A'lâ Sûresi 8. Ayet

وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرٰىۚ  ...

Biz seni en kolay olana kolayca ileteceğiz.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَنُيَسِّرُكَ ve sana kolaylaştıracağız ي س ر
2 لِلْيُسْرَىٰ en kolay olana ي س ر
 

Hz. Peygamber ilk dönemlerde kendisine gelen Kur’an vahyini ezberleme konusunda oldukça aceleci davranıyor, bir kelime veya harfi kaçırma korkusuyla Cebrâil vahyi henüz tamamlamadan tekrar etmeye çalışıyordu. Bu sebeple Resûlullah’a Kur’an okurken acele etmemesini emreden ve onu unutmayacağı konusunda güvence veren Kıyâmet 75/16-19. âyetleriyle, “Sana Kur’an’ı okutacağız ve Allah öyle dilemedikçe unutmayacaksın” meâlindeki bu sûrenin 6. âyeti inmiştir. Böylece bir taraftan Hz. Peygamber bu davranışından vazgeçirilmiş oluyor, diğer taraftan da vahyin korunmasının güvenceye alındığı bildiriliyordu (Şevkânî, V, 494). Hz. Peygamber’in unutmaktan korunmuş olması da Allah’ın kudretini gösteren delillerdendir. Peygamberin şahsında gerçekleşen bu ilâhî mûcizenin sırrı, Kur’an’ı okuma ve ezberleme tarzında ümmetin hafızalarında sürekli olarak tecelli etmektedir. 7. âyette unutturmama garantisine, “Allah dilemedikçe...” şeklinde yapılmış bulunan istisnâ hususunda müfessirler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bazıları bu istisnanın neshe delâlet ettiğini yani “Allah herhangi bir hükmü yürürlükten kaldırmak istediği zaman onu peygambere unutturur” mânasına geldiğini ifade ederler. Bazı âlimlere göre ise bu âyet –tıpkı “Gerçek şu ki, biz dilersek sana vahyettiğimizi ortadan kaldırırız” (bk. İsrâ 17/86) meâlindeki âyette ve benzerlerinde (meselâ bk. Hûd 11/107-108) olduğu gibi– peygamberin unutmasını Allah’ın hiç dilemediği, dolayısıyla onun da hiçbir zaman unutmadığı” anlamına gelir (bk. Şevkânî, V, 494; Elmalılı, VIII, 5760). Bize göre “Sizler ancak rabbinizin (bunu) dilemesi sayesinde dileyebilirsiniz” (İnsan 76/30) âyetinde olduğu gibi burada da bir ilâhî kanuna, bir ilkeye atıf yapılmaktadır. Kulunu yaratılış amacına uygun olarak şekillendiren ve donatan Allah’tır. O böyle yapmasaydı insan böyle olmazdı; düşünemez, konuşamaz, aklında tutamaz, unutamazdı. 6. âyete göre Resûlullah, kendisine okutulanı (Kur’an’ı) asla unutmayacaktır; ancak bu, Allah istediği için böyledir; unutmasını isteseydi elbette unutacaktı.

Müfessirler, “Sana kolaylık ve huzurun yollarını açacağız” meâlindeki 8. âyeti de Hz. Peygamber’in şahsına özgü olarak değerlendirip kolaylaştırmayı “Allah’ın onu, beşerî bir çaba göstermeden Kur’an’ı ezberlemeye, dinin kurallarını uygulamaya, kendisini cennete götürecek amelleri yapmaya muvaffak kılması” şeklinde yorumlamışlardır (Zemahşerî, IV, 243-244; Râzî, XXXI, 142-143). Şevkânî ise “din ve dünya işlerinden hangisine yönelirse o yolda muvaffak kılması” anlamında yorumlamıştır (bk. V, 494). 

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:603-604
 

وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرٰىۚ


Fiil cümlesidir. وَ  atıf harfidir.  نُيَسِّرُكَ  damme ile merfû muzâri fiildir. Faili müstetir olup takdiri  نحن ‘dur. Muttasıl zamir  كَ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. لِلْيُسْرٰى  car mecruru  نُيَسِّرُ  fiiline mütealliktir. 

نُيَسِّرُ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi  يسر ’dir.

Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.

 

وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرٰىۚ


Ayet atıf harfi  وَ  ile 6.ayetteki … سَنُقْرِئُكَ cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur. 

Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil hudûs, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

نُيَسِّرُكَ  fiili, azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir. 

لِلْيُسْرٰىۚ  car mecruru, تفعيل  babındaki  نُيَسِّرُكَ  fiiline mütealliktir.

نُيَسِّرُكَ - لِلْيُسْرٰىۚ  kelimeleri arasında cinas-ı iştikak ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

Bu ayet … سَنُقْرِئُكَ [Sana okutacağız] a atfedilmiş olup  اِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ وَمَا يَخْفٰىۜ [Çünkü O, açığı da bilir, gizli kalanı da] kısmı ara cümledir. Buna göre mana; “Biz seni en kolay, en suhuletli yola -yani vahyi ezberlemeye- muvaffak kılacağız” şeklindedir. Bunun; “Seni kaynak itibariyle şeriatların en kolay ve en sühuletlisi olan müsamahakâr bir şeriata muvaffak kılacağız.” veya “Seni cennetlik amellere muvaffak kılacağız.” anlamlarında olduğu da söylenmiştir. (Keşşâf)

Hak Teâlâ, verenin azamet ve şanının, verilen şeyin azamet ve şanına delalet etmesi için, tazim nunu ile (Biz zamiri ile)  وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرٰى  [Seni, en kolay olana kolaylaştıracağız, muvaffak kılacağız] buyurmuştur ki, [Onu Biz indirdik] (Kadr, 97/1), [O zikri (Kur'an'ı) Biz indirdik Biz] (Hicr, 15/6), [Sana kevseri Biz verdik] (Kevser, 108/1) ayetleri de bunun bir benzeridir. Bu ayet, Cenab-ı Hakk'ın, Hz  Peygamber'e, ondan başka hiç kimseye nasip etmediği, kolaylık kapılarını açtığını gösterir. Nasıl böyle olmasın? Çünkü Hz Peygamber, cahil bir toplum arasında, babasız ve anasız doğup büyümüş bir çocuk olduğu halde, Cenab-ı Hak, onu fiil ve sözlerinde, bütün aleme önder, bütün insanlığa bir hidayet rehberi kılmıştır. (Fahreddin er-Râzî)

يَعْلَمُ - نُيَسِّرُكَ  kelimeleri arasında gaibden mütekellime geçişe güzel bir iltifat sanatı vardır.

يسرى  kelimesi  فعلى  vezninde olup  اليسر ‘den türemiştir. Kolaylık demektir. Mana şöyledir: Seni daimi bir başarı ile kolay yolda yürüteceğiz. Bu yol, öğrenme ve öğretme yönünden dini konuların en kolayları üzerinde olacaktır. Vahyi kolay algılama ve müsamahaya dayalı şer'î hükümleri kavrama da bu kolay yola dahildir. (Rûhu’l Beyân, Âşûr)