قَالَتْ اِنّ۪ٓي اَعُوذُ بِالرَّحْمٰنِ مِنْكَ اِنْ كُنْتَ تَقِياًّ
قَالَتْ اِنّ۪ٓي اَعُوذُ بِالرَّحْمٰنِ مِنْكَ اِنْ كُنْتَ تَقِياًّ
Fiil cümlesidir. قَالَتْ fetha üzere mebni mazi fiildir. تْ te’nis alametidir. Fail müstetir olup takdiri هى ’dir.
Mekulü’l-kavli, اِنّ۪ٓي اَعُوذُ بِالرَّحْمٰنِ ’dir. قَالَتْ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder. ي mütekellim zamiri اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.
اَعُوذُ fiili اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur. اَعُوذُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdir انا ’dir.
Muzari fiillerin zamirlerinden bazıları ( أَنَا – أَنْتَ – نَخْنُ ... ) fail (özne) konumunda olduklarında zorunlu olarak müstetir olurlar, yani bariz zamir olarak açık şekilde yazılmaları mümkün olmadığı gibi bunların yerine açık bir isim söylenmesi de mümkün değildir. ( هُوَ - هِيَ) zamirlerinin müstetir oluşu ise mazi fiilde de muzari fiilde de vücûben değil cevazendir, yani bunların müstetir zamir olarak kullanılmaları zorunlu olmayıp bu zamirlerin yerine istenildiği takdirde açık isim getirilmesi de mümkündür. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
بِالرَّحْمٰنِ car mecruru اَعُوذُ fiiline müteallıktır. مِنْكَ car mecruru اَعُوذُ fiiline müteallıktır.
اِنْ şart harfi iki muzari fiili cezm eder. كَانَ ’nin dahil olduğu isim cümlesi şart cümlesidir. تَ muttasıl zamiri كُنْتَ ’nin ismi olarak mahallen merfûdur.
تَقِياًّ kelimesi كُنْتَ ’nin haberi olup lafzen mansubdur.
Şartın cevabı mahzuftur. Takdiri; فاتركني أو فانته عنّي (Beni bırak) şeklindedir.
قَالَتْ اِنّ۪ٓي اَعُوذُ بِالرَّحْمٰنِ مِنْكَ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan cümlede Allah Teâlâ, Hz. Meryem’in sözlerini bildirmektedir.
قَالَتْ fiilinin mekulü’l-kavli, اِنّ۪ٓ ile tekid edilmiş sübut ifade eden isim cümlesi faide-i haber inkârî kelamdır. Bu cümlenin müsnedi اَعُوذُ بِالرَّحْمٰنِ مِنْكَ şeklinde fiil cümlesi formunda gelmiştir. İsim cümlesinde müsnedin muzari fiil cümlesi olması hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler.(Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve subût ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler, اِنَّ , isim cümlesi ve isnadın tekrar etmesi sebebiyle üç katlı bir tekid ve yerine göre de tahsis ifade eden çok muhkem/sağlam cümlelerdir. (Elmalılı Kadr/1.)
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
اِنْ كُنْتَ تَقِياًّ
Ayetin son cümlesi istînâfiyyedir. Şart üslubunda gelmiş inşâî isnaddır.
Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Takdiri فاتركني (Beni bırak) olan cevap cümlesi mahzuftur.
Bu takdire göre mezkûr şart ve mukadder cevap cümlelerinden oluşan terkip, şart üslubunda, talebî inşâî isnaddır.
Şart cümleleri haberî veya inşâî olabilir. Bunu cevap cümlesi tayin eder.
Ayette cevabın mahzuf olması farklı yönlerden düşünmeyi gerektirdiği, ayrıca dinleyici ve okuyucuyu düşünce ve hayal ufkuna yönlendirdiği için mübalağa içermektedir. Îcâz metoduyla cümle daha yoğun anlamlar yüklenmiştir. (Hasan Uçar Kur’ân-ı Kerîm’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları Doktora Tezi)