İnşirâh Sûresi 8. Ayet

وَاِلٰى رَبِّكَ فَارْغَبْ  ...

Ancak Rabbine yönel ve yalvar.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَإِلَىٰ ve
2 رَبِّكَ Rabb’ine ر ب ب
3 فَارْغَبْ niyaz et yalvar ر غ ب
 

Hz. Peygamber ve arkadaşları Mekke döneminde müşriklerin giderek türlü işkencelere kadar varan baskılarından acı çekiyorlardı. Bu durum hem peygamberi hem de müminleri üzüyordu. Yüce Allah resulünü ve müminleri teselli edip gönüllerini rahatlatmak için bu âyetleri indirerek sıkıntılardan sonra ferahlığın ve başarının geleceğini müjdelemiştir. Rivayete göre bu sûre inince Hz. Peygamber, 5 ve 6. âyetlerde güçlüğün yanında kolaylığın da bulunacağının iki defa zikredilmesini göz önüne alarak kendisine inananlara, “Müjdeler olsun! Size kolaylık geldi; artık bir güçlük iki kolaylığa asla galip gelemez!” buyurmuştu (Muvatta’, “Cihâd”, 6; Taberî, XXX, 151).

Oldukça muhtasar ve değişik şekillerde açıklanmaya elverişli olan “O halde önemli bir işi bitirince diğerine koyul” meâlindeki 7. âyetle ilgili olarak çok farklı yorumlar yapılmıştır (meselâ bk. Taberî, XXX, 152; Râzî, XXXII, 7). Bize göre İbn Âşûr’un, âyeti herhangi bir özel iş ve ibadetle sınırlamadan, “Önemli işlerden birini tamamlayınca ardından başka bir işe yönel ki böylece bütün vakitlerini önemli işlerle değer­lendirmiş olasın” şeklindeki açıklaması isabetli görünmektedir (XXX, 416-417). Bu yoruma göre âyette Resûlullah’a ve onun şahsında müslümanlara bütün vakitlerini hayırlı ve yararlı faaliyetlerle değerlen­dirmeleri, ibadet, dua, tebliğ ve irşad gibi dinî faaliyetlerin de; çalışma, üretme, öğrenme-öğretme, yardımlaşma ve dayanışma gibi dünyevî faaliyetlerin de hakkını vermeleri istenilmiştir. Son âyette ise kişinin, gerek çalışmasında gerekse ibadetinde yalnız Allah’a yönelmesi, her işini öncelikle O’nun rızasını gözeterek yapması, ne diliyorsa O’ndan dilemesi, ne istiyorsa O’ndan istemesi emredilmiştir. 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:643-644
 

وَاِلٰى رَبِّكَ فَارْغَبْ


Fiil cümlesidir.  وَ  atıf harfidir.  اِلٰى رَبِّكَ  car mecruru  فَارْغَبْ  fiiline mütealliktir. Muttasıl zamir  كَ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

فَ  mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri  إن دعتك  الحاجة إلى مسألة فارغب إلى ربّك فيها (Bir ihtiyaç seni bir meseleye çağırdığında Rabbinden iste) şeklindedir. 

ارْغَبْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  انت ‘dir.

 

وَاِلٰى رَبِّكَ فَارْغَبْ


Ayet atıf harfi vav ile önceki ayete atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur. 

Rabıta harfi  فَ , mahzuf şartın cevabına dahil olmuştur. Cevap cümlesi olan  فَارْغَبْ  , emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. Takdiri, إن دعتك  الحاجة إلى مسألة …ا (Bir ihtiyaç seni bir meseleye çağırdığında) olan şart cümlesinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.

Mahzuf şart ve mezkûr cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda talebî inşâî isnaddır. 

فَارْغَبْ  fiilinin mef’ûlünün hazfı umum ifadesi içindir. (Âşûr)

الرغبة , sözlükte herhangi bir şey hususunda genişlik anlamındadır. Arapçada  رغب فيه وإليه  dendiği zaman, buradan kişinin herhangi bir şeye hırsla sarılması anlamı çıkar.  رغب عنه  dendiğinde ise, insanın o şeye rağbet etmemesi, ondan uzak durması anlamı anlaşılır. (Rûhu’l Beyân, Âşûr)

اِلٰى رَبِّكَ  Rabbini mef'ûlün fiilden önce getirilmesi ‘ancak’ ve ‘sadece’ manalarını ifade etmek içindir. Yani ancak Rabbini iste ve arzula, her ne umarsan O’ndan um. Ondaki sebep ve illetlerde veya gayelerde duraklayıp kalma, başka maksada bağlanma da bütün çalışmalarında ancak O’na yönel, bütün lütuf ve nimet onundur. Onun için sade nimete ve esere rağbet ile kalmamalı; nimetten, nimeti vereni görüp hep ona doğru yürümeli, onun için çalışmalıdır. Son murad edilen odur. (Elmalılı, Âşûr)

Cümlede takdim tehir sanatı vardır. Car-mecrur  اِلٰى رَبِّكَ  amili olan  فَارْغَبْ  fiiline ihtisas için takdim edilmiştir. Kasr, mübteda ve haber arasındadır. Takdim kasrında takdim edilen her zaman maksûrun aleyh, tehir edilen ise maksûrdur.  اِلٰى رَبِّكَ , maksurun aleyh/mevsuf,  فَارْغَبْ  maksûr/sıfat olmak üzere, kasr-ı sıfat ale’l mevsûftur. 

Veciz ifade kastına matuf  رَبِّكَ  izafetinde, Hz. Peygamber’e ait zamirin Rabb ismine muzâfun ileyh olması Peygamberimize tazim teşrif ve destek içindir.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu için Rabb isminde tecrîd sanatı vardır. 

فَانْصَبْۙ - فَارْغَبْ  kelimeleri arasında, mutevazi seci, muvazene sanatları vardır.

Mütevazi seci: Terkip, mısra veya ayetin son lafzının hem vezin, hem de son harf bakımından aynı olmasıdır.   (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Bedî’ İlmi)

Surenin sonunda konuyu en güzel şekilde bağlayarak mükemmel bir sonuç teşkil eden son iki ayet, sözün makama ve girişe uygun güzel bir şekilde tamamlanması olan hüsn-i intihâ sanatının güzel bir örneğidir.

Kur’an surelerinin bitişi de girişi gibi beliğdir. Sureler o kadar güzel bir şekilde sona ermiştir ki muhatab artık başka bir şey duymak istemez. Sureler; dua-vasiyet, farzlar, tahmîd ve tehlîl, öğüt, vaat ve vaîd gibi surede işlenen konuya uygun bir sözle sona erer. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Bedî’ İlmi)

Surenin, kısa seci örnekleri olan ayetlerindeki fasılalar  كَ , بْ  ve elif harflerinin

meydana getirdiği seci ve lüzum ma la yelzem sanatları, okuyanın dikkatinden kaçmayacak son derece latif, bedî’ sanatlardır.