Âdiyât Sûresi 1. Ayet

وَالْعَـادِيَاتِ ضَبْـحاًۙ  ...

Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.  (1 - 6. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَالْعَادِيَاتِ andolsun koşanlara (atlara) ع د و
2 ضَبْحًا soluk soluğa ض ب ح
 

Savaş sırasında düşman üzerine saldıran atlar tasvir edilmekte ve eski savaşların insandan sonra en önemli unsuru olması dolayısıyla atlar üzerine yemin edilmektedir. Yeminin amacı, böylesine yararları bulunan ve insanların en çok sevdiği mallardan olan atları onlara bağışlayanın Allah olduğuna işaret etmek, o günün insanının gözünde çok değerli olan bu varlıklar üzerine yemin ederek müteakip âyetlerdeki mesajın gerçekliğine ve önemine dikkat çekmektir.

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:672
 

وَالْعَـادِيَاتِ ضَبْـحاًۙ


وَ  harfi cer olup, kasem harfidir. وَالْعَـادِيَاتِ  car mecruru mahzuf fiile mütealliktir. Takdiri, أقسم (Yemin ederim) şeklindedir.  ضَبْـحاً  mahzuf fiilin mef’ûlun mutlakı olup fetha ile mansubdur. Takdiri,  تضبح  (Sesli sesli soluyan) şeklindedir.

Mef’ûlü mutlak: Fiil ile aynı kökten gelen masdardır. Mef’ûlü mutlak harfi cer almaz. Harfi cer alırsa hal olur. Mef’ûlü mutlak cümle olmaz. Mef’ûlü mutlak 3’e ayrılır:

1) Tekid (Kuvvetlendirmek) İçin: Fiilin manasını kuvvetlendirir. Masdar olur. Daima müfreddir. Fiilinden sonra gelir. Türkçeye “muhakkak, şüphesiz, gerçekten, çok, iyice, öyle ki” diye tercüme edilir.

2) Nev’ini (Çeşidini) Belirtmek İçin: Fiilin nasıl meydana geldiğini ve nev’ini bildirir. Nev’ini bildiren mef’ûlü mutlak umumiyetle sıfat veya izafet terkibi halinde gelir. Tesniye ve cemi de olabilir. Fiilinin önüne geçebilir. Türkçeye “gibi, şeklinde, aynen, tıpkı, tam” diye tercüme edilir.

3) Adedini (Sayısını) Belirtmek İçin: Failin yaptığı işin sayısını belirtir. Adedini bildiren mef’ûlü mutlak فَعْلَةً vezninden gelen bina-ı (masdar-ı) merreden yapılır.

مَرَّةً  kelimesi de mef’ûlü mutlak olur. Fiilinin önüne geçebilir. Türkçeye “kere, defa” diye tercüme edilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

الْعَـادِيَاتِ  kelimesi sülâsî mücerred olan  عدو  fiilinin ism-i failidir.

İsmi fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen i

simdir. İsmi fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَالْعَـادِيَاتِ ضَبْـحاًۙ


Sure, beraat-i istihlâl sanatına uygun olarak, surenin konusuyla alakalı bir cümleyle başlamıştır. Böylece kelamın maksadına işaret edilmiştir. Ayrıca cümle, hüsn-i ibtidâ sanatının güzel bir örneğidir.

Kelama en güzel giriş şekillerinden biri de kelamın konusuyla alakalı bir şeyle başlamaktır. Böylece kelamın maksadına işaret edilmiş olur. Surenin bu ilk ayeti berâat-i istihlâl sanatının güzel bir örneğidir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Bedî’ İlmi) 

Surenin ilk ayeti ibtidaiyyedir. وَ  , kasem harfidir. Ayette, îcâz-ı hazif sanatı vardır. Muksemun bih olan  وَالْعَـادِيَاتِ  car mecruru, takdiri  اقسم (Yemin ederim) olan mahzuf fiile mütealliktir.

Kasemin cevabı olan muksemun aleyh, 6. ayette gelmiştir.

ضَبْـحاً  mahzuf fiilin mef’ûlun mutlakı olup fetha ile mansubdur. Takdiri,  تضبح  (Sesli sesli soluyan) şeklindedir.

الْعَـادِيَاتِ , ism-i fail vezninde gelerek bu özelliğin hudûs ve yenilenmesine işaret etmiştir.

ضَبْـحاًۙ , bütün cinslere şamil masdar vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Masdarlar bir fiilin ihtiva ettiği bütün manaları içerirler. Yani; ism-i fail ve ism-i mefûlü de ifade eder.

الْعَـادِيَاتِ  hızla koşmak, seğirtmek manasına  عدو ’den ism-i fail cem-i müennes salimdir. 

Şu halde ata, deveye diğer koşanların hepsine söylenebilir. (Elmalılı Hamdi Yazır)

Yemin olsun, harıl harıl koşanlara, Allah Teâlâ sabahleyin koşan atlara yemin etmiştir. ضَبْـح  atın koşarken çıkardığı sestir. (Beyzâvî)

Burada gazilerin atlarının yemine tahsis edilmesinde ziyadesiyle Beraa sanatı vardır. {Beraa, maksada uygun olarak kelâma başlama sanatıdır. } sanki şöyle denilmiştir: Münafıklar, sahipleri hakkında yaydıkları yalan haberi yayarken, şunu, şunu yapan gazilerin atlarına yemin ederim ki, o yalan haberi yayanlar, çok nankördürler. (Ebüssuûd)