فَاَمَّا مَنْ ثَقُلَتْ مَوَاز۪ينُهُۙ
“Tartılan ameller” diye çevirdiğimiz mevâzîn kelimesi ya “tartılan şey” anlamına gelen ve amelleri ifade eden mevzûn kelimesinin veya “terazi” anlamına gelen mîzanın çoğuludur. Meâlde birinci anlam tercih edilmiştir. İkinci anlama göre de kelime kinaye olarak yine tartılan amelleri ifade eder. Zira terazilerin ağır gelmesi, “onlarda tartılan eşyanın ağır gelmesi” demektir. “Tartılan amellerin ağır gelmesi” hayır ve iyiliklerin fazla olmasını anlatmakta ve Allah’ın rızâsının bu sayede kazanılacağını göstermektedir. 6-7. âyetler iyilikleri kötülüklerinden çok olan kimselerin nimetlerle donatılmış cennetlerde ebedî olarak mutlu ve müreffeh bir hayat süreceklerini ifade eder. Amellerin hafif olması ise kulun dünyada yaptığı iyiliklerin azlığı veya bulunmaması demektir. Bu âyet, dolaylı olarak “günahları ağır basarsa” anlamını da içermektedir. Bu ve benzeri ifadeler, konuyu insanların kavramasını sağlamaya yönelik temsilî anlatımlar olup, temel amaç, insanların adaletli bir şekilde yargılanıp hesap vereceklerini bilerek inanç ve amel hayatlarını sorumluluk bilinciyle oluşturmalarını sağlamaktır. Âyetlerde bildirilenler dışında âhiret olayları gayb âleminden olduğu için amellerin nasıl tartılacağı veya ölçüleceği hakkında söz söylemek yahut fikir yürütmek ise mümkün değildir.
9. âyette “kucaklayacak olan” diye çevirdiğimiz ümm kelimesi sözlükte “anne” anlamına gelir. Burada mecaz olarak “barınak” mânasında kullanılmıştır. Âyette, annenin çocuğuna kucak açıp onu bağrına basmaya can attığı gibi cehennemin de suçlulara kucak açarak onları içine almak için iştiyakla beklediğini ifade eden kinayeli bir anlatım söz konusudur (bu ve başka yorumlar için bk. İbn Âşûr, XXX, 514-515). 8-9. âyetler, böyle iyi işleri az, kötülükleri çok olan kimselerin gidecekleri yerin cehennem olduğunu göstermektedir. Tefsirlerde buradaki hâviye kelimesinin cehennemin isimlerinden biri olduğu belirtilmiştir.
فَاَمَّا مَنْ ثَقُلَتْ مَوَاز۪ينُهُۙ
فَ istînâfiyyedir. اَمَّا şart harfi veya tafsil harfidir. Şart anlamında, cezmetmeyen edatlardandır. Daha önce geçen bir cümleyi genişleterek anlatmak için kullanılır. (Hasan Akdağ, Arap Dilinde Edatlar)
Müşterek ism-i mevsûl مَنْ mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası ثَقُلَتْ ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur.
ثَقُلَتْ fetha üzere mebni mazi fiildir. تْ te’nis alametidir. مَوَاز۪ينُهُ fail olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir هُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.فَاَمَّا مَنْ ثَقُلَتْ مَوَاز۪ينُهُۙ
فَ , istînâfiyyedir. اَمَّا harf-i şart, tafsil ve tekid için kullanılır. Şart harfi olması için kendisinden sonra فَ harfinin gelmesi zorunludur. Zemahşerî: ‘’ اَمَّا cümleye tekid anlamı kazandırır’’ demiştir. (İtkan, c. 1, s. 421)
Şart, tafsil ve tekid bildiren اَمَّا edatı, cevabının başındaki ف harfi ile ayırt edilir. Zira cevabının başında ف harfi varsa o şart edatıdır ve tekid bildirir, yok ise tafsil ifade eder. (Nida Sultan Çelikkaya, Haber Üslubu ve Haberin Muktezâ-i Zâhire Uygun Gelmemesi Durumu)
Şart cümlesinde müşterek ism-i mevsûl مَنْ mübtedadır. Müsnedün ileyhin ism-i mevsûlle gelmesi sonraki habere dikkat çekme kastına matuftur. Sılası olan ثَقُلَتْ مَوَاز۪ينُهُ cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)
Şartın cevabı 7. ayette gelmiştir.
مَوَاز۪ينُهُ faildir. Müsnedin ileyhin izafetle marife olması veciz anlatımın (az sözle çok mana ifade etme) yanında tazim ifade eder.
مَنْ ثَقُلَتْ مَوَاز۪ينُهُۙ [Mizanı ağır gelen kimse] ifadesinde temsilî istiare sanatı vardır. İnsanın dünyada yaptığı iyi amellerinin fazla olması, tartısının ağır gelmesine benzetilmiştir.