فَلَمَّا جَٓاءَ السَّحَرَةُ قَالَ لَهُمْ مُوسٰٓى اَلْقُوا مَٓا اَنْتُمْ مُلْقُونَ
فَلَمَّا جَٓاءَ السَّحَرَةُ قَالَ لَهُمْ مُوسٰٓى اَلْقُوا مَٓا اَنْتُمْ مُلْقُونَ
Fiil cümlesidir. ف atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder. فَ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
لَمَّا kelimesi حين (...dığı zaman) manasında şart anlamı taşıyan zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur.
لَمَّا : Cümleye muzâf olan zarflardandır. Kendisinden sonra gelen muzâfun ileyh cümlesi aynı zamanda şart cümlesidir.
a. (لَمَّا) muzari fiilden önce gelirse, muzari fiili cezm eden harf olur.
b. (لَمَّا)’ya aynı zamanda cezmetmeyen şart edatı da denir.
c. Bazen mana bakımından cevap olan cümleden sonra da gelebilir.
d. Sükun üzere mebnidir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
جَٓاءَ ile başlayan fiil cümlesi muzafun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
جَٓاءَ fetha üzere mebni mazi fiildir. السَّحَرَةُ fail olup lafzen merfûdur. Şartın cevabı قَالَ لَهُمْ مُوسٰٓى ’dır.
قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. لَهُمْ car mecruru قَالَ fiiline müteallıktır. مُوسٰٓى fail olup elif üzere mukadder damme ile merfûdur.
Mekulü’l-kavli, اَلْقُوا ’dur. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
اَلْقُوا fiili, ن ’un hazfıyla mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
Müşterek ism-i mevsûl مَٓا mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
İsm-i mevsûlun sılası اَنْتُمْ مُلْقُونَ cümlesidir. Îrabtan mahalli yoktur.
Munfasıl zamir اَنْتُمْ mübteda olarak mahallen merfûdur. مُلْقُونَ kelimesi haber olup ref alameti وَ ’dır. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır.
مُلْقُونَ kelimesi sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَلْقُوا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.
İf’al babındandır. Sülâsîsi لقي ’dir.
İf’al babı fiille tadiye (geçişlilik), kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin ( imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
فَلَمَّا جَٓاءَ السَّحَرَةُ قَالَ لَهُمْ مُوسٰٓى اَلْقُوا مَٓا اَنْتُمْ مُلْقُونَ
فَ atıf harfidir. Ayet, takdiri فأتوه (O halde onu getirin) olan cümleye atfedilmiştir. Şart üslubunda haberî isnaddır. Şart cümlesi aynı zamanda muzâfun ileyh olan جَٓاءَ السَّحَرَةُ cümlesidir ve müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cevap cümlesi olan… قَالَ لَهُمْ مُوسٰٓى اَلْقُوا, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli olan اَلْقُوا مَٓا اَنْتُمْ مُلْقُونَ cümlesi ise emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. Emir üslubunda gelmiş olmasına rağmen meydan okuma ve küçümseme anlamı taşıdığı için mecaz-ı mürsel mürekkebtir.
اَلْقُوا fiilinin mef’ûlü konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَٓا ’nın sılası اَنْتُمْ مُلْقُونَ, isim cümlesi formunda gelerek sübut ifade etmiştir.
Atacakları şey açıkça söylenmemiştir. Mef’ûlün ism-i mevsûlle gelmesi tahkir ifadesi için olabilir.
اَلْقُوا - مُلْقُونَ arasında iştikak cinası ve reddü'l-acüz ale's-sadr vardır.
السَّحَرَةُ kelimesindeki marifelik, ahd-i zikrîdir. (Âşûr)