ثُمَّ يَأْت۪ي مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ عَامٌ ف۪يهِ يُغَاثُ النَّاسُ وَف۪يهِ يَعْصِرُونَ۟
عوم Aveme : Âm günlerin toplamı, sene ise ayların toplamıdır. Âm bir şeyin vakti olma anlamını ifade ederken sene de böyle bir mana yoktur. Bu nedenle âmul fiil denilir ancak senetül fiil denilmez. Buna mukabil tarih konusunda da seneta mietin denildiği halde âmu mietin kullanılmaz, çünkü belirtilen bu sayılar herhangi birşey için vakit değildirler. Âm ve sene arasındaki fark; sene, hak yada batıl , hayır yada şer olsun devirlerdeki değişikleri ifade eden zamanlar için kullanılır. Örneğin Nuh as.’ın kavmiyle yaşadığı haller süresince, Firavun ailesinin cezalandırılıp azaba mubtela kılınmaları gibi hayatlarında cereyan eden değişikliklerin olduğu zamanda hak, batıl yada hayır veya şer şeklinde sıradanlığın dışında cereyan eden değişimleri kapsayan zamanlar için sene kullanılır. Âm’a gelince; tabii durumlar ve sıradan programları kapsayan zamanlar için kullanılır. Nuh (as) dan sonraki elli yıl, bolluğun olduğu yıl, Allah u Teala’nın Nebi’yi ölü bıraktığı yüz yıl gibi… Buralarda hayatın akışında bir değişiklik olmamıştır. Sene daha çok sıkıntı ve kuraklığın olduğu yıl için kullanılır. Bundan dolayı kıtlık سِنه diye ifade edilir. عام ise daha çok ucuzluk ve bollğun olduğu yıl için kullanılır. Yine عَوْم Yüzmektir denilir ki, seneye عام denmesi, güneşin onun bütün burçlarında yüzdüğünden dolayıdır. (Müfredat – Tahqiq – Furuq) Kuran’ı Kerim’de isim kalıbında 9 ayette geçmiştir. (Mucemul Müfehres)
غوث Ğavese : غَوْثٌ kelimesi yardım etmek anlamında kullanılır. إسْتَغَثْتُهُ fiili ise ondan yardım talep ettim/istedim demektir. (Müfredat) Kuran’ı Kerim’de türevleriyle birlikte 5 ayette geçmiştir. (Mucemul Müfehres) Türkçede kullanılan şekli gavs(u’l Âzam)dır.r. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)
ثُمَّ يَأْت۪ي مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ عَامٌ ف۪يهِ يُغَاثُ النَّاسُ وَف۪يهِ يَعْصِرُونَ۟
Fiil cümlesidir. ثُمَّ tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından فَ harfinin zıttıdır. ثُمَّ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
يَأْت۪ي fiili, ى üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir.
مِنْ بَعْدِ car mecruru يَأْت۪ي fiiline müteallıktır. ذٰ işaret ismi sükun üzere mebni mahallen mecrur, muzâfun ileyhtir. ل harfi buud yani uzaklık bildiren harf, ك ise muhatap zamiridir.
عَامٌ fail olup lafzen merfûdur. ف۪يهِ car mecruru يُغَاثُ fiiline müteallıktır.
يُغَاثُ fiili عَامٌ ‘un sıfatı olarak mahallen merfûdur.
يُغَاثُ merfû meçhul muzari fiildir. النَّاسُ fail olup lafzen merfûdur.
وَ atıf harfidir. ف۪يهِ car mecruru يَعْصِرُونَ۟ fiiline müteallıktır.
يَعْصِرُونَ fiili, نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.ثُمَّ يَأْت۪ي مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ عَامٌ ف۪يهِ يُغَاثُ النَّاسُ وَف۪يهِ يَعْصِرُونَ۟
يَأْت۪ي مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ سَبْعٌ cümlesine ثُمَّ ile atfedilen ayetin ilk cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
ذٰلِكَ ile duruma işaret edilerek sonraki haberin önemi vurgulanmıştır. Ayrıca işaret isminde tecessüm özelliği vardır.
Bilindiği gibi işaret ismi, mahsûs şeyler için kullanılır. Ama burada olduğu gibi, aklî şeyler için kullanıldığında istiare olur. Câmi; her ikisinde de ‘‘vücûdun tahakkuku’’dur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kuran Işığında Belagat Dersleri Beyan İlmi)
يُغَاثُ cümlesi عَامٌ için sıfattır. Muzari fiil sıygasında gelerek hudûs, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Sıfatlar ıtnâb sanatıdır.
Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için kullanılan bir açıklama biçimidir. Sıfatın kullanılmasının, matbusunun daha iyi tanınması, övülmesi, yerilmesi, pekiştirilmesi, acındırılması, kapalılığının giderilmesi, tahsis edilmesi gibi maksatları vardır. Itnâb, bazen de sıfatlar vasıtasıyla yapılmaktadır. (Ar. Gör. Ömer Kara, Belâgat İlminde İki İfade Biçimi: Itnâb-Îcâz (I) Kur’an Metninin Anlaşılmasındaki Rolü Üzerine Bir Deneme)
يُغَاثُ fiili غَيْث ’ten gelir ki yağmur demektir ya da غِواث ’tan gelir ki kıtlıktan kurtulmaktır. (Beyzâvî)
وَ ’la makabline atfedilen وَف۪يهِ يَعْصِرُونَ۟ cümlesi, muzari fiil sıygasında gelerek hudûs, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Cümlede car mecrur önemine binaen amiline takdim edilmiştir.
Sözün gelişinden anlaşıldığı için bol olan şeyin ve sıktıkları şeyin ne olduğu zikredilmemiştir. Îcâz-ı hazif vardır.
Kur'an-ı Kerim’de verimli geçen yıl için عَامٌ , verimsiz geçen yıl için سنة kelimesi kullanılmıştır.