وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مَرْيَمَۢ اِذِ انْتَبَذَتْ مِنْ اَهْلِهَا مَكَاناً شَرْقِياًّۙ
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مَرْيَمَۢ اِذِ انْتَبَذَتْ مِنْ اَهْلِهَا مَكَاناً شَرْقِياًّۙ
Fiil cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. اذْكُرْ sükun üzere mebni emir fiildir. Faili ise müstetir zamir أنت ‘dir.
فِي الْكِتَابِ car mecruru اذْكُرْ fiiline müteallıktır. مَرْيَمَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar.
Gayri munsarife “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir.
Arapçada kullanılmakla birlikte arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (Yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اِذِ zaman zarfı مَرْيَمَ ‘den bedeli iştimal olarak mahallen mansubdur. Veya mahzuf olan اذكر fiiline müteallıktır.
(إِذْ) : Yalnız cümleye muzâf olan zaman zarfıdır.
a) (إِذْ) mef’ûlun fih, mef’ûlun bih, mef’ûlun leh olur.
b) (إِذْ) den sonra muzari fiil veya isim cümlesi gelirse gelecek zaman ifade eder.
c) (بَيْنَا) ve (بَيْنَمَا) dan sonra gelirse mufâcee (sürpriz) harfi olur. Bu durumda zarf (zaman bildiren isim) değil harf olur.
d) Sükun üzere mebnîdir. Burda mef’ûlun fih konumunda gelmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
انْتَبَذَتْ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. انْتَبَذَتْ fetha üzere mebni mazi fiildir. تْ te’nis alametidir.
مِنْ اَهْلِهَا car mecruru انْتَبَذَتْ fiiline müteallıktır. Muttasıl zamir هَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
مَكَاناً kelimesi انْتَبَذَتْ fiilinin mef’ûlun bihi olup fetha ile mansubdur.
شَرْقِياًّ kelimesi مَكَاناً ‘in sıfatı olup fetha ile mansubdur.
انْتَبَذَتْ fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil iftiâl babındadır. Sülâsîsi نبذ ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مَرْيَمَۢ اِذِ انْتَبَذَتْ مِنْ اَهْلِهَا مَكَاناً شَرْقِياًّۙ
İsti'naf cümlesi olan bu ayet Peygamber Efendimize emirle başlamıştır. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
الْكِتَابِ ’den maksat Kur’an’dır.
Burada Kitaptan murad, Kur’an değil, bu sure-i kerimedir. Çünkü bu kıssanın zikri ile surede zikredilen diğer peygamberlerin kıssalarının zikrini gerektiren Hazret-i Zekeriya'nın kıssası, bu surenin başında zikredilmektedir. Yani bu surede: Hazret-i Meryem'in kıssasını da an. Zira anmak (zikir), şahısların kendileri için değil, onlarla ilgili haberler içindir. (Ebüssuûd)
Müspet mazi fiil sıygasındaki انْتَبَذَتْ مِنْ اَهْلِهَا مَكَاناً شَرْقِياًّۙ cümlesine muzâf olan اِذِ , zaman zarfıdır. Müteallakı اذْكُرْ fiillidir.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
Ayetteki اِذِ edatı Meryem lafzından bedel-i iştimâldir. Çünkü, zaman, Hazret-i Meryem'in başına gelen şeyi de kapsamaktadır. Burada, Meryem'in zikredilmesinin maksadı, bu enteresan hadisenin ne zaman meydana geldiğini anlatmaktır. (Fahreddin er-Râzî, Nesefî, Medâriku’t-Tenzîl Ve Hakâîku’t-Te’vîl)
مَكَاناً mekân zarfı, شَرْقِياًّۙ onun sıfatıdır. Sıfat ıtnâb babındandır. مَكَاناً ’deki tenvin cins ifade eder.
انْتَبَذَتْ fiili, اِفْتِعال babındadır. اِفْتِعال babı fiile mutavaat, müşareket, izhar, ihtiyar, cehd ve talep manaları katar. İhtiyar, cehd ve talep manalarının ayetteki bu fiile dahil olduğu kolaylıkla anlaşılmaktadır.
Beyt-i Makdisin doğu tarafına çekilmişti. Bundan dolayı Hristiyanlar doğuyu kıble edindiler. (Beyzâvî)
Ayetteki انْتَبَذَتْ cümlesi ‘uzaklaştı ve doğuda bir yere süratlice tek başına gitti’ demektir. (Fahreddin er-Râzî)
Burada özellikle doğu tarafının zikredilmesi, onların doğu tarafını ve nurların çıktığı yeri tazim etmelerindendi. Onlara göre doğu ciheti diğer bütün cihetlerden daha faziletlidir. (Kurtubî)