Abese Sûresi 5. Ayet

اَمَّا مَنِ اسْتَغْنٰىۙ  ...

Kendini muhtaç hissetmeyene gelince;
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 أَمَّا ama
2 مَنِ kimse ise
3 اسْتَغْنَىٰ kendisini muhtaç hissetmeyen غ ن ي
 

Hz. Peygamber putperest önderlerin ikna edilmesi halinde onları izleyen halkın İslâm’ı daha kolay benimseyecekleri düşüncesiyle onlarla da meşgul oluyordu. Böyle biriyle yaptığı görüşmenin ortasında yanlarına gelen görme engelli sahâbî Abdullah İbn Ümmü Mektûm’un kendisine yönelttiği sorudan rahatsız olarak yüzünü ekşitmiş, ona cevap vermemişti. Bunun üzerine Allah Teâlâ, resulünü âyetlerdeki sitemli ifadelerle uyardı. Bundan etkilenen Hz. Peygamber’in, daha sonra zaman zaman Abdullah’ı gördüğünde, “Kendisinden dolayı rabbimin beni azarladığı şahsa merhaba!” diyerek ona iltifatta bulunduğu rivayet edilir (Hattâbî, Me‘âlimü’s-Sünen, III, 3; Sa‘lebî, el-Keşf ve’l-Beyân, X, 131; Begavî, Tefsîru’l-Beğavî, V, 210). Bu vb. bazı iltifatlarının yanında, sefere çıktığında iki defa yerine Medine’de kalanlara namaz kıldırmak üzere Abdullah’ı görevlendirdiği de rivayet edilmiştir (Zemahşerî, IV, 217).

Birkaç âyette Hz. Peygamber’in “zelle” denilen bazı hataları hatırlatılmış ve düzeltilmiştir (meselâ buna yakın bir uyarı örneği için bk. Tevbe 9/43). Ancak bunlar içinde nisbeten sert bir üslûp taşıyan tek öğüt ve uyarı konumuz olan âyetlerdedir. Bu âyetler, vahyin objektifliğini ve peygamberin insanlığa kendi istek ve düşüncelerini değil, ilâhî vahyi tebliğ ettiğini, ayrıca onun bir ilâh gibi yanılgısız sayılmaması gerektiğini göstermesi bakımından son derece anlamlıdır. Bunun kadar önemli bir husus da Resûlullah’ın, kendi tutumunu eleştiren bu âyetleri, en ufak bir kaygı ve komplekse kapılmadan halka okuması, duyurmasıdır. Bu da onun dâvetindeki samimiyetini, hakikat sevgisini ve üstün ahlâkını gösterir. 

“Kendini her bakımdan ihtiyaçsız gören” diye çevirdiğimiz 5. âyet Mekke’nin ileri gelen zenginlerinin ve kabile reislerinin hâkim karakterini ifade eder. Bunlar mal ve adamlarının çokluğu sebebiyle büyüklük taslayarak inkârcılıkta devam ediyor, Allah ve peygamberinin kendilerine doğru yolu göstermelerine ihtiyaçlarının olmadığını söylüyor veya böyle bir tutum sergiliyorlardı. Allah korkusu ile huzuruna gelen görme engelli kişi ise Kur’an’ın nuruyla aydınlanarak cehaletten kurtulmak ve günahlardan arınmak istiyordu.

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 555
 

اَمَّا مَنِ اسْتَغْنٰىۙ


İsim cümlesidir. اَمَّا  şart harfi veya tafsil harfidir. Şart anlamında, cezmetmeyen edatlardandır. Daha önce geçen bir cümleyi genişleterek anlatmak için kullanılır. (Hasan Akdağ, Arap Dilinde Edatlar)  

Müşterek ism-i mevsûl  مَنِ  mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası اسْتَغْنٰى ‘dır. Îrabdan mahalli yoktur. 

اسْتَغْنٰى  fiili elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هُوَ ’dir. 

اسْتَغْنٰى  fiili, sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İstif’âl babındadır. Sülâsîsi  غنى ’dir.

Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamları katar.

 

اَمَّا مَنِ اسْتَغْنٰىۙ


Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. 

Şart, tafsil (açıklama) ve tekid bildiren  اَمَّا  edatı, cevabının başındaki  فَ  harfi ile ayırt edilir. Zira cevabının başında  فَ  harfi varsa, o şart edatıdır ve tekid bildirir, yok ise tafsil ifade eder. (Nida Sultan Çelikkaya, Haber Üslubu ve Haberin Muktezâ-i Zâhire Uygun Gelmemesi Durumu)

Şart cümlesi olan sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesinde îcâz-ı hazif sanatı vardır. Mübteda olan müşterek ism-i mevsûl  مَنْ ’in haberi ve şartın cevabı 6.ayetteki  فَاَنْتَ لَهُ تَصَدّٰى  cümlesidir.

İsm-i mevsûl  مَنْ ’in sılası olan  اسْتَغْنٰى  cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında gelerek sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)