اَمْ لَمْ يَعْرِفُوا رَسُولَهُمْ فَهُمْ لَهُ مُنْكِرُونَۘ
اَمْ لَمْ يَعْرِفُوا رَسُولَهُمْ فَهُمْ لَهُ مُنْكِرُونَۘ
اَمْ munkatıadır. بل ve hemze manasındadır. لَمْ muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir. يَعْرِفُوا fiili, ن ‘un hazfiyla meczum muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
رَسُولَهُمْ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir هُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
فَ atıf harfidir. Munfasıl zamir هُمْ mübteda olarak mahallen merfûdur. لَهُ car mecruru مُنْكِرُونَ ‘ye mütealliktir.
مُنْكِرُونَ haber olup ref alameti و ‘dır. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır.
مُنْكِرُونَ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan ifal babının ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)اَمْ لَمْ يَعْرِفُوا رَسُولَهُمْ فَهُمْ لَهُ مُنْكِرُونَۘ
اَمْ , munkatıadır. بل ve hemze manasındadır. Ayet fasılla gelmiş istînâfiyyedir. İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Muzari sıygada gelen cümle istifham üslubunda olmasına rağmen soru manası taşımayıp ikaz ve inkâr anlamına geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.
رَسُولَهُمْ izafeti kısa yoldan izah ve onları tahkir içindir.
Araplar bu üslubu bir husus ile ilgili bilgi sahibi kılmak ve azarlamak anlamında kullanırlar. Derler ki: ‘’Sen hayrı mı daha çok seversin, yoksa şerri mi?’’ Yani sana şer haber verilmiş bulunuyor, artık ondan uzak dur. Bunlar da resullerini tanımış bulunuyorlar. Onun doğru ve emanet sahibi kimselerden olduğunu da biliyorlar. Ona tabi olmak -eğer onların inatları olmasa- kurtuluştur, hayırdır. Süfyan dedi ki: Evet yemin olsun ki onlar, onu tanıyorlardı fakat onu kıskandılar. (Kurtubî)
فَهُمْ لَهُ مُنْكِرُونَ cümlesi atıf harfi فَ ile istînâf cümlesine atfedilmiştir. Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur لَهُ , siyaktaki önemine binaen amili olan مُنْكِرُونَ۟ ’a takdim edilmiştir.
Veya لَ takviye, هُ ise ism-i fail olan مُنْكِرُونَ ’nin mef’ûlü olarak gelmiştir. (Mahmud Sâfî)
İsim cümleleri, mübteda ve haberden oluşur. Zaman ifade etmez. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Müsned olan مُنْكِرُونَ ‘nin ism-i fail kalıbında gelmiştir. İsim cümlesinde yer alan ism-i fail, çoğunlukla sübut ve süreklilik anlamı ifade eder. Fiil cümlesinde yer alan ism-i fail ise hudûs ve yenilenme anlamı ifade eder. İsm-i fail, isim cümlesi bağlamında kullanılıp başında tekid lâmı (lâm-ı muzahlaka) bulunursa, bu durum sübut manasını artırır. (Muhammed Rızk, Dr. Öğr. Üyesi, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Arap Dili ve Belâgatı Anabilim Dalı, Kur’an-ı Kerim’de İsm-i Fail’in İfade Göstergesi (Manaya Delaleti, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, (Haziran/June 2020, 19/1: 405-426)