فَالْمُغ۪يرَاتِ صُبْحاًۙ
Savaş sırasında düşman üzerine saldıran atlar tasvir edilmekte ve eski savaşların insandan sonra en önemli unsuru olması dolayısıyla atlar üzerine yemin edilmektedir. Yeminin amacı, böylesine yararları bulunan ve insanların en çok sevdiği mallardan olan atları onlara bağışlayanın Allah olduğuna işaret etmek, o günün insanının gözünde çok değerli olan bu varlıklar üzerine yemin ederek müteakip âyetlerdeki mesajın gerçekliğine ve önemine dikkat çekmektir.
فَالْمُغ۪يرَاتِ صُبْحاًۙ
Ayet, atıf harfi فَ ile birinci ayetteki الْعَـادِيَاتِ ‘ya matuftur. Atıf harflerinden biri kullanılarak iki kelimeyi veya iki cümleyi birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir. Atıf harfinden önce gelene matufun aleyh, sonra gelene matuf denir. Matuf ile matufun aleyh arasında irab bakımından, siga bakımından, cümlelerin haberî veya inşaî olması bakımından uyum olur. Mana bakımından aralarında uygunluk varsa fiil isme atfedilebilir. Müstetir zamir atıf olmaz.Matufun irabı her zaman için matufun aleyhe uyar.
Matuf ile matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ile matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
صُبْحاً zaman zarfı الْمُغ۪يرَاتِ ‘ ye mütealliktir.
الْمُغ۪يرَاتِ kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
فَالْمُغ۪يرَاتِ صُبْحاًۙ
فَالْمُغ۪يرَاتِ atıf harfi فَ ile birinci ayetteki muksemun bih olan الْعَـادِيَاتِ ‘ya atfedilmiştir. Ciheti camiâ tezayüftür.
صُبْحاً zaman zarfıdır. İsmi fail olan الْمُغ۪يرَاتِ ’ ye mütealliktir.
فَالْمُغ۪يرَاتِ , ism-i fail vezninde gelerek bu özelliğin hudûs ve yenilenmesine işaret etmiştir.
ضَبْـحاًۙ - صُبْحاً kelimeleri arasında cinas-ı muzari ve lüzum ma la yelzem sanatı vardır.
Sabahleyin saldıranlara... Saldırılarda âdet, sabaha doğru gece saldırısıdır. Düşman hücumu farketmesin diye onlara gaflette oldukları sabah vaktinde hücum yapılır. Araplar bir hücum esnasında: يا صباح derler. Bu söz: ”Ey kavm! Sabahleyin bize doğru gelen şerden sakının," anlamına gelir. (Rûhu-l Beyân)
Sabahleyin âni baskın vurgusu, beyana ihtiyaç duymayacak kadar açıktır. Burada lugatın sabah vaktini “baskın vakti” manasında kullandığını zikretmemiş olsak bile, Kur’ân-ı Kerîm es-sabah, el-ısbâh ve es-subh kelimelerini “âni baskın ve korkutma» sahnelerinde kullanmıştır.