وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ
“Kıskanç kişi” diye çevirdiğimiz hâsid kelimesi “kıskanmak” anlamına gelen hased kökünden sıfat olup kıskançlık ve çekememezlik duygusunun tesirinde kalan kişiyi ifade eder. Bu duygunun etkisiyle “birinin sahip olduğu nimetin zevalini arzulama” anlamına gelen haset, İslâm ahlâk kaynaklarında başlıca kötülük sebepleri arasında gösterilmiştir. Bir tür ruh hastalığı kabul edilen hased duygusunun insan tabiatındaki bencillik eğiliminden, dolayısıyla başkalarının kendisinden daha üstün durumda olmasına tahammül edememesinden kaynaklandığı, bu durumun onu bir tür bunalıma soktuğu bildirilmektedir. Bu sebeple âyette, kıskançlığı tutan hasetçinin şerrinden Allah’a sığınmanın önemine dikkat çekilmiştir (bu konuda bilgi için bk. Bakara 2/109).
وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ
وَ atıf harfidir. مِنْ شَرِّ car mecruru اَعُوذُ fiiline mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır. حَاسِدٍ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
اِذَا şart manası taşıyan, cezmetmeyen zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur. Vuku bulma ihtimali kuvvetli veya kesin olan durumlar için gelir.
إِذَا : Cümleye muzâf olan zarflardandır. Kendisinden sonra gelen muzâfun ileyh cümlesi aynı zamanda şart cümlesidir.
إِذَا ‘dan sonraki şart cümlesinin fiili, mazi veya muzari manalı olur. Cevabı ise umumiyetle muzari olur, mazi de olsa muzari manası verilir:
a) إِذَا fiil cümlesinden önce gelirse, zarf (zaman ismi); isim cümlesinden önce gelirse (mufâcee=sürpriz) harfi olur.
b) إِذَا ‘nın cevap cümlesi, iki muzari fiili cezm edenlerin cevap cümleleri gibi mazi, muzari, emir, istikbal, isim cümlesi... şeklinde gelir. Cevabın başına ف ‘nın gelip gelmeme durumu, iki muzari fiili cezm edenlerle aynıdır. (Bkz. Meczum Muzariler, Cümle Kuruluşu, s. 114, 118)
c. Sükun üzere mebnîdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
حَسَدَ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
حَسَدَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ
Ayet وَ ‘la önceki ayete atfedilmiştir. Veciz ifade kastına matuf olarak izafet formunda gelen مِنْ شَرِّ car mecruru اَعُوذُ fiiline müteallıktır.
Şarttan mücerret zaman zarfı اِذَٓا birinci ayetteki اَعُوذُ fiiline mütealliktir. اِذَا ‘nın muzâfun ileyhi olan حَسَدَ cümlesi, mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
حَاسِدٍ , ism-i fail vezninde gelerek bu özelliğin hudûs ve yenilenmesine işaret etmiştir. Kelimedeki nekrelik nev ve teksir ifade eder.
حَاسِدٍ - حَسَدَ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
مِنْ - شَرِّ kelimelerinin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Allah’a sığınılması istenenlerin sıralanması taksim sanatıdır.
Buradaki شَرِّ حَاسِدٍ [hasetçinin şerri] ifadesi ile, haset etme zamanındaki günahtan ve halinin çirkinliğinden, hasedinin ortaya çıkmasından sığınma kastedilmiş olabilir. (Fahreddin er- Râzî)
شَرِّ kelimesi surede birkaç defa tekrarlandığı için ıtnâb yapılmıştır. Maksat, bu vasıfların adiliğine dikkat çekmektir. (Safvetü’t Tefâsîr)
Kur’an surelerinin bitişi de girişi gibi belîğdir. Sureler o kadar güzel bir şekilde sona ermiştir ki muhatap artık başka bir şey duymak istemez. Sureler; dua-vasiyet, farzlar, tahmîd ve tehlîl, öğüt, vaat ve vaîd gibi surede işlenen konuya uygun bir sözle sona erer. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Bedî’ İlmi)
Tek cümleden oluşan sure Muavvizeteyn adıyla anılan iki surenin ilkidir. Bu sure ikizi olan Nas Suresi ile birlikte her Müslümanın günlük olarak sığınmak için okuduğu ve ibadetlerinin bir cüzü olan bir vird haline dönüşmüştür.
Suredeki 7 lafız Kur’an'daki diğer surelerde olmayıp sadece bu kısa surede yer almıştır. Bunlar şunlardır: الفلق، غاسق، وقَب، حاسد، حَسد، النفّاثات، العُقد
Bunlardan 4 ü sadece Kur’an’a mahsustur. Diğerleri Arapçada bilinmez ve hadisi şeriflerde de geçmez. Onlar da şunlardır: الفلق، غاسق، وقَب، النفّاثات. (Ahmet Bessâm es-Sâî, el-Mucize, C.1., s.119)