Meryem Sûresi 93. Ayet

اِنْ كُلُّ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ اِلَّٓا اٰتِي الرَّحْمٰنِ عَبْداًۜ  ...

Göklerdeki ve yerdeki herkes Rahman’a kul olarak gelecektir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِنْ
2 كُلُّ hepsi ك ل ل
3 مَنْ kimselerin
4 فِي bulunan
5 السَّمَاوَاتِ göklerde س م و
6 وَالْأَرْضِ ve yerde ا ر ض
7 إِلَّا ancak
8 اتِي gelecektir ا ت ي
9 الرَّحْمَٰنِ Rahman’a ر ح م
10 عَبْدًا kul olarak ع ب د
 
Gökler, yer, bunların içinde bulunan melek, cin, insan vb. ne varsa hepsini Allah yaratmıştır; onlar tanrı değil Allah’ın kullarıdır; O’na itaat ve ibadet ederler (krş. İsrâ 17/44). Allah, onlardan ve kendisine çocuk yakıştıranlardan haberdardır, onların sayılarını ve yaptıklarını bilir. Kıyamet gününde herkes tek tek O’nun huzurunda toplanacak ve yaptıklarıyla başbaşa kalarak hesap vereceklerdir.
 
 Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 620
 

اِنْ كُلُّ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ اِلَّٓا اٰتِي الرَّحْمٰنِ عَبْداًۜ

 

اِنْ  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  كُلُّ  mübteda olup lafzen merfûdur. Müşterek ism-i mevsûl  مَنْ , muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  فِي السَّمٰوَاتِ  car mecruru mahzuf sılaya müteallıktır.  الْاَرْضِ  atıf harfi  وَ ’la  السَّمٰوَاتِ ’ye matuftur. 

اِلَّٓا  hasr edatıdır.  اٰتِي  mübtedanın haberi olup  ى  üzere mukadder damme ile merfûdur.  الرَّحْمٰنِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.  عَبْداً  kelimesi hal olup fetha ile mansubdur.

Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l-hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde, iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l-hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hal’i sahibu’l-hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir.

Hal sahibu’l-hale ya  و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 

1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 

2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 

3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim).. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)  
 

اِنْ كُلُّ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ اِلَّٓا اٰتِي الرَّحْمٰنِ عَبْداًۜ

 

Ta’liliyye veya beyanî istînâf olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Ta’lil cümleleri ıtnâb sanatıdır.

Sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. Mübteda olan  كُلُّ ’nün muzâfun ileyhi konumundaki müşterek ism-i mevsûl  مَنْ ’in sılası mahzuftur.  فِي السَّمٰوَاتِ  bu mahzuf sılaya müteallıktır.  وَالْاَرْض , tezat nedeniyle  فِي السَّمٰوَاتِ ’ye atfedilmiştir. 

السَّمٰوَاتِ  ve  الْاَرْضِ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr ve tıbâk-ı îcab sanatları vardır.

السَّمٰوَاتِ ’tan sonra  الْاَرْضِ ’nin zikredilmesi umumdan sonra hususun zikri babında ıtnâb sanatıdır. Çünkü semavat, arza şamildir.

Müsned olan  اٰتِي الرَّحْمٰنِ , veciz ifade ve tazim kastıyla izafet formunda gelmiştir.

Kasr üslubuyla tekid edilmiş cümlede  اِنْ  nefy harfi ve  اِلَّٓا  hasr edatı ile oluşan kasr, mübteda ve haber arasındadır.  مَنْ  mevsûf/maksûr,  اٰتِي الرَّحْمٰنِ  sıfat/ maksûrun aleyh olmak üzere, kasr-ı mevsûf ale’s-sıfattır. 

مَنْ  müşterek ism-i mevsûldür. Canlı cansız her şeyi kapsamaktadır.    

كُلُّ ’nün takdimi selbin umumuna işaret eder.

Şu örnekteki gibi umum kasdedilince müsnedün ileyh takdim edilir.  كلّ الناجحون لم  يأخذوا جوائزهم  [Kazananların hiçbiri ödülünü almadı]. Böylece hüküm bütün fertler için geçerli olur. Hiç bir istisnası yoktur. Buna selbin (olumsuzluğun) umumiliği denir. Ancak burada çok önemli bir noktaya temas etmek gerekir. O da bu umum ifade  eden edatların, cümlede müsnedün ileyh konumunda olmasıdır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi) 

اٰتِي  kelimesi,  أتى  fiilinin ism-i failidir. Rahmân’a muzâftır. Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde  لِلرَّحْمٰنِ  isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.

عَبْداً  hal olarak mansubdur. Hal, cümlede failin, mef’ûlün veya her ikisinin durumunu bildirmek için kullanılan vasfı ifade eden tetmim ıtnâbı sanatıdır.

Asıl üzere (izafetsiz olarak)  اٰتِي الرَّحْمٰن  şeklinde de okunmuştur. (Beyzâvî)