فَاتَّخَذَتْ مِنْ دُونِهِمْ حِجَاباً فَاَرْسَلْـنَٓا اِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَراً سَوِياًّ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | فَاتَّخَذَتْ | çekmişti |
|
2 | مِنْ |
|
|
3 | دُونِهِمْ | onlarla arasına |
|
4 | حِجَابًا | bir perde |
|
5 | فَأَرْسَلْنَا | biz de gönderdik |
|
6 | إِلَيْهَا | ona |
|
7 | رُوحَنَا | ruhumuzu (Cebrail’i) |
|
8 | فَتَمَثَّلَ | göründü |
|
9 | لَهَا | ona |
|
10 | بَشَرًا | bir insan şeklinde |
|
11 | سَوِيًّا | düzgün |
|
فَاتَّخَذَتْ مِنْ دُونِهِمْ حِجَاباً فَاَرْسَلْـنَٓا اِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَراً سَوِياًّ
Fiil cümlesidir. فَ atıf harfidir. اتَّخَذَتْ fetha üzere mebni mazi fiildir. تْ te’nis alametidir. Faili müstetir olup takdiri هى ‘dir.
مِنْ دُونِهِمْ car mecruru mahzuf ikinci mef’ûlun bihe müteallıktır. Muttasıl zamir هِمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
حِجَاباً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
فَ atıf harfidir. اَرْسَلْـنَٓا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekkellim zamiri نَا fail olarak mahallen merfûdur.
اِلَيْهَا car mecruru اَرْسَلْـنَٓا fiiline müteallıktır. رُوحَنَا mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Mütekellim zamir نَا muzâfun ileyh olup mahallen mecrurdur.
فَ atıf harfidir. تَمَثَّلَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هى ‘dir.
لَهَا car mecruru تَمَثَّلَ fiiline müteallıktır. بَشَراً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
سَوِياًّ kelimesi بَشَراً ‘in sıfatı olup fetha ile mansubdur.
اتَّخَذَتْ fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil iftiâl babındadır. Sülâsîsi أخذ ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
تَمَثَّلَ fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi مثل ’dir.
Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüb (sakınma) ve talep anlamları katar.
فَاتَّخَذَتْ مِنْ دُونِهِمْ حِجَاباً فَاَرْسَلْـنَٓا اِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَراً سَوِياًّ
فَاتَّخَذَتْ مِنْ دُونِهِمْ حِجَاباً cümlesi, önceki ayetteki muzâfun ileyh konumundaki cümleye فَ harfiyle atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.
حِجَاباً ’deki tenvin, “herhangi bir” manasında cins ifade eder.
Cenab-ı Hak, Hazret-i Meryem'in, ailesine karşı da bir perde taktığını beyan buyurmuştur. Bunun zahiri onun, o yere tek başına gidip çekilmekle yetinmeyip, kendisi ile ailesi (insanlar) arasına duvar gibi bir engel koyduğunu gösterir. Bunun, kendisi ile ailesi arasına bir perde astığı manasına gelmesi de muhtemeldir. (Fahreddin er-Râzî)
Öncesine فَ ile atfedilmiş, فَاَرْسَلْـنَٓا cümlesi müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Atıf sebebi cümleler arasındaki manen ve lafzen ittifaktır.
Fiilin azamet zamiriyle gelmesi tazim ifade eder.
رُوحَ ‘in azamet zamirine muzaf oluşu onu şereflendirmek ve yüceltmek içindir.
Yıkanmak için kendisiyle halkı arasına kendisini örten bir örtü çekti. Ona Cebrail'i gönderdik. رُوحَنَا ‘nın izafetle gelmesi şereflendirmek içindir. (Nesefî, Medâriku’t-Tenzîl Ve Hakâîku’t-Te’vîl)
Hz. Meryem, oraya oturunca Allah Teâlâ ona Rûhu gönderdi. Müfessirler, bu rûhun ne olduğu hususunda ihtilaf etmiş ve ekseri müfessirler bunun Cebrail (as) olduğunu söylemişlerdir. (Fahreddin er-Râzî)
Ayetin son cümlesi فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَراً سَوِياًّ , makabline matuftur. Müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Ayetteki fiillerin hepsi mazi sıygada gelerek sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
تَمَثَّلَ fiili, تَفَعَّلَ babındadır. Bu babın fiile kattığı anlamların bazıları mutavaat, tekellüf, edinmek, sayrurettir.
فَتَمَثَّلَ fiilinin mef’ûlü olan بَشَراً ‘in sıfatı olan سَوِياًّ , anlamı zenginleştirmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
بَشَراً ’deki tenvin cins ve tazim ifade eder.