Enbiyâ Sûresi 66. Ayet

قَالَ اَفَتَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَنْفَعُكُمْ شَيْـٔاً وَلَا يَضُرُّكُمْۜ  ...

İbrahim, şöyle dedi: “Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ dedi ki ق و ل
2 أَفَتَعْبُدُونَ tapıyor musunuz? ع ب د
3 مِنْ
4 دُونِ bırakıp da د و ن
5 اللَّهِ Allah’ı
6 مَا şeylere
7 لَا asla
8 يَنْفَعُكُمْ size fayda vermeyen ن ف ع
9 شَيْئًا hiçbir ش ي ا
10 وَلَا ve
11 يَضُرُّكُمْ zarar vermeyen ض ر ر
 

Putperestlerin İbrâhim’e, “Sen bunların konuşmadığını pekâlâ biliyorsun” demeleri, açıkça kendilerinin de tanrılarının âcizliğini itiraf etmelerinden başka bir şey değildi. Dolayısıyla bu cevap İbrâhim’e, onların inançlarının ne kadar anlamsız ve saçma olduğunu yüzlerine vurma fırsatı verdi. 66-67. âyetlerde onun bu konudaki eleştirisi nakledilmektedir. Ancak taassupları sebebiyle bu eleştiriye tahammül edemeyen putperestler İbrâhim’i yakmaya karar verdiler ve böylece tanrılarının onları koruması gerekirken, onlar tanrılarını korumak istediler. Rivayete göre İbrâhim’i yakmak için kavmi büyük bir ateş yakıp onu mancınıkla ateşe fırlattılar; ancak Allah’ın bir mûcizesi olarak ateş onu yakmadı

 Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 687

 

قَالَ اَفَتَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَنْفَعُكُمْ شَيْـٔاً وَلَا يَضُرُّكُمْۜ

 

Fiil cümlesidir. قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو dir.

Hemze istifham harfidir. Mekulü’l-kavl cümlesi mahzuftur. Takdiri;  أتعرفون ذلك (Bunu biliyor musunuz?) şeklindedir.

فَ  atıf harfidir.  تَعْبُدُونَ  fiili  نَ un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ı fail olarak mahallen merfûdur.

مِنْ دُونِ  car mecruru  مَا ’nın mahzuf haline müteallıktır.  اللّٰهِ  lafza-i celâli, muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

Müşterek ism-i mevsûl  مَا , mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası  لَا يَنْفَعُكُمْ ’dur. Îrabdan mahalli yoktur.

لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  يَنْفَعُكُمْ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir. Muttasıl zamir  كُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.  شَيْـٔاً  mef’ûlu mutlaktan naib olup fetha ile mansubdur.

وَلَا يَضُرُّكُمْ  cümlesi atıf harfi وَ ’la makabline matuftur.

لَا nefy harfinin tekrarı olumsuzluğu tekid içindir.  يَضُرُّ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir. Muttasıl zamir  كُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
 

قَالَ اَفَتَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَنْفَعُكُمْ شَيْـٔاً وَلَا يَضُرُّكُمْۜ

 

Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi, şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli mahzuftur. Takdiri, أتعرفون ذلك  (Bunu biliyor musunuz?) şeklindedir.

Hemze inkârî istifham,  فَ  atıf harfidir.

Mahzuf mekulul-kavle matuf olan  اَفَتَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ  cümlesi, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Cümle istifham üslubunda gelmiş olsa da soru kastı taşımayıp taaccüp ve tariz  anlamda geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca mütekellimin, bu sorunun cevabını bilmemesi söz konusu olmadığından bu cümlede tecâhül-i ârif sanatı  sanatı vardır.

دُونِ اللّٰهِ  izafeti, gayrının tahkiri içindir.

Mef’ûl konumundaki müşterek ism-i mevsûl  مَٓا ’nın sılası olan  لَا يَنْفَعُكُمْ شَيْـٔاً  cümlesi, menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Aynı üslupta gelen  وَلَا يَضُرُّكُمْ  cümlesi sıla cümlesine tezat sebebiyle atfedilmiştir.

شَيْـٔاً ’deki tenvin hem kıllet hem kesret ifade eder. Bilindiği gibi menfi siyakta nekre umuma işarettir.

Cümledeki nefy harfi olumsuzluğu tekid için tekrarlanmıştır.

يَنْفَعُكُمْ - يَضُرُّكُمْ  kelimeleri arasında tıbâk-ı îcâb sanatı vardır. (Safvetü’t Tefasir)

لَا يَنْفَعُكُمْ شَيْـٔاً  cümlesiyle,  لَا يَضُرُّكُمْۜ  cümlesi arasında mukabele sanatı vardır.

Allah’ın dışında ibadet ettiklerinin özelliklerinin sayılması taksim sanatıdır. 

“Size menfaati olmayan şeylere mi tapıyorsunuz?” delili karşısında bocaladılar. Yani bunlar size rızık da herhangi bir şey de vermezler, demektir.

“Size zarar da vermezler”: Onlara ibadet etmediğiniz takdirde. Bunda da onları fayda ve zarar vermeye gücü yetene ibadet etmeye teşvik vardır. (ez-Zâdu’l Mesîr)