وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَياًّ۟
وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَياًّ۟
İsim cümlesidir. وَ atıf harfidir. سَلَامٌ mübteda olup lafzen merfûdur. عَلَيْهِ car mecruru mübtedanın mahzuf haberine müteallıktır. يَوْمَ zaman zarfı, سَلَامٌ ‘e müteallıktır.
وُلِدَ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
يَوْمَ hem cümleye hem de tek kelimeye (müfrede) muzâf olan zarflardandır. Cümleye muzâf olduğunda, muzâfun ileyh cümlesinin başında (اَنْ) bulunmaz. Bu duruma pratikte çok rastlanılmaktadır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وُلِدَ fetha üzere mebni meçhul mazi fiildir. Naib-i faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
وَ atıf harfidir. يَوْمَ zaman zarfı, سَلَامٌ ‘e müteallıktır.
يَمُوتُ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. يَمُوتُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
وَ atıf harfidir. يَوْمَ zaman zarfı سَلَامٌ ‘e müteallıktır.
يُبْعَثُ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. يُبْعَثُ merfû meçhul muzari fiildir. Naib-i faili müstetir olup takdiri هو ’dir. حَياًّ naib-i failin hali olup fetha ile mansubdur.
Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l-hal marife olur. Hal mansubtur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde, iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l-hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hal’i sahibu’l-hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir.
Hal sahibu’l-hale ya و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim)..(Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَياًّ۟
Ayet وَ ’la …وَلَمْ يَكُنْ cümlesine atfedilmiştir. İki cümle arasında manen ve lafzen ittifak mevcuttur. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Car mecrur عَلَيْهِ ‘nin müteallakı olan haber mahzuftur. Cümle sübut ve istikrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Müsnedün ileyh olan سَلَامٌ , bu ayette nekra gelmiştir. Aslolan marife gelmesidir. Burada müsnedün ileyhin tenkiri, teksir ve tazim ifade etmesinin yanında, onun özel bir nev olduğunun da işaretidir. “Öyle bir selamdır ki bilinenlerin hiç birisine benzemez” anlamı vardır.
Bu nekrelik taklîl için de olur. Çünkü Allah tarafındandır. O’nun tarafından olan az birşey, aslında çok büyüktür. Başka hiçbir şeye ihtiyaç bırakmaz. Bunun için aynı sûrenin 33. ayetinde وَالسَّلَامُ عَلَيَّ يَوْمَ وُلِدْتُ وَيَوْمَ اَمُوتُ وَيَوْمَ اُبْعَثُ حَياًّ [Ve selâm bana hem doğduğum gün, hem öleceğim gün, hem diri olarak ba‘s olunacağım, çıkarılacağım gün] (Meryem/33) aynı kelime marife olarak gelmiştir. Çünkü Allah tarafından değildir. Îsa’nın (as) sözüdür. Ama Kur’an-ı Kerîm’in diğer ayetlerinde ne zaman selâm kelimesi Allah’a izafe edildiyse nekre gelmiştir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Mahzuf habere müteallık olan Zaman zarfı يَوْمَ ‘nin muzâfun ileyhi konumundaki وُلِدَ fiili meçhul bina edilmiştir.
Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.
Tezat sebebiyle يَوْمَ وُلِدَ izafetine atfedilen يَوْمَ يَمُوتُ izafetinde muzâfun ileyh cümlesi olan يَمُوتُ , müspet muzari fiil sıygasında gelerek hudûs, teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir.
Aynı üslupta gelen وَيَوْمَ يُبْعَثُ izafeti, önceki izafete matuftur.
يَوْمَ kelimesinin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.
وُلِدَ - يَمُوتُ kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır. (Safvetü’t Tefâsîr)
Selamın, Yahya (as)’a olduğu günlerin sayılması taksim sanatıdır.
حَياًّ۟ , naib-i failden haldir.