وَاِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَد۪يدٌۜ
Burada “insan” kavramıyla genel olarak insan türünün kastedildiği, çünkü bütün insanlarda bu tür olumsuz özelliklerin az çok bulunduğu belirtildiği gibi (bk. İbn Âşûr, XXX, 502-503), özellikle hidayetten nasibini alamamış insanların söz konusu olduğu da söylenmiştir. Râzî, bu ikinci yorumun çoğunluğun görüşü olduğunu belirtir (XXXII, 67). Bu âyetler, söz konusu insanların tabiatlarına yerleşmiş bulunan Allah’ın nimetlerine karşı nankörlük, kadir bilmezlik, mal biriktirmeye düşkünlük ve nimetin şükrünü yerine getirme vecîbesini umursamama gibi olumsuz özellikleri ortaya koymaktadır. 6. âyetteki kenûd kelimesinin bir hadiste şöyle açıklandığı rivayet edilir: “Öyle bir nankördür ki yalnız başına yer, kölesini döver, malî görevlerini yerine getirmez” (Taberî, XXX, 180). 7. âyet insanın kendisinin de bu nankörlüğünün farkında olduğunu, buna bizzat kendi vicdanının da tanıklık ettiğini belirtmektedir. Âyete “Şüphesiz buna Allah şahittir” mânası da verilmiştir (Taberî, XXX, 180). Bu takdirde âyet Allah’ın verdiği nimete karşı nankörlük edenler için bir uyarı anlamı taşır. Fakat birinci mâna bağlama daha uygundur. Âyete ayrıca “Nankör kişi âhirette kendi aleyhine şahitlik edecektir” şeklinde de mâna verilebilir (Elmalılı, IX, 6021). “Mal” diye tercüme ettiğimiz 8. âyetteki hayır kelimesini Râgıb el-İsfahânî, “akıl, adalet, fazilet, faydalı nesne gibi genellikle insanların rağbet ettiği şey” şeklinde tarif etmiştir (Müfredâtü’l-Kur’an, “hyr” md.). Eski Araplar’da kelime sıklıkla “mal” ve özellikle “at” anlamında kullanılmaktaydı. Burada “çok mal, servet” mânasında kullanıldığı anlaşılmaktadır.
وَاِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَد۪يدٌۜ
İsim cümlesidir. وَ atıf harfidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. هُ muttasıl zamiri اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur. لِحُبِّ car mecruru شَد۪يدٌ ‘a mütealliktir. الْخَيْرِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
لَ harfi اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır. شَد۪يدٌ kelimesi اِنَّ ’nin haberi olup lafzen merfûdur.وَاِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَد۪يدٌۜ
Ayet atıf harfi وَ ’la 6. ayetteki kasemin cevap cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur.
اِنَّ ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler, اِنّ , isim cümlesi ve lam-ı muzahlaka sebebiyle üç katlı tekid ifade eden çok muhkem cümlelerdir.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Müsned olan شَد۪يدٌ , mübalağalı ism-i fail kalıbı olan sıfat-ı müşebbehe vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta sürekli varlığına, sıfatın mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.
İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
İsm-i fail sübuta, istikrara ve sıfatın mevsûfa olan bağlılığına delalet eder. (Halidî, Vakafat, s. 80)
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Bütün mamullerin cümledeki yeri, aslında amilinden sonra gelmesidir. Car mecrur لِحُبِّ الْخَيْرِ , konudaki önemine binaen, amili olan لَشَد۪يدٌۜ ‘e takdim edilmiştir.
لِحُبِّ ’deki لِ harfi sebebiyyet ifade eder.
شَه۪يدٌۚ - لَشَد۪يدٌ kelimeleri arasında cinâs-ı nakıs ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
لَشَه۪يدٌۚ - لَكَنُودٌ - لَشَد۪يدٌ kelimeleri arasında mutarraf secî ve lüzum ma la yelzem sanatları vardır.
Mutarraf seci’: Terkîb, mısra veya sonundaki kelimelerin vezinlerinin farklı son harflerinin aynı olması durumudur.
‘’Hayır’’ kelimesi, Kur'an'ın [Eğer bir hayır bırakacaksa] (Bakara, 2/180) gibi birçok ayetlerinde mal manasına ve özellikle çok mal, servet manasına geldiği gibi, burada da genellikle mal diye tefsir edilmiştir. Mala, hayır denilmesinin sebebi insan yaratılışının mala meyledici olmasindan, dünya menfaati bulunmasından dolayı çoğu insanın onu mutlaka hayır gibi zannetmeleridir ki, burada o zannetme kötülenmiştir. (Elmalılı Hamdi Yazır)