قَالَ قَدْ اُو۫ت۪يتَ سُؤْلَكَ يَا مُوسٰى
قَالَ قَدْ اُو۫ت۪يتَ سُؤْلَكَ يَا مُوسٰى
Fiil cümlesidir. قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Mekulü’l-kavli قَدْ اُو۫ت۪يتَ ‘dir. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder. اُو۫ت۪يتَ fiili ى üzere mukadder fetha ile mebni, meçhul mazi fiildir. Muttasıl zamir تَ naib-i fail olup mahallen merfûdur.
سُؤْلَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
يَا nida harfidir. مُوسٰى münadadır. Müfred alem olup damme üzere mebni mukadder fiilin mef’ûlun bihi olarak mansubdur. Takdiri; أدْعوُ (Çağrıyorum) şeklindedir.
مُوسٰى kelimesi gayri munsariftir. Çünkü kendisinde hem alemlik (özel isim olma vasfı) ve hem de ucmelik vasfı (yani Arapça olmama vasfı) bulunmaktadır.
İsimler îrab harekelerinin hepsini alıp almama bakımından ikiye ayrılır:
1. Munsarif isimler: Tenvini ve îrab harekelerinin hepsini gerektiği durumlarda alabilen isimlerdir. Yani ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde kesrayı alırlar.
2. Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir.
Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar.
Arapçada bazı isimlerin birtakım özellikleri ve illetleri vardır. Bir ismin munsarif olmasını engelleyen dokuz illet vardır. Bu dokuz illetten ikisi her ne zaman bir isimde bir araya gelse artık o isim gayri munsarif olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَالَ قَدْ اُو۫ت۪يتَ سُؤْلَكَ يَا مُوسٰى
İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır.
قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli قَدْ اُو۫ت۪يتَ سُؤْلَكَ , tahkik harfiyle tekid edilmiş, müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber talebî kelamdır.
Cümlede faili malum olan fiil, meçhul bina edilerek faile değil mef’ûle dikkat çekilmiştir. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.
Ayrıca bu bina naib-i failin bu fiilide bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)
Ayetin sonundaki münada, takdiri أدعو (Çağırıyorum) olan mahzuf fiilin mef’ûlüdür.
İtiraziyye olan cümle nida üslubunda talebi inşai isnaddır. İtiraz cümleleri ıtnâb babındandır.
Çeşitli gayelere binaen araya girmiş saplama bir cümle olan itiraziyye cümlesinin, ana cümlenin anlamına tesiri yoktur. (Sevinç Resul, Belâğatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”In Kullanımı)
سُؤْلَ talep etmek ve istek anlamındadır. Bu kelime, خُبْز (ekmek) kelimesinin مَخْبُز (pişirilmiş) ve (lokma) kelimesinin de مَأكُول (yenilmiş) anlamına gelmesi gibi, ism-i mefûl anlamında olarak فُعْلَ kalıbındadır. (Fahreddin er-Râzî)