Kehf Sûresi 11. Ayet

فَضَرَبْنَا عَلٰٓى اٰذَانِهِمْ فِي الْكَهْفِ سِن۪ينَ عَدَداًۙ  ...

Bunun üzerine biz de nice yıllar onların kulaklarını (dış dünyaya) kapattık (Onları uyuttuk).
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَضَرَبْنَا biz de vurduk ض ر ب
2 عَلَىٰ (ağırlık)
3 اذَانِهِمْ kulaklarına ا ذ ن
4 فِي
5 الْكَهْفِ mağarada ك ه ف
6 سِنِينَ yıllar س ن و
7 عَدَدًا nice ع د د
 
“Onları ... derin bir uykuya daldırdık” diye çevirdiğimiz cümlenin lafzî tercümesi “kulaklarını kapattık” şeklindedir. Bu durum, uyuyan gençlerin anılan süre içinde uyanmamaları için işitme duyularının da çalışmaz hale getirildiğini ifade eder. Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 539
 

فَضَرَبْنَا عَلٰٓى اٰذَانِهِمْ فِي الْكَهْفِ سِن۪ينَ عَدَداًۙ

 

Fiil cümlesidir.  فَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder.  فَ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

ضَرَبْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur.

عَلٰٓى اٰذَانِهِمْ  car mecruru,  ضَرَبْنَا  fiiline müteallıktır. Muttasıl zamir  هِمْ,  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

فِي الْكَهْفِ  car mecruru,   اٰذَانِهِمْ ’deki zamirin mahzuf haline mütteallıktır.

سِن۪ينَ  zaman zarfı,  ضَرَبْنَا  fiiline müteallıktır. Nasb alameti  ي ’dır. Cemi müzekker salim kelimelere mülhak olduğu için  ي  ile nasb olurlar.

عَدَداً  kelimesi  سِن۪ينَ ‘nin sıfatı olup lafzen mansubdur. 

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.

(Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

فَضَرَبْنَا عَلٰٓى اٰذَانِهِمْ فِي الْكَهْفِ سِن۪ينَ عَدَداًۙ

 

Mütekellim Allah Teâlâ, muhatap Resulullah (sav)’dir.

Cümle  فَ  ile önceki ayetteki … فَقَالُوا رَبَّنَٓا اٰتِنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً  cümlesine atfedilmiştir.

Müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Fiilin azamet zamirine isnadı, tazim ifade eder. ضَرَبْنَا  fiilindeki  نَا  zamiri,  Allah’a ait azamet zamiridir.

Allah Teâlâ, Kur'an'da ne zaman kendisinden azamet zamiriyle bahsetse hemen öncesinde veya sonrasında vahdaniyetinin bilinmesi için kendisine ait tekil bir zamir gelir. (Samerrâî,  Beyânî Tefsîr Yolu, c. 2, s. 467)

سِن۪ينَ  için sıfat olan  عَدَداًۙ , masdar kalıbında gelerek mübalağa ifade etmiştir.  معدودة  anlamında olduğu için masdara isnad alakasıyla aklî mecazdır.

Ma‘lûm olduğu üzere masdarla vasıflanmak mübâlağa ifade eder. (Fâdıl Sâlih Samerrai, Beyanî Tefsir Yolu c. 4, s. 112)

Biz de kulaklarının üzerine vurduk ifadesi; duymalarını engelleyecek bir perde çektik demektir. Mana da “Onları seslerin uyandıramayacağı şekilde uyuttuk.’’ şeklindedir. Mef'ûl olan  حجابا ,  hazf edilmiştir.  فِي الْكَهْفِ سِن۪ينَ عَدَداًۙ  [Mağarada, nice yıllar] kelimeleri  ضَرَب  fiilinin iki zarfıdır.  عَدَداًۙ  kelimesi,  ذوات عدد  (sayılı yıllar) demektir. Yılların bununla nitelenmesi teksire de (çokluğa da), taklile de (azlığa da) muhtemeldir. Çünkü Allah Teâlâ'nın yanında onların kalış süreleri yarım gün gibidir.

فَضَرَبْنَا عَلٰٓى اٰذَانِهِمْ  ifadesi temsilî istiaredir. Onların üzerine ağır bir uyku bıraktık manasındadır. Bu derin uyku sebebiyle gözleri ve kulakları hislerini kaybettiler demektir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kuran Işığında Belagat Dersleri Beyân İlmi)

Bu ifade, temsili olarak onları uyutmak anlamındadır. Uyku halinde bütün duyuların şuur ve idraki perdelendiği halde yalnız kulakların zikre tahsis edilmesi, adete göre perdelenmeye muhtaç olan, onlar olduğu içindir. Zira normal olarak uyuyan kişinin, halktan uzak tek başına bulunduğu zaman, uyanma yolu kulaklarıdır. (Ebüssuûd)

Diğer bir görüşe göre ise ayetin ifadesi, kinaye yoluyla ağır uyku demektir. (Ebüssuûd, Âşûr)