. 

اَنْشَرَهُ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Mahallen meczumdur. Faili müstetir olup takdiri هُوَ ‘ dir. Muttasıl zamir  هُ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur

اَنْشَرَهُ  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İf’al babındadır. Sülâsîsi  نشر ’dir.

İf’al babı fiille tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar.

 

ثُمَّ اِذَا شَٓاءَ اَنْشَرَهُۜ


Tertip ve terahî ifade eden  ثُمَّ  atıf harfiyle, önceki ayete atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.

Şart üslubunda gelen ayet, haber manalı olması sayesinde, haber cümlesine atfedilebilmiştir.

Şart edatı  اِذَا ‘nın muzâfun ileyhi olan  شَٓاءَ ; şart cümlesi olup mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.  Şart manalı zaman zarfı  اِذَا , cevap cümlesine mütealliktir. 

Nahivcilere göre şart fiili olarak kullanılan mazi fiil gelecek zaman ifade eder. (Fâdıl Sâlih Samerrâî Tefsir, c. 2, s. 88.)

فَ  karinesi olmadan gelen cevap cümlesi  اَنْشَرَهُ , müspet mazi fiil sıygasında gelerek sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Şart ve cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır.

Bu ayetlerde de görüldüğü gibi insanın takdir (kaderinin tayin) edilmesi; yaratılışına  فَ harfiyle atfedilmiştir. Bunda takdîrin, yaratılıştan hemen sonra ve araya zaman girmeden olduğuna tenbih vardır. Ölümünden sonra gömülmesi de aynı şekilde  فَ  harfiyle olmuştur. Çünkü ölen, hemen gömülür. Ancak; aralarında bir zaman geçerek birbirini takip eden takdir ile kolaylaştırılan yol, kolaylaştırılan yol ile ölüm, gömüldükten sonraki dirilme; buna delalet eden  ثُمَّ  harfiyle atfedilmiştir (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Cenab-ı Hakk'ın, [Daha sonra, dilediği zaman da onu tekrar diriltecek…] cümlesinden de Allah'ın insanoğlunu, öldükten sonra diriltmesi kastedilmiştir. Cenab-ı Hak, dilediği zaman da... demek suretiyle de, bunun vaktinin bizce malum olmadığını; o vaktin öne alınmasının veya geri bırakılmasının kendisinin meşietine bırakıldığını; bundan önce bahsedilen diğer hallerin vakitlerininse, bazı yönlerden bilinebileceğini ihsas ettirmiştir. Çünkü, ölümün vaktini insanoğlu, her ne kadar bilemese de, onun aşılmayan, geçilmeyen malum bir çizgi olduğunu bilmektedir. (Fahreddin er-Râzî)