Tâ-Hâ Sûresi 95. Ayet

قَالَ فَمَا خَطْبُكَ يَا سَامِرِيُّ  ...

Mûsâ, “Ya senin derdin neydi ey Sâmirî?” dedi.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ dedi ki ق و ل
2 فَمَا nedir?
3 خَطْبُكَ senin amacın خ ط ب
4 يَا سَامِرِيُّ Samiri س م ر
 

قَالَ فَمَا خَطْبُكَ يَا سَامِرِيُّ

 

Fiil cümlesidir. قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir. Mekulü’l-kavli, mukadder şart ve cevabıdır.  قَالَ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. 

فَ  mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri; إن ذكر أخي الحقيقة فما خطبك أنت؟ (Kardeşim doğruyu söylüyorsa, sana ne oldu?) şeklindedir.

مَا  istifham ismi mübteda olarak mahallen merfûdur.  خَطْبُكَ  mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.

Nida cümlesi itiraziyyedir.  يَا  nida harfidir.  سَامِرِيُّ  münadadır. Müfred alem olup damme üzere mebni mahallen mansubdur.

سَامِرِيُّ  kelimesi gayri munsariftir. Çünkü kendisinde hem alemlik (özel isim olma vasfı) ve hem de ucmelik vasfı (yani Arapça olmama vasfı) bulunmaktadır.

Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar.

Gayri munsarife “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir.

Arapçada kullanılmakla birlikte arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (yer, ülke, kişi adları gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

قَالَ فَمَا خَطْبُكَ يَا سَامِرِيُّ

 

Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.  

قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavl olan  فَمَا خَطْبُكَ يَا سَامِرِيُّ  cümlesinde  فَ , rabıtadır. Bu; cümleden önce mahzuf bir şart olduğunun işaretidir. İstifham üslubunda talebî inşâî isnad olan  مَا خَطْبُكَ يَا سَامِرِيُّ  cümlesi, mahzuf şartın cevabıdır.

Takdiri …إن ذكر أخي الحقيقة  (eğer kardeşim doğruyu söylüyorsa) olan mahzuf şart ve mezkûr cevabından oluşan terkip, şart üslubunda talebî inşâî isnaddır. Şart cümlesinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

مَا  soru harfi mübtedadır. Müsned olan  خَطْبُكَ , mazi fiil sıygasında gelerek hükmü takviye ve hudûs ifade etmiştir.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, s. 107) 

Hz. Musa, Sâmirî'nin hilesinin batıl olduğunu kendi itirafıyla göstermek ve kendisine uygulayacağı cezanın, onun fitnesine kapılanlar ile onlardan sonra gelecek ümmetlere de bir ibret dersi olması için ona böyle hitap etmiştir. (Ebüssuûd)

İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen taaccüp ve kınama amacı taşıyan cümle mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.

Hz. Musa, Sâmirî’ye karşı duyduğu kızgınlığı ve taaccübü istifham cümlesiyle belirtmiştir. 

يَا سَامِرِيُّ  nida cümlesi, istînâfiyye veya itiraziyyedir.

خَطْبُ  bir kimse bir şey talep ettiğinde kullanılan خَتَمَ الامر  cümlesindeki fiilin masdarıdır. Binaenaleyh, bir şey yapan kimseye denildiğinde bunun manası, “Sıkıntın ne, isteğin ne?” demek olup bundan maksat ise o kimsenin yaptığını yadırgamak ve onun yaptığı şeyin büyük kabahat olduğunu belirtmektir. (Fahreddin er-Râzî, Keşşâf -Âşûr)